Etiket arşivi: açıklama

Fettullah Gülen Dönüşüm hükümeti güç duruma sokar

Fettullah Gülen Dönüşüm hükümeti güç duruma sokarAylık yayın yapan The Atlantic dergisi muhabiri Jamie Tarabay, Fethullah Gülen’le bir söyleşi yaptı. 1998 yılında hakkında açılan soruşturmalar yüzünden Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan Gülen’in tanıtımında ‘ruhani lider’ ifadesi kullanıldı. ABD’de dahil 90 ülkede okul açtığı belirtilen Gülen’in Pensilvanya’ya yerleştiği belirtildi. Söyeşide gülen’in öne çıkan sözleri özetle şöyle Nadiren söyleşi vermesinin nedeni sorulması üzerine: “Ben utangaç bir kişiliğe sahip mütevazı bir ailede büyüdüm. Kendi içimde tenha bir hayat sürmeyi tercih ediyorum. Öğrencilerinin arasında kadın bulunmamasının hatırlatılması üzerine: Türkiye’deki arkadaşlarımız kız öğrencilere ilahiyat yüksek lisans düzeyinde dersler veriyor. Burada aynı sistemi yerleştiremedik ama derslerimizi düzenli olarak takip eden kız öğrenciler var. “Bir çok insan sisi seviyor, bir çok insan ise sizden korkuyor. Türkiye’yi dönmenizi isteyen çok kişi var aynı şekilde bu ihtimalden korkan da çok kişi var” denilmesi üzerine: Tarih boyunca bu tür durumlar Allah’ın elçileri de dahil olmak üzere gerçekleşmiştir. Engeller ve düşmanlıkla karşı karşıya kalmışlardır. Duruma bakınca kendimizi açıklamakta yeterince başarılı olamadığımızı düşünüyorum. Bunu fark ettiğimizde bizi düşman görenlere drahatsız olacak bir şey yok demek için çalışmalar yaptık. Ancak dünyadaki tüm dünyada toplumlar paranoya yaşadı. Türkiye’deki insanlarda bundan etkilendi. Biz hakkımızdaki şüphe ve olumsuz düşüncüleri değiştirmek için kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Ancak bazı insanların tutumlarını değiştirmeyeceği gerçeğini kabul ediyoruz. Herkes tarafından aynı derecede sevilmek ve övülmek mümkün değil.

‘Neden Pensilvanya’da oturmaya devam ediyorsunuz’ sorusu üzerine: Türkiye’ye dönmemde yasal bir sorun bulunmamasına karşın eğer dönersem bazı demokratik reformları tersine çevirmek isteyenlere fırsat vermekten endişe ediyorum. Dönüşüm hükümeti güç bir duruma sokabilir. Türkiye ve dünyadaki Gülen hareketine destek verenler için dönme arzumu feda ediyorum. Türkiye’de olursam yazdıklarımdan ve söylediklerimden dolayı hakarete uğrayıp yasal soruşturma açılması gibi tacizler olabilir endişesi taşıyorum. Buradayken daha az etkileniyorum ve daha sakin yaşıyorum. ‘Türkiye’nin politikalarını ve dünyadaki yerini nasıl buluyorsunuz’ sorusu üzerine: Türkiye, Avrupa Birliği ile üyelik görüşmeleri sürdürüyor. Türkiye’nin bir parçası Avrupa’da diğer kısmı Asya’da ve bazen Orta Doğu’da kabul ediliyor. Bu siyasi ve coğrafi olarak çok önemli. Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle ilişkisi demokrasi hedefine ulaşabilmesi ve bunu geliştirme yolunda çok önemli. Ayrıca Türkiye’nin bölgede daha aktif bir rol üstlenmesi için bazı dinamiklerden yararlanması gerekiyor. Tarihsel bağları ve görünümü nedeniyle Türkiye’nin olumlu bir algısı var. Türkiye bu algıları korumak için dikkatli olmalı. İyi ilişkiler, etki ve sevgi hedeflere ulaşmada birleştirici olabilir. Türkiye şu anda bunu yapıyor mu? Bu tartışılması gereken bir soru. Türkiye’nin bölgede iyi diplomatik ilişkiler geliştirmesi Avrupa’nın ABD’nin ve dünyanın çıkarınadır. Ama ben şu anda Türkiye’nin buna yönelik yapacaklarını gerçekleştirdiğini düşünmüyorum.

