Kategori arşivi: Güncel Bloklar

İmam”da bunu yapar

Kız kardeşleri 23 yaşındaki H.B.’ye tecavüz ettikleri iddiasıyla tutuklu yargılanan imam A.B. ile erkek kardeşi M.B. hakkında 10.5 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istendi.

 

Erzurum‘da kız kardeşi 23 yaşındaki H.B.’ye tecavüz ettikleri iddiasıyla tutuklu yargılanan Kars‘ın bir köyünde imam, 29 yaşındaki A.B. ile erkek kardeşi, 27 yaşındaki M.B. hakkında Erzurum 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde 10.5 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istendi. A.B., ifadesinde kardeşiyle birçok kez ‘birlikte olduğunu’ ancak onun da ses çıkarmadığını söyledi.

 

 

 

 

imamMerkez Yakutiye İlçesi’nde oturan H.B., polise başvurarak iki ağabeyinin kendisine tecavüz ettiğini ileri sürdü. Annesini 7, babasını 1 yıl önce kaybettiğini belirten H.B., birlikte kaldığı ağabeyi M.B.’nin de kendisine tecavüz etmeye başlamasına tepki gösterdi. Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosunda Kars’ın bir köyünde imam olan ağabeyi A.B.’nin de daha önce kendisine defalarca tecavüz ettiğini öne süren H.B., şöyle dedi

 

 

 

“İlk tecavüzü ağabeyim A.B., geçtiğimiz Ağustos ayında yaptı. Ağabeyim evde kimse olmadığı sırada tecavüz etti ve bunu kimseye söylememe konusunda uyardı. Olayları ablam R.’ye anlattım. Kimseye söylemememi aksi halde ağabeyimin işinden olacağını söyledi. Ağabeyimin tecavüzünden hamile kaldım, Ankara’ya götürdü kürtaj oldum. Daha sonra da küçük ağabeyim M.B., tecavüz etti. Hastanede tanıştığım E.P.’nin de tecavüzüne uğradım. Ağabeyim M.B. babam öldükten sonra bana şiddet uygulayınca Kadın Sığınma Evi’ne yerleştirildim. Burada N.U. adlı kadın ile tanıştım. Benim zor durumda olduğumu görerek erkeklerle birlikte olmam karşılığında çok para kazanacağımı söyledi. İstemediğim halde N.Ç. ile birlikle olmamı istedi. Kabul etmeyince N.Ç. de tecavüz etti.

 

 

 

 

Şikayet üzerine yakalanan ve sevk edildiği 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi’nde 2.5 yıldan bu yana eşinden ayrı yaşadığını anlatan imam A.B., suçlamaları kabul etti. Kız kardeşi ile birlikte olurken zor kullanmadığını söyleyen A.B., “H., öz kız kardeşim olur. Kendisiyle birlikte oldum. Ancak, bana karşı koymadı. Birçok kez birlikte olduk. Hamile kalınca Ankara’ya götürdüm. Çocuğu aldırdıktan sonra bir kez daha birlikte oldum” dedi.

 

 

 

Diğer erkek kardeş M.B. de, suçlamaları kabul etti. Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkarılan imam A.B. ile kardeşi M.B. ve para karşılığı ilişkiye girdiklerini öne süren 42 yaşındaki N.Ç. ve 54 yaşındaki E.P., 11 Kasım, 33 yaşındaki N.U. ise 26 Kasım tarihinde tutuklandı. Kardeşler dışşındaki diğer 3 şüpheli tutuksuz yargılanmak üzere dün tahliye edildi.

 

 

 

İmam, erkek kardeşi ve diğer 3 kişi hakkında hazırlanan iddaname 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İki kardeş A.B. ve M.B., hakkında ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan 10.5 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istendi. Cumhuriyet Savcısı N.Ç. ve E.P.’nin yine ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan 7-12 yıl, kadın sanık N.U.’nun da ‘Nitelikli cinsel saldırıya yardım etmek’ suçundan 3.5-6 yıl hapis ile cezalandırılmasınıistedi. Sanıklar önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkarılacak.

