Etiket arşivi: bayırbucak türkmenleri

Türkmenlerden selam var

Suriye’de Esad güçleri, IŞİD ve YPG’ye karşı amansız mücadele veren Sultan Abdulhamid Tugayı Komutanı Ömer Abdullah, Türkiye’yi yakından ilgilendiren çok önemli açıklamalarda bulunarak Nevşehir halkına selam gönderdi.  Savaş Muhabiri-Gazeteci Aktivist Behçet Alkan’ı Bayır-Bucak’ta Türkmen Dağı’nda ağırlayan Abdullah, “bizim bir Allah’ımız bir de Türkiye’miz var” diye konuştu

1980’li yıllarda Türkiye’den kaçarak Suriye’ye sığınan ve 35 yıldır El-Muhaberat’la birlikte çalışan aslen Hatay Samandağ nüfusuna kayıtlı Mihraç Ural’ın yeni eylemler hazırlığında olabileceğini açıkladı.

ömer-badullahDHKP-C Suriye Sorumlusu Mihraç Ural’ın yanında Nusayri kökenli Türkiye vatandaşlarının da muhaliflere ve Türkmenlere karşı savaştığını söyleyen Ömer Abdullah, “Mersin, Hatay, Adana gibi şehirlerde yaşayan Nusayriler Suriye’ye kaçak yollarla geçerek Esad askerlerinden eğitim alıyorlar ve bize karşı tüm mücahidlere karşı savaşıyorlar. DHKP-C, TİKKO ve TKPML gibi hain örgüt sempatizanlarından oluşan onlarca terörist burada silahlanıyor ve zaman zaman kaçak olarak tekrar Türkiye’ye geçiyorlar. Silahlı ve eğitimli bu teröristler Türkiye’de her an eylem yapabilir bunun için Türkiye’mizin yetkililerini uyarıyoruz mutlaka yakın takip edilmeli” dedi.
Suriye’nin Lazkiye iline bağlı dağlık Bayır Bucak bölgesinde 70 Türkmen köyü bulunuyor.

Suriye’nin en zorlu cepheleri arasında gösterilen Bayırbucak’ta savaş sarp dağlar arasında sürüyor. Bölgenin en yüksek noktalarından Rabia’da  mücadele eden Sultan Abdulhamid Tugayı Komutanı “Buralar bize dede yadigârı, kimse bizi buradan sökemez. Tüm cephanemiz bittiğinde ise süngü ve yumruklarımızla dövüşerek burada şehadete ermek istiyoruz” dedi.

 
Nevşehir’den sık sık sıcak çatışmaların olduğu Halep, İdlib, Al-Bab ve Lazkiye kısalına giderek haberler yapan Savaş Muhabiri Behçet Alkan’a konuşan Türkmen Komutan Ömer Abdullah,  “Biz bu topraklarda Osmanlı’nın bakisiyiz. Buralar bize dedelerimizden emanet. Hiçbir güç bizi buradan sökemez’’ diyen komutan Ömer Abdullah halen ellerinde 39 köyün bulunduğunu ve imkânsızlıklar içerisinde mücadeleye devam ettiklerini söyledi.

 

 

 

 

32 yaşında olan ve iki kez ciddi biçimde yara alan Ömer Abdullah, son günlerde cephane ve erzak sıkıntısı yaşadıklarını, bu zor şartlarda Türkmenlerin yalnız bırakıldığını ifade etti:
“Türkiye’de Nevşehir bizim kolumuz elimiz oldu. Savaştan bittiğinde bile Nevşehir halkının bize yaptığı yardımları asla unutmayacağız. Tüm dağ köylerinde Nevşehir’in adını çocuk çomlek bile tanır oldu. Nevşehir’i zaman zaman ziyaret ediyoruz. Kendilerinden çok memnunuz inşallah Allah da Nevşehir halkından memnun olur.