Başbakan Erdoğan’dan ‘Organize Oyun’ Uyarısı

Başbakan Erdoğan'dan 'Organize Oyun' UyarısıErdoğan yaptığı konuşmada ‘Türkiye’de oynanan oyun salt içeriden değil. İçeride bu işin figüranları var. İçerideki aktörler, aynen dışarıdan kurgulanarak bu oyunun içinde bilerek, bilmeyerek rol almıştır. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Güçlü bir Türkiye’yi dünyada hazmedemiyorlar. Kabullenemiyorlar” dedi. Erdoğan, son dönem Türkiye ve çevresinde yaşanan gelişmeler dikkat çekerek, “Organize bir oyun ile başbaşayız” dedi. Somali’deki saldırıya ilişkin konuşan Başbakan Erdoğan, ” Somali ‘de görevi başında şehit olan Sinan Yılmaz’a Rabbim’den rahmet diliyorum. Ailesine, milletimize baş sağlığı ve sabırlar diliyorum. Saldırıda yaralanan 4 kardeşimize Somali Mogadişu’da gerekli müdahaleler yapıldı. Ankara’da tedavileri yapılıyor. 3 yaralımızın durumu iyi. Bir tanesi de ameliyata alındı. Çok şükür onun da hayati tehlikesi bulunmuyor. Somali’deki saldırıdan dolayı taziye ve dayanışma mesajlarına şükranlarımı sunuyorum” dedi.”ULUDERE’DE HAYATINI KAYBEDENLER CANIMIZDAN KOPAN PARÇALARDIR”Uludere olayına değinen ve yaşamını yitiren vatandaşların aileleriyle yakın bir zamanda buluştuğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: 28 Aralık 2011’de Uludere’de hayatını kaybeden 34 kardeşimizin aileri ile bir araya geldik. Onlarla dertleştik. O gün de söyledim. Bugün de söylüyorum. Orada hayatını kaybedenler candır. Allah’ın yaradılmışların en şereflisi olarak yarattığı insanlardır. Onlar bizim canımızdan kopan parçalardır. Ama unutmayın Hantepe’de askeri karakola baskın yapılarak orada ölenler de bizim yavrumuzdur, şehidimizdir. Gediktepe’deki karakola yapılan baskında ölenler de bizim şehidimizdir. Birisinde 18, birisinde 20. Bingöl’de 33 kişinin aynı araçta ne yazık ki baskına uğrayarak şehit edilmeleri de bizim için faciaydı. Bunları değerlendirerek bir tarafı yukarıya, öbür tarafı aşağıya olmaz her tarafa adil yaklaşacağız. Hepsi için de aynı ızdırabı duyacağız. Her şeyden önce onlar bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıydılar. Biz hepsine insan nazarı ile baktık. En az aileleri kadar üzüldük, gözyaşı döktük. Biz cenazeler üzerinden siyaset yapan bir anlayışa sahip değiliz. Her ölüm bütün ayrıntıları ile araştırılıp, soruşturulur. Bağımsız yargı bunların hesabını mutlaka sorar.””GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE’Yİ KABULLENEMİYORLAR” Suriye ‘deki olaylara da değinen Başbakan Erdoğan,”Şu anda ülkemizde 400 bin sığınmacı var. Onlar bizim kardeşlerimiz, akrabalık bağlarımız var. Ramazan ayında bile oradaki zalim, diktatör rejim ölüm kusmaya devam ediyor. Aynı şekilde Irak’ta her ay ortalama bin kişi ölüyor. Orada yine süreç aynı. Mısır’da da acı tablo. Bütün bunlar, acaba içeriden kaynaklanan bir gelişme mi? Yoksa bütün buraları parçala, böl, yönet mantığı ile dışarıdan kurgulanan bir oyun mu? Evet içeriden ve dışarıdan organize bir oyun ile baş başayız. Aynı durum ile Türkiye karşı karşıya. Türkiye’de oynanan oyun da budur. Türkiye’de oynanan oyun salt içeriden değil. İçeride bu işin figüranları var. İçerideki aktöreler, aynen dışarıdan kurgulanarak bu oyunun içinde bilerek, bilmeyerek rol almıştır. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Güçlü bir Türkiye’yi dünyada hazmedemiyorlar, kabullenemiyorlar” şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan’dan önemli açıklama

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: “Hangi ülkede olursa olsun, her darbe gayrimeşrudur” “Bize günlerce Tahrir Meydanı’nı gösterdiler. Bize günler boyunca Cumhurbaşkanı Mursi’ye karşı protestoları gösterdiler. Tahrir Meydanı’nda gösterilerin olması bir darbeyi meşru hale getirmez. Eğer meydanlar bir göstergeyse, o zaman Adeviye Meydanı’nı nereye koyacaksın” “Bugün ise işte Mısır’da gördüğümüz gibi meydanlar medya, sosyal medya, illegal gösterilere zemini hazırlıyor ve silahlı güçler, onun arkasından gelebiliyor. Tüm bu oyunların, senaryoların hesaba katmadığı bir nokta var. Onların nasıl tuzakları varsa, Allah’ın da bir tuzağı var. Halkların da bir tuzağı var” “Rabbim, Mısır halkına sabırlar niyaz etsin. Ve hiç bir oyuna gelmeden, provokasyona gelmeden şu anda Adeviye Meydanı’ndaki kardeşlerimiz de sabırla bu süreci devam ettireceklerine inanıyorum. Şiddete başvurmadan, elinde güç bulunduranlar ne yaparsa yapsın, onlar sabırla bu süreci demokrasi içerisinde sürdürecek” “En büyük meydan Taksim Meydanı değildir. Kazlıçeşme’dir. Kazlıçeşme’den daha büyük bir meydan var. O da sandıktır..