Erkek memurlara uzun saç ve bıyık serbestliği

Demokrasi paketiyle kamuda çalışan erkekler favori ve bıyıklarını istedikleri gibi uzatabilecek. Erkekler artık saçlarını da uzatabilecek. Kamuda kravat takma zorunluluğu ise devam edecek

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından önceki gün açıklanan demokrasi paketinden erkekler için de büyük sürpriz çıktı.

Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık kıyafetine dair yönetmeliğin 5 maddesinde erkek ve kadın personelin kılık kıyafetinin nasıl olacağı yer alıyor. Erkekler için yönetmelikte yer alan “kulak ortasından favori bırakılmaz”, “bıyık uzunluğu üst dudak boyunu geçemez, üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir” yönündeki ibareler kaldırılacak.

Aynı yönetmelikte erkeklerin saçlarını kulağı kapatmayacak şekilde uzatılacağı yazıyor. Bu ibarede yeni düzenleme ile kaldırılacak ve erkeklerin kamuda uzun saç ile görev yapmasının önü açılacak. Kravat takma zorunluluğu ise korunacak.

 

 

BAŞÖRTÜSÜ İÇİN TCK DEĞİŞİKLİĞİ

erkek-memurBu arada kamuda başörtüsü düzenlemesine ilişkin atılacak adımlar netleşmeye başladı. Kılık Kıyafet Yönetmeliğinin 5. maddesinde yer alan ‘başı daima açık’ ibaresinin kaldırılmasının yanı sıra Türk Ceza Kanunu‘nda değişiklik yapılması öngörülüyor. TCK’nın 112. maddesinin “eğitim-öğretimin engellenmesi” başlığı “eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi” olarak değiştirilecek. Mevcut yasada engel olunması halinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Yeni düzenleme ile cezanın artırılması da gündemde. Bu maddenin “kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına engel olunması durumunda fail hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” olarak değiştirilmesi düşünülüyor. TCK’nın 115. maddesinde yer alan “cebir veya tehditle bir kimseyi, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan, açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” fıkrasına “mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmaktan men eden kişi” ibaresi eklenecek. Yine aynı maddede “dini ibadet ve ayinlerin toplu olarak yapılmasının” engellenmesi suç sayılıyor. Bu maddeye “bireysel” kelimesi de eklenerek ibadet etmenin önündeki engel kaldırılacak.

Tuz gölünde hasat başladı

Türkiye’nin tuz ihtiyacının önemli kısmının karşılandığı Tuz Gölü’nde, suların çekilmesiyle birlikte tuz hasadı başladı. Cihanbeyli Madencilik Tuz Nakliyat Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. İdari ve Ticari Müdürü Fatih Haktan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tuz Gölü’nün dünyadaki en büyük ikinci göl tuzu kaynağı olduğunu söyledi

tuz-goluTuz Gölü’ndeki üretimin, buharlaşmaya dayalı, tüm işlevin doğada gerçekleştiği özel bir üretim şekli olduğunu ifade eden Haktan, şunları kaydetti: “Gölde üretime ayırdığımız havuzlarda her sene kışın su alınması, yazın da bu suyun buharlaştırılıp atılmasıyla tuz üretimi gerçekleşiyor. Yaptığımız iş, madencilikten ziyade çiftçiliğe benziyor; kışın ekiyor, yazın topluyoruz. Bundan dolayı halk arasında, hatta uluslararası platformda buna ‘hasat’ diyoruz. İnglizce’de de karşılık bulan bir işlemle üretim yapıyoruz. Yılda 2 ayla sınırlı üretim süremiz var. Bu biraz da mevsim koşullarıyla alakalı. Şu anda tuz hasadımız devam ediyor. Yaklaşık 1 ay sonra bu sezon üretimini kapatacağız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

– Tuzun yüzde 80’i endüstride kullanılıyor

 