 

 

 

 

Beş yıla yakın bir zamandır burada izzetimiz, dinimiz, istikbalimiz için savaş veriyoruz. Benimle birlikte tugayımızda savaşan onlarca mücahit var. Karşımızda ise nizami bir ordu bulunmakta. Cephe mesafeleri uzak olduğundan sadece ağır silahlar burada etkili olabiliyor. Tank, top ve her türden gelişmiş füzelere karşı bu şekilde karşı koymaya çalışıyoruz. Elbette bu şartlarda ciddi desteğe ihtiyacımız var. Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun samimiyetinden hiçbir şüphe duymuyorum. Ancak bazı odaklar bu bölgelerle ilgili Sayın Erdoğan da, Davutoğlu’na da yalan raporlar sunuyor.   Karanlık bazı odakların Türkmenleri ve Suriye’de devam eden savaşı Türkiye aleyhine sabote etmeye çalıştıklarını düşünüyorum. Keşke gücümüz, imkânımız olsa da bu suistimalleri kendilerine izah edebilsek.” dedi

HAÇLILARI DURDURAN OĞUZ BOYU

YARDIM TIRLARINI DURDURANLAR KİME HİZMET ETMİŞ?

Amerikan’nın 100 yıllık hayali olan İsrail yanlısı devletin kurulması için en büyük engel Türkmenler.
Son kalemiz Bayır – Bucak bölgesine gönderilen yardımların engellenmesi bu yüzden. Bu oyunu bin yıl önce bozan Türkmenlerin torunları bu oyunu bir daha bozacak.

 

 

oğuz-boyu

HAÇLILARI DURDURAN OĞUZ BOYU

Türkler Osmanlı Devleti‘nin Şam topraklarını kaybetmesiyle Türkiye’ye göç etmişlerdir. Suriye Türkleri (Türkmenleri olarak anlılırlar) Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Müslümanların kutsal bölgelere olan Hac yollarını korumak amacıyla yerleştirilmişlerdir.Suriye Türkleri tarihsel süreçte çok büyük görevler üstlenmişlerdir. Haçlı ordularına karşı yaptıkları savaşlar yanında, günümüze değin işgal altında olan bölgelerde kutsal hac yollarının koruyucuları ve bölgelerinin savunucuları olmuşlardır.Suriye Türkleri tarihsel süreçte çok büyük görevler üstlenmişlerdir. Haçlı ordularına karşı yaptıkları savaşlar yanında, günümüze değin işgal altında olan bölgelerde kutsal hac yollarının koruyucuları ve bölgelerinin savunucuları olmuşlardır. Suriye’nin farklı bölge ve şehirlerinde yerleşmiş olan Suriye Türkmenleri özellikle Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentlerinde ve köylerinde bulunmaktadır.Arap sosyalizmi asimilasyon programları çerçevesinde, dil öğrenimlerini engellemiş, köylerinin isimlerini değiştirmiş, sosyal ve kültürel gelişimlerini engellemiştir. Ancak dillerini, dinlerini ve kültürlerini bugüne dek koruyabilmişlerdir.

Bayırbucak türkmenleri

Muhakkak Türkiye ve Türk milletide Türkmenleri seviyor ve Türkmenlerde Türkiye’yi ve Türk milletini çok seviyor…Sevgi ve bağlılık hissi çok güzel bir şeydir ama görüldüğü gibi kefi gelmiyor kefi gelseydi Türkmenler daha iyi durumda olurlardı.Bu günlerde Bayırbucağın ve Bayırbucak Türkmenlerinin adı sık sık siyasilerin ağzından duyulduğu için ve bende bir Bayırbucaklı olduğum için Bayırbucak ve Bayırbucak Türkmenleri hakkında kısaca yazmak istiyorum.Bayırbucak Suriye’nin Kuzey Batı köşesinde dağlık bir Türkmen bölgesidir.

 

 

 

 

bayırbucakBatıda Akdeniz Doğuda Kürd ve Sahyun dağları bulunmaktadır. Kuzeyde Türkiye’nin Yayladağı ilçesine bağlı dağlarla sınırlı iken Cunupta ( Güneyde ) Lazkiye şehrine kadar uzanmaktadır. Bayırbucaklı Türkmenler Anadolu Türkmenlerinin devamı ve uzantısıdırlar ruhan bedenen ve fikren Türkiye’ye sıkı bağlıdırlar bundan dolayıda Türkiye‘den beklentileri istekleri çoktur.Beklentileri istekleri çok olan kimseleri razı etmek çok zor olduğu gibi bu kimseler daha kolay hayal kırıklığına uğrarlar.