 

başbaka-erdoğanBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD‘ın Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlendiği iftara katıldı. İftardan sonra Başbakan Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Srebrenitsa Soykırımı’ndan duyduğu üzüntüyü dile getiren Başbakan Erdoğan, “Boşnak katliamında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum” dedi. Katliamın çifte standart olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, “Aynı çifte standart yaklaşımı, şu anda Suriye’de ve Mısır‘da görüyoruz. Suriye’de 100 bini bulan insan öldürüldü. Ne yazık ki ciddi bir ses yaklaşım yok. Suriye halkı dünyanın ilgisizliği nedeniyle hergün çok acı katliamlar yaşıyor. Mısır, çok acıdır ki demokratik ülkeler tarafından destekelenen bir askeri darbe nedeniyle yalnız kalmanın, yalnız bırakılmanın derin acısını yaşıyor. Acı hadiseler yaşandıktan sonra fiziki yaralar tedavi edilse de, kalpler tamir edilemiyor. Kalplerdeki yaraya malesef şifa bulunamıyor. Türkiye olarak özellikle İslam coğrafyasında derinleşen adaletsizlik ve güvemnsizlik duygusuna her fırsatta dikkat çektik. Birleşmiş Milletler nezdinde, NATO‘da, Avrupa Birliği‘nde, Amerika‘da, Rusya, Çin gibi ülkeler nezdinde bölgedeki rahatsızlığı, nedenlerini, sorunları çok samimimi bir dille ifade ettik. Medeniyetler İttifakı girişimi ile bu güven bunalımını aşmaya çalıştık.” dedi.

 

HANGİ ÜLKEDE OLURSA OLSUN, HER DARBE GAYRİMEŞRUDUR
Mısırda yaşanan olaylar bölgenin geleceği açısından, bölgenin batı ile olan ilişkisi açısından çok ciddi komplikasyonlara sebep olacağının altını çizen Erdoğan, ” Bosna meselesine, Filistin meselesine karşı takınılan çifte standart kalpleri yaralamışken şimdi Mısır’a karşı takınılan tavırda kalplerdeki yarayı daha da derinleştirecek, yaraların tedavisini daha da zorlaştıracaktır. Bize günlerce Tahrir Meydanı’nı gösterdiler. Bize günler boyunca Cumhurbaşkanı Mursi’ye karşı protestoları gösterdiler. Tahrir Meydanı’nda gösterilerin olması bir darbeyi meşru hale getirmez. Eğer meydanlar bir göstergeyse, o zaman Adeviye Meydanı’nı nereye koyacaksın.
Yani her Cumhurbaşkanı seçiminden sonra meydanlarda bu tür gösteriler oluyorsa, hemen bir darbe mi olacak. Böyle yanlış bir yaklaşım olabilir mi? İktidarda kim olursa olsun, hangi ülkede olursa olsun, her darbe gayrimeşrudur. Biz malesef dört darbe yaşadık. darbeden rant sağlayanlar da oldu. Ancak her darbenin üzerinden zaman geçtikçe halk sandıkta tepkisini çok net ortaya koydu. Darbelere karşı olduğunu, darbeleri yapanları da cezalandırdığını gösterdi. Darbeleri kendilerine bir kazanç kapısı olarak görenler olabilir. İnsalık onuru her darbeyi gayrimeşru görmek durumundadır.” dedi.

 

ONLARIN NASIL TUZAKLARI VARSA, ALLAH’IN DA BİR TUZAĞI VAR. HALKLARIN DA BİR TUZAĞI VAR
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçmişte darbeler askerin sokağa çıkması, sıkı yönetim ilan etmesi, televizyon, radyo kanallarını işgal etmesi ile gerçekleşiyordu. Bugün ise işte Mısır’da gördüğümüz gibi meydanlar medya, sosyal medya, illegal gösterilere zemini hazırlıyor ve silahlı güçler, onun arkasından gelebiliyor. Tüm bu oyunların, senaryoların hesaba katmadığı bir nokta var. Onların nasıl tuzakları varsa, Allah’ın da bir tuzağı var. Halkların da bir tuzağı var.

 

“MİLLETİN BİR DUASI BÜTÜN OYUNLARI BOZMAYA YETER”
Başbakan Erdoğan, “Onlar medyaya sahip olabilirler. çok paraları olabilir. Çok farklı güçleri olabilir. Onlar arkalarına sosyal medyayı, uluslararası güçleri, egemen güçleri, sermayeyi alabilirler. Ama unutmayın milletin bir duası bütün bu oyunları, bütün bu tuzakları altüst etmeye ziyadesiyle yeter. Biz her zaman dik duracağız. Hakkın ve haklının yanında olacağız. İlkeli samimi bir duruş sergileyeceğiz” dedi.

 

“OMURGALI OLALIM”
28 Şubat darbesine değinen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: “Tüm insanlığa şunu haykırıyorum, omurgalı olalım. Hayatımız, vaat edilen süre ne kadar ise, o kadar olacaktır. Ondan fazlası olmayacaktır. Hayat dolarla, Eurolarla uzamıyor. Ama bilesiniz ki dolarla, Eurolarla kısalmıyor. Takdir neyse onunla devam ediyor. 28 Şubat darbesi, şahsen şahsımı da MÜSİAD’dı da hedef aldı. Biz o çok ağır günlerde asla umutsuzluğa kapılmadık. Ne kadar üzerimize gelirlerse gelsinler ya sabır dedik. Allah sabır edenlerle beraberdir. Allah, yar ve yardımcımızdır dedik. O gün bize öcü, zenci müamelesi yapanlar şimdi ortada yoklar. Ama biz de MÜSİAD işte burada.”