Önemli bir kimyasal olan tuzun, 3 bin ana sektörde aktif şekilde kulanıldığını dile getiren Haktan, dünyada üretilen tuzun sadece yüzde 5’inin gıdada kullanıldığını, yüzde 15’inin buzla mücadelede, kalan yüzde 80’inin ise endüstride tüketiminin söz konusu olduğunu bildirdi. Haktan, Türkiye’de yıllık tuz üretiminin 3-3,5 milyon ton civarında olduğunu vurgulayarak, bu üretimin 2,5-3 milyon tonunun Tuz Gölü’nden, kalan kısmının ise kaya ve deniz tuzundan sağlandığını aktardı. Tuz Gölü’nde faaliyet gösteren firmaların, kapasitelerinin çok altında üretim yaptığını anlatan Haktan, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin yıllık tuz ihtiyacının tamamını karşılayabilecek kapasiteye sahip olmamıza karşın, ithal tuz engeli nedeniyle tam kapasiteyle çalışamıyoruz. Yıllık tuz tüketiminin yüzde 70-75’ine yakını ülke kaynaklarıyla sağlanıyor. Geriye kalan yüzde 20-25’i ithal ürünlerle karşılanıyor. Bu da sektörü sıkıntıya sokuyor. Nakliye maliyetlerimiz, vergi oranlarımız, akaryakıt fiyatları ithalatı gerçekleştiren ülkelere göre çok daha yüksek olduğu için ihracatta ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Devletten beklentimiz; tüketime bağlı olarak ithal ürünlere kota koyması. Bunun öz kaynaklarımızın korunması adına gerekli olduğunu düşünüyoruz.” Haktan, ihracatın önünün açılması halinde, Türkiye’deki tuz üretiminin 2-3 katına çıkarılabileceğini vurgulayarak, “Pazar bulunabilse yıllık 10 milyon tonluk kapasitelere ulaşılabilir. Ancak satamayacağınız ürünü üretmek sıkıntı oluyor. Tuzun doğası gereği taşlaşma sorunu, stok alanlarında verdiği fireler maliyetleri artırıyor. Bu nedenle, yaptığımız pazar araştırmasına göre üretimimizi belirliyoruz” diye konuştu

444’lü numaralardan gelen aramaya dikkat

Fatih’te, kendilerini bankacı olarak tanıtan zanlılar, normal cep telefonu numarasıyla kandıramadıkları bir kişiyi 444’lü bir numaradan arayarak 40 bin TL dolandırdı. Parayı çekmek için bankaya giden dolandırıcılar güven timleri tarafından kıskıvrak yakalandı.

444İddiaya göre, İsa G. (43) ve Adem G. (35) isimli zanlılar Dilaver Y. isimli bir vatandaşı normal bir telefon hattından arayarak, “Şu an kredi kartınızdan 2 bin TL çekilmektedir. Bu işlemi iptal etmek için internet şifreniz lazım” dedi. Zanlıların aradığı telefon numarasının normal bir hat olmasından şüphelenen Dilaver Y. ise şahıslara, “Madem bankadan arıyorsunuz, 444’lü numaradan arayın” diyerek telefonu kapattı. Bunun üzerine aynı şahsı başında 444 bulunan bir numaradan arayan zanlılar, Dilaver Y.’yi ikna ederek, internet bankacılığı şifresini aldı. İddialara göre İsa G. ve Adem G., Dilaver Y.’ye ait aldıkları internet şifresi ile yaklaşık 40 bin TL parayı kendi hesaplarına aktardılar.