 

 

 

 

 

Gerçektende Bayırbucak Türkmenleri Türkiye’den beklerdiklerini bulamadılar istediklerini alamadılar ve büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Bayırbucak Suriye’de çok muhim bir yer işgal ettiği gibi Türkmenlerin en hür ve en serbest yaşadığı bin senelik bir Türkmen yurdudur . ( Bayırbucağın öneminden dolayı yazmaya devam etmemiz lazım ve Bayırbucak Türkmenleriyle ilgili meseleleri daha uzunca ele almalı ve her meseleye çare bulmalı. Aslında Türkmenlerin Türkiye’den elde edemiyecekleri hiç birşey yok ama yeterki istemesini bilsinler.Maalesef kahbahatın çoğu Türkmenlerdedir çünkü dağınıklar birleşemiyorlar toplu halde Türkiye’den istemesini bilmiyorlar ve büyük açık ve sebit hedefleride yoktur çünkü şimdiye kadar Türkmenlerle ilgilenen olmadı kimse Türkmenleri yetiştirmedi 

Dr Şükrü Eminağa

SURİYE’DE TÜRK VARLIĞI- SURİYE TÜRKLERİ

Bir konun ilgi odağı olunmadığı, kulakların tıkanılması o konun gerçekliğinin olmadığı manasında değildir.
Sadece işimize yaramadığı manasında mıdır?
Diğeri ise daha kötü; hak ve hakk’ı görmemek..
Suriye’de gelişen olaylara müdahil olma hakk’tır, Suriye’nin kuzeyindeki Türkmen varlığını sahiplenmek ise hakkımızdır..
Türkiye Suriye’nin kuzeyinde ki Türkmen varlığını sahiplenmesi ve koruma altına alması OĞUZ İTTİHADI’NIN anahtarıdır.
Çevirmez ise pas tutacak, ters yöne çevirise kıracaktır..
Tarihi inanarak yad etmeyenler, tarihiyle yaşamayanlar anlayamazlar..

 

 

 

 

SURİYE’DE TÜRK VARLIĞI- SURİYE TÜRKLERİ
türkmen-tAnkara Antlaşmasına kadar olan dönem..
Buraya kadar gelen sürecin başlangıcı klasik lise İslam tarihi bilgisi ile başlar;
Harun Reşid’in Türk eşinden olan çocukları Halife Memun ve kardeşi Halife Mutasım döneminde Türklere önem vermesiyle onlara Bizans sınırına yakın özel şehir kurması..
Çok klasik ve basit bir bilgi Suriye’nin kuzeyinde Türkmen varlığının temelini lise okuyan her vatandaş biliyor demek.

 

 

 

 

Tarihi sürecin devamını bilmeyenler, amirinden memuruna bu vatandaşlar için Türkmen varlığı son bulmuştur..
Daha sonra Mısır valisi Bayıkbak Beğ’in oğlu Tolun Ahmet valilik kesmez diyerek Tolunoğulları adında devlet kurar ve sınırdaki Hama, Halep şehirlerini feth eder.. sonrası yıkılır..
Abbasiler’in Şam valiliğine atadığı Muhammet Toğuç Beğ’i de valilik kesmez İhşidler diye başka bir devlet kurar ve Halep bölgesine hakim olur..

 

 

 

 

 

Selçuklu mührünü vurmadan önce Türkmenler bölgeyi nasıl nakşedeceklerini hazırlanırken,
Yeşilçam’da ki Battal Gazi’nin dönemleri olacak üç aşağı-beş yukarı, ilk olarak Hanoğlu Harun emrindeki Türkmen kuvvetleri Halep bölgesine gelmişlerdir.

 

 

 
Sultan Alparslan’ın Beğlerinden Afşin Beğ Türkmen Dağında bir kaç istihbarat ve stratejik analizlerinden sonra 1071’de Sultan Alparslan Halep’e girmiş ve Suriye’de at oynatmıştır.
Sultan Alparslan Selçuklu adına Atsız Beğ’i bölgede tek yetkili yaparak sırtını sıvazlayıp Allah’a emanet etmiş.
Atsız Beğ, karı ismiyle devlet mi olurmuş diyerek Fatımi Devletinin hakimiyetine son verir.. Kudüs, Şam, Remle, Trablusşam, Akka, Sayda, Humus ve Sur şehirlerini alarak Selçuklu Devleti adına Suriye Selçuklu Emirliğini kurar..
Selçuklu Beğlerinden Tutuş’un oğlu Rıdvan, Halep daha mübarek deyip başkent yapmış devletin adını da Halep Selçuklu Emirliği olarak değiştirmiştir.