 

“EN BÜYÜK MEYDAN SANDIKTIR”
Halkın iradesinin önemli olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Taksim’de felan filan gelip şiddet estirenler olabilir. Yoksa bunlara üzüldünüz mü? Sakın üzülmeyin. Kimin kim olduğu ortaya çıktı. Bugünler, adeta turnusol kağıdı gibi herkesi ortaya çıkarıyor. Ne oldu? Geldiler gittiler. Ama Türkiye her geçen gün daha iyiye birlik beraberlik içinde yürüyecek. En büyük meydan Taksim Meydanı değildir. Kazlıçeşme‘dir. Kazlıçeşme’den daha büyük bir meydan var. O da sandıktır” şeklinde konuştu.

 

BAŞBAKAN ADEVİYE MEYDANI’NA SESLENDİ
Başbakan Erdoğan, “Rabbim, Mısır halkına sabırlar niyaz etsin. Ve hiç bir oyuna gelmeden, provokasyona gelmeden inanıyorum ki orada şu anda Adeviye Meydanı’ndaki kardeşlerimiz de sabırla bu süreci devam ettireceklerine inanıyorum. Şiddete başvurmadan, elinde güç bulunduranlar ne yaparsa yapsın, onlar sabırla bu süreci demokrasi içerisinde sürdürecek” diye konuştu.

 

ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecine de değinen Başbakan Erdoğan, “Çözüm süreci, takdir edersiniz ki tek başına hükümetin çabaları ile tek başına Ak Parti‘nin çabaları ile nihai sonuca ulaşacak bir süreç değildir. Başta MÜSİAD olmak üzere sivil toplum örgütlerimizin sürece çok daha fazla katkı vermelerini, süreci çok daha fazla sahiplenmelerini yürekten arzu ediyoruz” dedi.

 

YENİ ANAYASA ÇALIŞMASI
2012 yılının sonunda bitirilmesi planlanan Anayasa’nın bitirilemediğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Madem 48 madde de mutabıkız, o zaman bu 48 maddeyi bu yaz olağanüstü bir genel kurul ile bir haftada çıkaralım” dedi.

“BÖLGEDE GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İSTEMİYORLAR”
Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğunu belirten Başbakan Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “İstikrarla büyüyen bir ekonomiden rahatsız olup, ekonomide yara açmak için tertipler düzenleyenler olacaktır. Çünkü bölgede güçlü bir Türkiye istenmiyor. Bizi demokratikleşme reformlarından alı koymak isteyenler de olacaktır. Çözüm sürecini sabote edip, Türkiye’nin bu kardeşlik projesini başarısızlığa sevgk etmek isteyenler olacaktır. Toplumun hassasiyetlerini kaşıyıp, toplum içinde huzursuzluk oluşturmak isteyenler de olacak. Miletçe hep birlikte tüm bu hesaplara karşı uyanık olmak zorundayız. 76 milyonun arasındaki muhabetti bozacak her girişime karşı dik bir duruş sergilemek, dikkatli olmak durumundayız

Bahçeli”den mısır açıklaması

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mısır’da yapılan askeri müdahalenin hiçbir şekilde hoş görülemeyeceğini belirtti.

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mısır’da yapılan askeri müdahalenin hiçbir şekilde hoş görülemeyeceğini kaydederek, “Mısır’daki yaşanan olumsuz gelişmelerin ve maliyeti oldukça fazla olan tecrübelerin bilhassa AKP hükümeti tarafından iyi okunması, dersler çıkarılması ve yorumlanması çok mühimdir” dedi.

 

MHP lideri Bahçeli, Mısır Arap Cumhuriyeti’ndeki askeri müdahale ile ligli olarak yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasında, yakın tarihin en önemli hadiselerinden birinin Kuzey Afrika ve Ortadoğu ekseninde meydana gelen “Arap Baharı” isimli halk hareketi olduğunu söyleyen Bahçeli, “Tunus’ta başlayıp önce Mısır’a, ardından da Yemen, Bahreyn, Libya, Fas, Cezayir ve Suriye’ye kadar sıçrayan olayların durulması, sakinleşmesi ve meşru sınırlara çekilmesi bugüne kadar mümkün olmamıştır” değerlendirmesinde bulundu.