Bu süre içerisinde hesabındaki para hareketlerini inceleyen Dilaver Y., hesabından para çekildiğinin farkına vararak banka yetkililerine haber verdi. Hesap hareketlerini araştıran banka yetkilileri paranın aktarıldığı hesabı tespit edip, zanlıların para çekmek için özel bir bankanın Bahçekapı şubesine geldiklerini belirterek durumu polise bildirdi. Bunun üzerine çevrede devriye gezen güven timleri İsa G. ve Adem G. isimli zanlıları bankada kıskıvrak yakalayarak gözaltına aldı. Gözaltına alındıktan sonra ifadeleri alınmak üzere Sirkeci Karakolu’na getirilen zanlılar, buradaki ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Kıdem tazminatında son nokta

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kıdem tazminatıyla ilgili düzenlemeye ilişkin, “Bizim bu konuda dediğimiz gayet açık, fon dediğimiz şey, tazminattan vazgeçme değil ki. Fon dediğimiz şey, 12 ay zorunluluğu kaldırıp, aylık çalışma zorunluluğu getirmek. Yani bir ay çalışanın da tazminatını alabilmesi ve güvenceli bireysel hesabına aylık tazminatının yatması” dedi.

Çelik, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve beraberindeki heyeti kabul etti. Heyetin taleplerini dinleyen Çelik, Bakanlıklarının sosyal tarafların görüşlerine her zaman açık olduğunu belirterek, “Keşke bütün sorunlarımızı masa etrafında konuşabilsek ve birinci ağızdan konular hakkında bilgi sahibi olduktan sonra üzerinde çalışmalar yapıp, netice noktasında uzlaşmazlıklar varsa o zaman tenkitlerin gün yüzüne çıkması çok daha doğru olur inancı içerisindeyim” diye konuştu.

emeklilikBölgesel asgari ücretin hiçbir zaman gündemlerinde olmadığını vurgulayan Bakan Çelik, Bakanlığın gündeminde olmayan konunun bir konfederasyon tarafından dillendirilmesinin ise diyalogsuzluğun neticesi olduğunu belirtti.

İŞÇİYE BAŞKA PATRONA BAŞKA KONUŞAN BİR YAPIMIZ YOK’
Kıdem tazminatı konusuna da vurgu yapan Çelik, “Kıdem tazminatına dokundurmam” şeklindeki açıklamaları eleştirdi.

Kıdem tazminatı devam etsin, işçiler de tazminat almamaya devam etsinler” görüşünü her konfederasyon toplantısında dile getirdiğini belirten Çelik, şöyle konuştu:

“Bunu ben açık söylüyorum işçiye başka, patrona  başka konuşan bir yapımız yok. Türkiye’de kıdem tazminatı sisteminde düzenleme yapılacağı 30-40 yıl önce söylenmiş. Bunlar konuşulmuş, işsizlik ödemeleri gibi bazı konular işçi lehine çözülmüş ama kıdem tazminatı konusu gele gele öyle bir noktaya gelmiş ki bugün yüzde 8-9 çalışanın yararlanabildiği bir noktaya gelmiş. Bazı güçlü firmaların, özel sektörün ve kamunun dışında kıdem tazminatı ile ilgili çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Emeğin hakkı diye ifade ettiğimiz bu tazminatı, işçinin alamaması durumları hakikaten bizi yormaktadır.

FON DEDİĞİMİZ TAZMİNATTAN VAZGEÇME DEĞİL
Yargının önünde ciddi dosya birikimi var. Bizim bu konuda dediğimiz gayet açık, fon dediğimiz şey, tazminattan vazgeçme değil ki. Fon dediğimiz şey, 12 ay zorunluluğu kaldırıp, aylık çalışma zorunluluğu getirmek. Yani bir ay çalışanın da tazminatını alabilmesi ve güvenceli bireysel hesabına aylık tazminatının yatması. Böylece bütün çalışanların bir ayda çalışsa, part time da çalışsa, 3 ayda çalışsa tazminat hakkının zayi olmamasını hedeflediğimiz bir düşünce. Aslında buna işverenlerin karşı çıkması gerekiyor ki yavaş yavaş konuyu anlayan işverenlerimizin sesi daha çok yükselmeye başladı. Bu uygulamanın işverenlerin aleyhine bir uygulama olduğu şeklinde tepkiler gelmeye başladı.”

TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ
Toplu İş İlişkileri Yasası ve baraj konusuna da değinen Çelik, yasanın, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, TİSK ve belli dönemlerde de TOBB’un katılımıyla hazırlandığını anımsattı.

Yasanın 3-4 maddesinde yoğun tartışma yaşandığına dikkati çeken Çelik, daha önce yüzde 10 olan barajı 4 yıllık bir dönem için yüzde 1’e çekebildiklerini anlattı.

Barajın yüksekten aşağı doğru gitmesi gerektiğini ancak tersi bir durumun ortaya çıktığını bildiren Çelik, herkesin düşüncesinin farklı olmasına karşın, yasanın yürürlüğe girmesi adına bir uzlaşı sağlandığını belirtti.

Yüzde 1 barajla 4 yıllık bir süre kazındıklarını vurgulayan Çelik, bu süre zarfında değerlendirmeleri sürdürme düşüncesinde olduklarını kaydetti.

ALT İŞVEREN DÜZENİ
Bakan Çelik, taşeron işçilik ve tazminatlar konusunda da kapsamlı bir düzenleme içerisinde olduklarını bildirdi. Bu konu üzerinde 15 Eylül’den itibaren çalışacaklarını ifade eden Çelik,  şunları söyledi:

“Ekim ayında da bunu Meclis’e göndermeyi düşünüyoruz. Sosyal taraflarla bir kez daha değerlendirip yeni katkıları alıp o çerçevede Meclis’e sevk etmeyi uygun buluyoruz. Özellikle ihalelerin bir yıllık sürelerle yapılması, 11 ay süreyle çalıştırılması, tazminattan yoksun bırakılması, çalışma saatleri gibi birçok problemler var. Bunları çözecek 3-5 yıllık kamuda ihaleleri öne çıkaracak, örgütlenme imkanlarını da sağlayacak bir alt işveren düzenlemesini ekim ayı, kasım ayı ile sonuçlandırma kararlılığı içerisindeyiz.”

İş kazalarıyla ilgili Türkiye’nin dünyada üçüncü olduğu yönünde sürekli açıklamalar yapıldığını belirten Çelik, “Bilemiyorum kim Bangladeş’teki iş kazalarını ölçtü, kim Çin’dekileri ölçtü veya nasıl ölçtü Türkiye üçüncü, bu furyayı kim estiriyor onu da bilemiyorum. Türkiye son 10 yıl içerisinde iş kazalarında yüzde 100 azaltma gerçekleştirmiştir ama Avrupa’nın iki katı iş kazalarıyla karşı karşıyayız” ifadesini kullandı.

‘ILO NORMLARINDA BİR SENDİKA YASASI ÖNERİYORUZ’
Kani Beko da Toplu İş İlişkileri Yasası ve baraj konusunda eleştirilerde bulundu. ILO normlarında bir sendika yasası önerdiklerini belirten Beko, “Türkiye’de sendikalaşma yüzde 8,8’e kadar indi” dedi.

4857 Sayılı İş Kanunu ile Türkiye’de 2 milyona yakın taşeron işçi olduğunu savunan Beko, bu işçilerin taşeronluktan kurtarılarak, 4/B gibi kadroya alınması gerektiğini söyledi.

Kıdem tazminatının kaldırılması konusunda işçilerin tedirgin olduğunu, işçilerin bununla ilgili düzenleme istemediklerini de dile getiren Beko, grev hakkının da kayıtsız şartsız tanınması gerektiğini ifade etti.

İzmir Büyükşehir Belediyesine ait şirketlerde yaptıkları toplu sözleşme görüşmelerine de değinen Beko, görüşmelere ilişkin Yüksek Hakem Kurulunun verdiği karara tepki gösterdi.