 

 

 

 

Bu arada Türkmenler aşağıda toy var deyip oba oba Suriye’nin kuzeyinde arsalara imar ayarı vermekteler..
Haçlılara karşı mücadele içerisinde olan Başbuğ’dur kendisi Selahaddin Eyyubi bölgede hükmünü layıkıyla yerine getirdikten sonra Moğolları dize getiren Sultan Baybars coğrafyaya raconu koymuş 40 bin çadırlık Türkmen topluluğunu Halep civarına yerleştirmiştir..

 

 

 
Toplu çadır kurasından Bozoklu Türkmenlerden Bayat, Afşar, Beğdili ve Döğer boyuna mensup oymaklar Halep‘ten Şam bölgesine kadar uzanırken,
Üç oklardan ise Yüreğir, Yıva, Kınık, Bayındır, Salur ve Eymür boylarına bağlı oymaklar da Türkmen Dağı, Lazkiye ve Trablusşam ile çevresine yerleşmişlerdir..
Başbuğ Timur Suriye’ye girerek peygamber torunlarına yamuk yapan Yezid’in mezarını abdesthaneye çevirip askerlerine küçük abdestlerini günde beş defa yaptırmıştır. Geri dönerken de otoban geçiş ücretlerini kaldırıp Kuzey Suriye‘ye olan Türkmen göçleri ve iskanı devam etirmiştir..
Osmanlı İmparatorluğunu Halep kesmemiş yarın ne olur olmaz deyü Yavuz Sultan Selim tüm Suriye’yi Devlet-i Aliyenin tapusuna kayıt ettirmiş.

 

 

 

 

 

Osmanlıların Suriye‘yi fethiyle birlikte Türkmenlerin Suriye‘ye yerleşmeleri daha kolay olmuştur.
İkinci toplu çadır kurasında Halep Türkmenleri arasında Beğ-Dili, Bayat, İnallu, Köpeklü-Avşarı, Gündüzlü-Avşarı, Harbendelü, Acurlu, Bahadırlu, Hacılu, Karkın, Kızık, Peçenek, Kınık, Döğer, Eymür, Alayuntlu, Kara-Koyunlu ve Büğdüz gibi oymaklar geçiş yapmıştır.

 
1918 yılına kadar olan dönem içerisinde Halep vilayeti nüfus bakımından adeta bir Türk vilayeti durumunda olmuştur. Maraş, Gaziantep, İskenderun, Antakya, Urfa ve Rakka, Halep vilayetinin sancaklarıydı.
Buraya kadar olan süreç Suriye’nin Kuzeyinde Türk-İslam mührünün vuruluşunun betimlenmesidir.

 

 

 
Sonrası..
İşte o efsunlu Fransız ihtilali ve sihirli “milliyetçiliği” ile gelişen olaylar neticesinde misyonerlerin çalışması, önde gelen yerli Arap bedevilerin çocuklarının tam burslu misyoner okullarında eğitimini tamamlamasıyla bölgede İngiliz ve Fransızların desteği ile Osmanlı Devletine, yerel halk Türkmen’e karşı ayrılık tohumları ekmeye başlanmıştır..
Bu süreçte Faysal, işgal sırasında hiçbir şehirde Türklere karşı yapmadığı sert müdahaleleri Halep‘te yapmıştır.
Bu müdahale ile Halep‘te bulunan seçkin bazı ailelerin Türklerle olan yakın akrabalıkları ve bölgede çok sayıda Türk nüfusun olması nedeniyle bunların

 

 

 
Türkiye‘den bekledikleri umutları söndürmeye çalışmıştır.
Ancak bu sırada asıl tehlike Türklerden değil, işbirliği yaptığı İngiliz ve Fransızlardan gelmiştir.
Artık İngilizler ve Fransızlar savaş sırasında aralarında yaptıkları gizli anlaşmalara göre Suriye‘yi işgal etmişlerdi..
Her ne kadar bölgede Faysal yönetiminde Suriye Krallığı kurulmuşsa da bunun da uzun ömürlü olmayacağını Suriyeliler anlamışdılar.

 

 

 

 
Bu sefer de işgal kuvvetlerine karşı Türklerle işbirliği yollarını aramaya başladılar…
Bundan sonrasının özeti Araplar Türklerden destek almak için Suriye Türkmenleri ilke irtibata geçip Fransız işgaline karşı Arap birlikleri organize etmesi için Türk komutan isteklerini belirtirler.