 

“ASKERİ MÜDAHALENİN DEMOKRASİYE SIĞAR HİÇBİR YANININ OLMADIĞI VE HİÇBİR ŞEKİLDE DE HOŞ GÖRÜLEMEYECEĞİ ORTADADIR

 

bahceli-aciklama

 

 

Mursi yönetiminin bir yıllık performans ve icraatlarının, Mısır’ın tansiyonunu düşüremediğine dikkati çeken Bahçeli, “Cepheleşmesini hafifletememiş, gerilimini azaltamamış ve biriken sorunlarını çözememiştir. Büyük umutlar bağlanan Mursi yönetimi, açılan demokratik krediyi çok çabuk israf etmesinin yanında, beklentileri karşılayamamış, karşılamamıştır. Anayasa değişikliği konusunda dayatmacı tercihler, ekonomide başarısız adımlar, partizanca yaklaşımlar, farklı toplum kesimlerine soğuk ve mesafeli bakışlar Mısır’ı için için kaynatmış ve karıştırmıştır” ifadelerini kullandı.

 

Mısır’da askeri müdahale yapılmasında iktidarı, muhalefeti ile herkesin payı ve katkısı olduğunu söyleyen Bahçeli şunları kaydetti:

 

“Her ne kadar Mursi hali hazırda mağdur rolünde ise de, kendisine verilen imkânları adaletli ve kapsayıcı kullanamadığından dolayı kusurludur.

 

Ancak bu askeri müdahalenin demokrasiye sığar hiçbir yanının olmadığı ve hiçbir şekilde de hoş görülemeyeceği ortadadır.

 

Ne olursa olsun, demokratik mekanizmalardan süzülerek iktidara gelen, halkın iradesine riayet ederek sorumluluk alan siyasi bir yönetimin yine aynı güzergâhı takip ederek görevden ayrılması en doğru, en ahlaki ve en geçerli çıkar yoldur.”

 

“BUGÜN ASKERİ YÖNETİMLERE DÜŞÜK YOĞUNLUKLU TEPKİ GÖSTERMELERİ…”

 

Mısır’da yaşanan son gelişmelerin 2 yılı aşkın süredir Tahrir’e yüklenen tüm “pozitif anlamları” boşa çıkardığını kaydeden Bahçeli, demokrasinin sabote edildiğini söyledi. “Arap Baharı dalgasının; demokrasi, çoğulculuk ve özgürlük kanallarındaki tıkanlığı açmaya değil, aksine daha da güçlü şekilde kapatmaya ve karartmaya yarayan küresel bir tezgâh olduğu yabana atılmamalıdır” değerlendirmesinde bulunan Bahçeli açıklamasında, “BOP’un büyük resmine bakıldığında başka bir sonuca ulaşılması mümkün olmayacaktır. Dün demokrasiyi tavsiye ve telkin edenlerin, bugün askeri yönetimlere düşük yoğunluklu tepki göstermeleri ve yalnızca “kaygılıyız, herkesi itidale davet ediyoruz’ klişeleriyle vaziyeti idare etmeleri geri plandaki niyetleri tercüme etmesi bakımından kayda değerdir. Demokrasi mücadelesinden darbe yönetimi mecrasına kayılması tamiri ve tarifi çok zor olacak bir kayıp ve kayma olarak şekillenecek, tescillenecektir” ifadelerini kullandı.

 

“MISIR’DAKİ GELİŞMELER AKP TARAFINDAN İYİ OKUNMALIDIR”

 

Bugünkü şartlarda halkın çağrılarına kulak vermenin her siyasi kurumun geciktirilemez görevi olduğunun altını çizen Bahçeli, demokrasi dışı arayışlara, vesayetçi düzenlere ortam ve fırsat vermemek için iktidar mevkiinde bulunanların sabırlı, sorumlu, şuurlu ve sağduyulu hareket etmelerinin tercihten öte bir zorunluluk olduğunu savundu.

 

“Mısır’daki yaşanan olumsuz gelişmelerin ve maliyeti oldukça fazla olan tecrübelerin bilhassa AKP hükümeti tarafından iyi okunması, dersler çıkarılması ve yorumlanması çok mühimdir” diyen Bahçeli, Mısır’daki demokrasi dışı manzaranın Türkiye’ye tesirlerinin az ya da çok görüleceği değerlendirmesinde bulundu. AK Parti Hükümetinin Mısır’daki yönetimle temas ve diyalog kurma konusunda ihtiyatlı davranması gerektiğini kaydeden Bahçeli şu ifadeleri kullandı:

 

“Gelişmelere karşı demokrasinin yanında saf tutarak bu ülkenin iç işlerine direk karışmayacak temennilerde bulunması doğal ve doğru bir tutum olacaktır. Bunun yanı sıra, Mısır’da ikamet eden, iş ve yatırım yapan vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerinin korunması konusunda lazım gelen tüm çabaların sergilenmesi mecburiyettir.

 

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Mısır’ın en kısa süre içinde demokrasi kulvarına girmesi en tabii ve en samimi beklentimizdir.

 

Ayrıca iç çatışmaya düşmeden, olabilecek en yakın zamanda seçimler yapılarak Mısır’ın makul ve meşru araçlarla yönetiminin belirlenmesi hem bölgemiz hem de ülkemiz bakımından sürüncemede bırakılamayacak bir ihtiyaçtır.

 

Unutulmamalıdır ki, demokrasiye rağmen hiçbir yönetim ayakta kalamayacak, demokrasiye karşı hiçbir yönetimin meşruluğu ve ahlakiliği bulunmayacaktır.