Görüşme sonunda açıklamada bulunan Beko, Bakan Çelik’e taleplerini içeren iki farklı dosya sunduklarını söyledi. AA

Rusya’dan şaşırtan çıkış

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şam yönetiminin kimyasal silah kullandığının ispatlanması durumunda askeri operasyona hayır demeyeceklerini açıkladı. Ancak, Putin’e göre operasyona Birleşmiş Milletler’in karar vermesi gerekiyor.

rusyaRusya’nın St. Petersburg kentinde yarın başlayacak G20 zirvesi öncesi AP ve Rus devlet televizyonu Birinci Kanal’a konuşan Putin, kimyasal silah kullanımının kim tarafından gerçekleştirildiğinin net bir şekilde ispatlanmasına ihtiyaç olduğunu, Moskova’nın da kararlı bir şekilde hareket etmeye hazır olduğunu söyledi.

Suriye’de kimyasal silahların rejim tarafından kullanıldığının ispatlanması durumunda Moskova askeri operasyonun doğru olduğunu kabul eder mi?” sorusuna cevap veren Putin, “Olabilir. Ancak, şunu hatırlatmak istiyorum. Kesin bir prensip var. Herhangi bir askeri müdahale ya da uluslararası hukuka göre bir ülkeye karşı güç kullanımına ancak Güvenlik Konseyi tarafından izin verilebilir. Bunun dışında herhangi bir güç kullanımını açıklayabilecek bir gerekçe yoktur. Bunlar sadece saldırı olarak nitelenir” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın silah satışının durdurulması ya da başka yaptırımlarla ilgili soruya cevap veren Putin, “Kimyasal saldırının kim tarafından yapıldığını ortaya koyan objektif kanıtlar olursa, ne yapacağımızı siyasi olarak söyleyemeyiz. Prensipli bir duruşumuzun olacağını söyleyebiliriz. Vatandaşlara karşı kimyasal silah kullanma suçtur. Bunun gereğini yaparız.” dedi.

Kitle imha silahlarının teröristler tarafından yapıldığının ispatlanması durumunda ABD’nin teröristlere ne yapacağını soran Putin, “Bu teröristlerin sponsorları ne yapacak? Silah sevkıyatını durduracaklar mı? Onlara karşı askeri müdahale başlayacak mı?” eleştirisi getirdi.

KİMYASAL SALDIRI GÖRÜNTÜLERİ ŞÜPHELİ

 

Suriye’de kimyasal saldırı sonrası yaşamını yitiren çocukların yer aldığı görüntüleri değerlendiren Putin, “Çocukların kimyasal saldırı sonucu öldürüldüğü iddia edilen görüntüler korkunç. Ancak görüntüler saldırının kim tarafından yapıldığının cevabını vermiyor. El Kaide terör örgütünün montajı olduğu yönünde fikirler var. ABD yönetiminin de iyi bildiği gibi bu teröristler çok acımasızdır.” dedi. Putin görüntülere çok dikkatli baktıklarını, orada aile ve doktorların olmamasının şüphe oluşturduğunu iddia etti.

“RUSYA, SURİYE’DE ÇATIŞMANIN TARAFI OLMAZ

 

ABD Başkanı Barack Obama’nın Kongre’den onay alıp Suriye’ye müdahalede bulunması durumunda Suriye tarafında mı olacaksınız yoksa Suriye ile ilişkileri koparacak mısınız?” şeklinde sorulan soruya Putin, “Siz gazeteci misiniz? CIA elemanı mısınız? Bana CIA’in sorabileceği sorular soruyorsunuz. Bunlar Rusya’nın farklı durumlarda birinci, ikinci, üçüncü senaryoya göre yaptığı planlardır. Silahlı müdahale ya da olmadan yapacak gelişmelere karşı net planlarımız var. Ancak bunları söylemek çok erken.” cevabını verdi.

Rusya’nın Suriye’de silahlı çatışmaya müdahil olması konusunda konuşan Rusya lideri, “Biz kesinlik Suriye’de herhangi bir çatışmanın tarafı olmadık ve olmayacağız” dedi.