 

 

 
Suriye’de doğan ve Türk olan Kurmay Albay Yahya Hayati Bey tam Anadolu’da Milli Mücadelenin başladığı dönemlerde, Suriye‘nin ileri gelenlerine Türkiye‘nin yenilmesi halinde Suriye‘nin de tam olarak işgal edileceğini anlatmış ve gerçek durumu idrak eden Suriyeliler Türklerle ortak hareket etme kararı alırlar..
Bir taraftan Anadolu’da Kuvay-ı Milliye’nin saldırıları diğer tarafta Suriyeliler ve Türkmenlerin saldırılarından sıkışan küffar Fransızların özellikle Türk-İslam izlerinin olduğu Halep ve Lazkiye (Bayır-Bucak) katliam sahası olmuştur..

 

 

 

 

Bu mücadelenin etkili olabilmesi için Halep ve çevresindeki Türkmenler Anadolu hareketini örnek alarak, Kuvay-ı Milliye’ye benzeri Halep merkez olmak üzere Suriye-Filistin Müdafa-i Kuvay-ıı Osmaniye Heyeti kurmuşlardır.
Suriye‘deki Türkler tarafından kurulan bu milli teşkilat kısa sürede Suriye‘nin diğer kısımlarındaki Türkmenleri katılımı ile genişlemiştir. Teşkilat Halep‘ten başka Şam, Lazkiye, Humus, Beyrut, Amman, Kuneytra, Hama ve Trablusşam gibi şehirlerde de Şubeler açarak faaliyetlerde bulunmuştur.
Bu gelişmelerin önemli ve işlevsel kısmı bu teşkilatlar Türkiye‘deki Milli Mücadele hareketine büyük katkıda bulunmuş olmalarıdır.

 

 

 
Ne zamanki Fransızlar, Anadolu’ya yönelik askeri faaliyetlerini arttırınca Kuzey Suriye‘deki Kuvayı Milliyeciler hemen askeri harekete geçip, Fransızlara ağır kayıplar verdirerek Anadolu‘ya ilerlemelerine engel olmuşlardır.
Mecburi olarak Fransızlar kuvvetlerinin büyük çoğunluğunu Kuzey Suriye‘de bulundurmak zorunda kalmışlardır.
Halep‘teki Türkmenler, Türkiye’nin güneyinde verilen mücadele için Türklerin direnişlerini para ve silah bakımından desteklemişlerdir. Buna karşılık Kuvay-ı Milliye, Fransızlara karşı direnen Arap ve Türkmenlere Türkiye‘den kuvvet sağlanmıştır.

 

 

 

 

 

Türkiye‘den sağlanan bu birliğin bayrağında Türkler ile Araplar arasındaki kardeşliğe işaret için bayrağın bir yüzünde Arap bayrağı diğer yüzünde ise Türk bayrağı vardı.
Ayrıca bayrağın bir yüzünde
“İnananlar kardeştir”, ikinci yüzünde ise
“Kardeşlerinizin arasını düzeltiniz” ayetleri işlenmişti..
Birlik Türk kuvveti olduğunu göstermesi için bir Türk bayrağı taşımaktaydı. Türkler ile Arapların birlikte hareketlerini sağlamak için Türkler ve Araplar arasındaki İslam kardeşliğini ön plana çıkarılmıştı.
Türklerin bölgede etkili olduğunu gören Fransızlar, Arapların Türklere olan sempatisini yok etmek amacıyla bölgedeki bazı köylere yapılan eşkiyalık hareketlerini Türklerin üzerine atmaya çalışıyorlardı
Fransızlar Suriye‘yi işgalden sonra Araplara ve Türklere karşı Ermenileri desteklemişlerdir.
Ordu kuvvetlerine Ermenilerden oluşan çeteler almışlar ve Ermeniler de fırsattan istifade ederek, Kuzey Suriye‘de Fransızlarla birlikte Türklere karşı silah toplama bahanesiyle her türlü işkenceyi yapmışlardır.
Yani Türkler bir yanda bazı Araplarla diğer yandan Fransızlarla ve üçüncü olarak da Ermeniler‘le mücadeleye girmişlerdir.

 

 

 
Ankara Antlaşmasından sonra film kopmuştur..

1941 yılında Halep Türkleri ayaklanarak kaleye Türk bayrağı çekip, Türkiye‘ye katılma isteklerini açığa çıkarmışlardı..
Ve şimdi Halep’te tekrar sancak kalktı..
Ve hala duyarsızsan ya bu tarihten bi habersin, yada bu tarihi sindiremiyorsundur..