 

Çare demokrasidir, çıkış demokrasidedir, çerçeve demokrasiyle sınırlı kalmalıdır. Mısır’ın yapması gereken demokrasi vicdanının, demokratik kuralların kararlılıkla arkasında durmasıdır.” (ANKA)

Erdoğan’dan flaş açıklamalar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington’daki Brookings Enstitüsü’nde “AK Parti İktidarları ve Türkiye’nin Dönüşümü” konulu bir konuşma yaptı.

 

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Filistin meselesi, Osmanlı’nın yıkılmasının ardından ortaya çıkmış meseledir. Bu boyutuyla Filistin meselesi yeni Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmektedir. Yani ‘size ne’ diyenlere aslında cevap burada yatmaktadır.

1920’de kurulan ilk Meclis Türkiye’nin ahengini yansıtıyordu. Zorlu bir 90 yıl yaşadık demokrasiye geçme mücadelesi verdik. İleri demokrasi konusunda kararlılığı olan bir iktidar var şu anda. Bugün bölgesel bir güç ve küresel aktör haline geldik.

Son 10.5 yıl Türkiye’de demokrasinin özellikle de millet egemenliğinin güç kazandığı, ileri standartlara kavuştuğu, geri dönülemez kazanımlar elde edildiği bir dönem oldu. Türkiye’nin 10 yıllardır çözülemeyen sorunlarına eğildik.

Herhangi bir etnik grubun veya bölgenin partisi değiliz. 81 vilayetin tamamında varız. Türkiye’de artık siyasetin anlamı ve işlevi değişmiştir. 12 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşayan Türkiye, artık dünyanın en büyük 17. ekonomisi.

Türkiye, 1947 yılında IMF’nin faaliyetlerine başlamasından sonra fona hemen üye olmuştur. 2001 yılındaki krizin ardından, yani biz iktidara geldiğimizde Türkiye’nin IMF’ye borcu 23.5 milyar dolardı.

IMF’ye ‘bize siyasi yaptırım konusunda dayatma yapmayın’ dedik. İktidarımız döneminde IMF’ye borcumuzu takır takır ödedik. Şu anda da IMF’ye borç vermek üzere müzakerelerimiz sürüyor. Sonuçlandığında fona 5 milyar dolar borç vereceğiz.

başbakanTürkiye’nin dış borcunun şu anda milli gelire oranı yüzde 36. 12 yıl önce Türkiye’de ekonomik hep krizler konuşuldu. Bizden önce iktidarların ömrü 16 aydı. Bu şekilde mali ve siyasi istikrar olmaz.

Bir ülkede güven yoksa istikrar da olmaz. Bu güven ve istikrar tablosu içinde adımlarımızı attık. Özel sektörü yatırıma teşvik ettik. Devlet kendi elindeki fabrikaları da özel sektöre devretti.

Türkiye’de artık ekonomik büyüme, çılgın projeler hep konuşulur. Şimdi önümüzde yeni ve çok önemli bir yatırım var. Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak proje, Süveyş ve Panama kanalını sollayacak.

Boğazımızı dev tankerlerin geçişinden ve olası felaketlerden kurtaracağız. Onun için Kanal İstanbul’a büyük önem veriyoruz. İhaleyle ilgili hazırlıklarımızı yaptık. Artık Türkiye dünyayı değil, dünya Türkiye’yi konuşacak.

Çözüm süreci de hayati bir süreçtir. Türkiye’de siyaseti ve sosyal yaşamı özellikle de ekonomiyi etkileyecek adımı atıyoruz. Türkiye son 30 yılını terörle geçirdi. 40 bin cana ve 350 milyar dolar mali kayba neden oldu.

Terör bölgenin huzuruna da ağır darbe vurdu. Terörle mücadele ederken, terörü doğuran nedenlerin de üzerine gittik. Doğu ve güneydoğu bölgelerine yatırımlar yaptık.

Ayrımcılığı reddettik. Daha önceden böyle bir ayrımcılığın yapıldığını görmezden gelemezdik. 76 milyon vatandaşımız bizim için birdir. Bölgesel milliyetçilik de yapmayacağız. İstanbul ne ise Van da bizim için odur.

Bölgeye yaptığımız yatırımlar aynı kararlılıkla devam ediyor. Bölgede şu anda bahar havası esmektedir.

Şu anda farklı bir uygulama ile 63 akil insan Türkiye’yi dolaşıyor. Bu 63 vefakar dost, bir ortak paydada buluştular; ‘ülkemizde barış havasını nasıl egemen kılarız’. Onlar bir ortak paydada bir mücadelenin içine girdiler.

Türkiye bölücü terör örgütü nedeniyle son 4 aydır herhangi bir saldırı olmuyor. Terörsüz, şiddetsiz, korkusuz bir ortamda kalkınma mücadelemizi çok güçlü bir şekilde sürdüreceğiz.
Bu yeni sürecin sabatoj ve tahriklere açık bir süreç olduğunu hatırlatmak isterim.

Güçlü bir Türkiye’den rahatsız olanlar var, tedbirlerimizi ona göre alıyoruz. Barış çabalarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz, demokrasiyi ve insan haklarını savunmaya devam edeceğiz.”

YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Erdoğan’ın konuşmasını tamamlamasının ardından soru-cevap kısmına geçildi.

Gelen soru üzerine yeni anayasa çalışmalarına değinen Erdoğan, şunları söyledi: “Şu ana kadar muhalefetin olumlu yaklaşımlarını göremedik. Son olarak Meclis Başkanı partilerden önerilerini aldı. Şu ana kadar mutabık kalınan madde sayısı 40. 1.5 yılda buraya geldik. Biz olumlu yaklaşımlarımızı devam ettireceğiz. Meclis Başkanı bunu ne kadar devam ettirecektir bilmiyorum ama sanırım Meclis’in kapanmasıyla bu süre sona erecektir.”

BAŞKANLIK SİSTEMİ
Başbakan Erdoğan, başkanlık sistemine ilişkin ise şu ifadeleri kullandı: “Bu Özal’ın ve Demirel’in de gündeminde olan bir konuydu. Biz de bunun üzerinde durulmasının faydalı olacağını, ben de başkanlık sisteminin faydalı olacağını söylemiştim. İlla ABD sistemi olacak değil. Tüm dünyadaki örnekler incelenip nir sistem çıkarılabilir. Bizim olmazsa olmazımız değildir. Parlamento evet derse bu sisteme geçilebilir.”

FİLİSTİN MESELESİ

“Biz Filistin meselesine iç mesele hassasiyeti içerisinde yaklaşıyoruz. El Fetih ve Hamas uzlaşmadan İsrail-Filistin meselesi konusunda bir netice alınamaz. Hamas sürece katılırsa İsrail’le yapıalcak görüşmelerin süratle sonuçlanacağını düşünüyorum.”

‘KARARI SADECE ABD İLE TÜRKİYE ALAMAZ’

Suriye konusuna değinen Erdoğan, Tampon bölge kararının yalnızca ABD ve Türkiye arasında alınamayacağını ifade etti.

Erdoğan şunları kaydetti: “Şu anda sadece bizim ülkemizde 300 bine yakın mülteci var. 70 bin civarında da kendi imkanlarıyla yaşayanlar var. Suriye içerisinde de farklı illere göç etmiş çok sayıda Suriye vatandaşı var. Tampon bölge, ABD-Türkiye arasında alınabilecek bir karar değil. Bunun BM Güvenlik Konseyi’nden geçmesi gerekiyor. Konuyla ilgili herhangi bir takvim açıklanırsa biz Türkiye olarak üzerimize düşeni yaparız. Muhalifler şu anda kara hakimiyetini ellerinde bulunduruyorlar. Ancak hava hakimiyeti Suriye’nin elinde.”

Kılıçdaroğlu’nun ‘Katil’ sözüne cevap verdi
Başbakan Erdoğan, Brookings Enstitüsü’nde yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, bir soru üzerine Kılıçdaroğlu’nun Brüksel temasları sırasında kendisiyle ilgili yaptığı Esad benzetmesine değindi.

Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri nedeniyle yargı önünde hesap vereceğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Şu anda ABD’de ülkemin menfaatleriyle alakalı mücadele içerisindeyim. Fakat ana muhalefet partisi lideri de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile ilgili akla hayale gelmeyecek hakaretleri yapacak bir anlayışın içerisinde.

Ben zaten süreçle ilgili konuyu tamamıyla avukatlarıma havale ettim. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na hiç kimsenin katil deme cüretini göstermesine müsaade etmeyiz. Ne Uludere’de ne Hatay’da cereyan etmiş olaylarla ilgili katil demesine asla müsaade etmeyiz. Hukuk devletinde bunu temizleyecek bir yer vardır o da yargıdır.

Yargıda hesabını muhakkak verecektir kendisi. Meydanlarda, ben aldığım edep sebebiyle ona aynı dille konuşmam. O dille cevap vermesini çok iyi bilen bir kültüre sahibim ama o seviyeye asla düşmem. Çünkü ben Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıyım. 76 milyonun başbakanıyım. İnanıyorum ki bu süreçten CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarım da rahatsızdır.”

BRÜKSEL’DE KRİZ

Kılıçdaroğlu’nun Brüksel temasları sırasında sarfettiği sözler küçük çaplı bir krize neden olmuştu.

Kılıçdaroğlu, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı Grup Başkanı Hannes Swoboda yaptığı basın toplantısında Erdoğan’ı eleştirmişti.

Esad ile Erdoğan’ın “baskıcı” olduklarını ve aralarında “ton farkı” bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Ne fark var aralarında demokrasi açısından?” ifadelerini kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine tepki gösteren Swoboda ise toplantı sonrası yaptığı açıklamada Erdogan’ı Esad’la kıyaslayan herhangi bir açıklamanın, sadece yanlış bir anlama olabileceğine vurgu yapmıştı.

RUSYA YOLCUSU

Başbakan Erdoğan’a Suriye’de yaşanan kriz de soruldu. Dün Obama ile yaptığı görüşmede Cenevre sürecinin ilerletilmesi konusunun görüşüldüğünü kaydeden Erdoğan, Suriye’de yaşanan kriz nedeniyle Rusya’nın da aralarında olduğu bölge ülkelerini ziyaret edeceğini söyledi.