 

S-300 PARÇALARININ BİR KISMI SURİYE’YE ULAŞTI

 

Rusya’nın Suriye’ye satışı gerçekleştirilen S-300 füze savunma sistemleri ile ilgili konuşan Putin, sistemin bir kısım parçalarının Şam’a teslim edildiğini, ancak tüm sevkıyatın tamamlanmadığını ifade etti. Moskova kalan kısımları da sonraki süreçte ulaştırmayı düşünüyor. Rusya askeri kaynaklar, sevkıyatın Şam yönetiminin ödeme yapmadığı gerekçesi ile gerçekleşmediğini açıklamıştı.

 

RUSYA-ABD İLİŞKİLERİNDE SOĞUK SAVAŞ KALINTILARI

 

ABD Başkanı Obama ile Moskova’da bugün yapılması planlanan ikili görüşmenin iptal edilmesi hayal kırıklığına neden oldu mu?” sorusuna cevap veren Rus lider, “Evet hayal kırıklığı oldu. ABD Başkanının Moskova’ya gelmesini isterdim. Biriken sorunları konuşmak isterdim. Bu çok da büyük bir felaket değil. Çünkü bakanlıklar arasında sürekli görüşmeler sürüyor… Bazı konularda Rusya’nın duruşu ABD hükümetini rahatsız ediyor. Bunda yapacak bir şey yok. En doğrusu rahatsız olmamak. Sabırlı olmak ve ortak çözüm arayışına girmek. G20’de umarım Amerikalı meslektaşımla görüşme imkanı bulurum. Obama ile konuşmak çok ilginç. Net ve işini bilen bir insan.” ifadelerini kullandı. Bazen “ABD’nin Rusya’yı zayıf olmasını istemesi” gibi fikirlere sahip olabildiklerini kaydeden Putin, “Bunu açıkça söylüyorum. Amerikalı meslektaşlarımıza da daha önce söylemiştim. Bizim Washington büyükelçimizin ‘Occupy Wall Street‘ hareketinin temsilcileri ile görüşmesini düşünemiyorum. Çünkü diplomasi çok ince bir iş. İlişkileri düzeltmek, sert noktaları yumuşatmak, uyum bulmak, anlaşmaya zemin hazırlamak gerekir. Ancak sizin bazı elçilik çalışanlarını gördük farklı durumlarda. Bu diplomasiye uygun değil. Biz bunu yapmıyoruz. Biz bu konu da aşırı yaygara yapmadık. Demek ki onların tarzı bu dedik. İlişkilerimiz bu yüzden bozulmadı. İnsanlar geliyor, gidiyor. Rusya ve ABD gibi büyük ülkelerin çıkarları üzerinde çalışmak gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu. Rusya ve ABD ilişkilerinde Soğuk Savaş kalıntılarının olduğunu kabul eden Putin, “Ancak bunu çok düşünmek istemiyorum. Üst seviyede ilişkilerde bunu etkili olduğuna inanmıyorum.” dedi.

SNOWDEN’DEN GİZLİ BİLGİ ALMADIK

CIA eski çalışanı Edward Snowden’in Rusya’da bir yıllık geçici siyasi sığınma hakkı verilmesi ile ilgili konuşan Putin, “Snowden bize hiçbir bilgi teklif etmedi. Biz ondan bir bilgi almadık. Bizim bu yönde bir talebimiz de olmadı. Biz profesyoneliz. Bize söyleyebileceği her şey ABD istihbarat elemanları tarafından biliniyor. Onlar artık onu kapatmıştır, riskleri dikkate alarak değiştirmiş ya da yok etmiştir. Onun bize hiçbir faydası yok. Biz açıkça bu işe hiç karışmak istemiyorduk. O farklı bir dünyanın insanı. ABD istihbaratının onu hain olarak ilan edebilir. Yalnız o farklı bir dünyanın insanı. Kendisini insan hakları savunucusu olarak görüyor. Onunla işbirliği ya da ondan bilgi alma çabamız yok.” ifadelerini kullandı.

Snowden’in Rusya’da yaşlanabileceği ile ilgili soruya yanıt veren Putin, “Biz kendisini elbette iade etmeyeceğiz. Rusya’da kendisini güvende hissedebilir. Ben onu anlayamıyorum. 30 yaşında bir genç geleceğini zor bir durumda bıraktı. Ne yapacağını bilemiyorum. Merak ediyorum. Zaman geçince belki ABD onu farklı algılayabilir. Ne hain ne de istihbarat elemanı. Belki insan hakları savunucusu olarak görür. O kendi kaderini seçti” şeklinde konuştu

 

Uçhisar Kalesi Artık Gece de Gezilebilecek

Uçhisar Kalesi Artık Gece de GezilebilecekUçhisar beldesindeki tarihi Uçhisar Kalesi artık gece de gezilebilecek.rUçhisar Belde Belediye Başkanı Osman Süslü,yaptığı açıklamada Kapadokya bölgesine gelen yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği merkezlerden biri olan ve günümüzden 5 bin yıl öncesine kadar uzanan köklü bir tarihe de sahip olan Uçhisar Kalesi’nin gündüz saatlerinin dışında, gecede yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilebilmesi amacıyla çalışmalar yaptıklarını söyledi. Süslü, Hititler döneminde koruma amaçlı olarak kullanılan ve 1960’lı yıllara kadar da bölge insanlarının gerek normal yaşam ve gerekse de depo olarak yararlandığı Uçhisar Kalesi’nin 179 metre olan yüksekliği ile de bölgenin en büyük peribacası olduğunu ifade etti.Kaledeki turizm hareketinin sadece gündüz değil, gece de devam etmesi düşüncesinden restorasyon ve aydınlatma çalışmaları gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların 200 bin TL’lik bir harcama ile 2 hafta önce tamamlandığını belirten Süslü, proje kapsamında kalenin içinde ve çevresinde iyileştirme çalışması yaptıklarını ve kalenin zirvesine kadar çıkan merdivenleri doğal dokuya uygun ahşaplardan yeniden düzenlediklerini açıkladı. Merdivenlerin çevresinde ve kalenin zirvesinde güvenlik şeritleri de oluşturduklarını ifade eden Süslü, son olarak kalenin merdivenlerini ve diğer çıkış noktalarını aydınlattıklarını söyledi.Daha önce yerli ve yabancı turistler tarafından akşam saat 20.00’ye kadar gezilebilen kalenin yapılan çalışmaların ardından bundan böyle gece saat 22.30’a kadar gezilebileceğini söyleyen Süslü, bu sayede kalenin ziyaretçi sayısında da ciddi bir artış yaşanmasını beklediklerini vurguladı. Süslü, “Kaleyi her yıl yaklaşık 200 bin turist ziyaret ediyor. Ziyaretçilerimizden sürekli olarak kalenin aydınlatılarak gece de ziyarete açılması yönünde öneriler aldık. Bu kapsamda başlattığımız çalışmalar 2 hafta önce tamamlandı ve kaleyi 22.30’a kadar turistlerin ziyaretine açık hale getirdik. İlk izlenimler oldukça iyi. Bu durumun ziyaretçi sayısını ciddi oranda artıracağını düşünüyorum” diye konuştu. – NEVŞEHİR

Ortahisar Kalesi, Yeniden Turizme Açıldı

Ortahisar Kalesi, Yeniden Turizme AçıldıOrtahisar Belde Belediye Başkanı Ali İhsan Özendi, Kapadokya bölgesindeki en büyük hacimli peribacalarından biri olarak da bilinen Ortahisar beldesindeki tarihi kalenin, Hititler döneminden beri sığınma ve barınma amaçlı olarak çeşitli uygarlıklar tarafından kullanıldığını ifade etti.Göreve geldikleri günden itibaren kaleyi ziyarete açmak için çalıştıklarını belirten Özendi, mutlu sona ulaştıklarını söyledi. Özendi, kalenin ziyarete açılmasıyla, Ortahisar’ın turizmden alacağı payın artacağına inandığını vurguladı.