Erdoğan konuyla ilgili şunları kaydetti:

“Özellikle katılımın fazla olduğu BM Daimi Üyeleri’nin sürece katkı vermesini sağlayacak bir adımın atılması için Rusya ve Çin’in içinde olduğu bir süreç olarak Cenevre sürecini biraz daha ilerletelim diye bir düşünce söz konusu. Şu anda eğer bu çok uzamayacaksa, kısa sürede netice alınacaksa bu sürece yönelik Türkiye olarak dstek verebiliriz. Bunun uzaması halinde Esad arzu ettiği zaman kazanma politikasını başarmış olur.

Bizim politikamız Esad’a zaman kazandırma değil, buradaki ölümlerin azalmasıdır. Suriye’de halkın iradesinin tecelli etmesini sağlamaktır. Benim de ABD dönüşü planlamam başta Rusya olmak üzere bölge ülkelerini ziyarettir. Buraları ziyaret ederek bölgede oluşan havayı kendileriyle değerlendireceğiz. Yoğun bir trafik burada sürdüreceğiz.”

Saldırıyı yapan örgüt Esad yanlısı

İçişleri Bakanı Muammer Güler, yaptığı açıklamada Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlamayı gerçekleştirenlerin Suriye rejmi ve istihbarat yanlısı örgütle bağlantılı olduğunu duyurdu

 

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen 2 patlama ile ilgili İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dan açıklama geldi.

Atalay yapılan ilk tespitlere göre saldırının faillerinin yurt içinden olduğunu söyledi

Muammer Güler ise Hatay’da TRT’ye yaptığı açıklamada, olayı gerçekleştiren örgüt ve bağlantılı olduğu kişilerin tespit edildiğini ifade etti.

Güler, “Saldırganlar Suriye’deki rejim ve istihbarat yanlısı örgütle bağlantılı” dedi.

Almanya’ya resmi ziyarette bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Reyhanlı’da patlamalara ilişkin açıklamada bulundu.

Davutoğlu, şöyle konuştu: “Böyle bir kritik geçiş sürecinde Suriye içindeki gelişmeler bağlamında, birçok provokasyon ve tahrik söz konusu olabilir. Önemli olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve vatandaşlarımızın huzuru ve istikrarı her şeyden önce gelir. Bu konuda bütün vatandaşlarımızı bu tür tahriklere karşı dikkatli olmaya davet ediyoruz. Tabii olay bütün boyutlarıyla derinlemesine incelenecektir.”

Türkiye’nin güçlü bir emniyet altyapısına sahip, bu konuda birçok sınavdan geçmiş bir ülke olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, “Kim ne gerekçeyle olursa olsun dışardaki herhangi bir kaosu Türkiye’ye yansıtmak isterse bunun karşılığını görür” diye konuştu.

Bu tür provokasyonlara karşı dikkatli ve hazır olunması gerektiğini yineleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

muammer-guler“Çözüm süreci bağlamında terör kayıplarının yaşanmadığı bir yaz, bir yıl geçiriyoruz. Muhtemeldir ki Türkiye’nin bu huzuruna sabote etmek isteyen çevreler çıkabilir. Suriye başta olmak üzere birçok konu istismar edilebilir. Ama hiçbir güç Türkiye’nin iç huzurunu bozmaya muktedir olamayacaktır.”

Bütün güvenlik güçleriyle her türlü araştırmanın yapıldığını ve gerekli tedbirlerin alındığını ifade eden Davutoğlu “Hiç kimse Türkiye’nin gücünü, kudretini test etmeye cüret etmemelidir” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin kamu düzeninin hakim olduğu bir ülke olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Dikkat ederseniz bütün çabalara rağmen şu ana kadar birçok provokasyon, Akçakale’de de birçok yerde oldu ama hem Türkiye kamu düzenini korudu hem de bu tür olayların ülkemize sirayet etmesine izin vermedi. Bundan sonra da bu tedbirler artırılarak devam edecek. Bu konuda kimsenin bir tereddütü, şüphesi olmasın” diye konuştu.

“Zamanlama dikkat çekicidir” diyen Davutoğlu, patlamaların tam Suriye’de geçiş süreciyle ilgili önemli kararların ve diplomatik temasların yoğunlaştığı bir dönemde yaşandığına işaret etti.

Davutoğlu, “Bütün dünyada Suriye konusunda bir ivme, çözüm konusunda bir ivme oluştuğu bir dönemde ve bu ivme sonucunda Suriye halkının istek ve iradelerinin hayata yansıma işaretlerinin görüldüğü bir dönemde bunların olması bir tesadüf değil” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin daha önce benzer deneyimler yaşadığını anımsatan Davutoğlu, “Türkiye bu tür tecrübelerden çok geçmiştir. Her türlü tedbiri alır, kararlı politikasından vazgeçmez. Bu konuda Türkiye’nin istikrarının herhangi bir şekilde hiçbir faktörden etkilenmesine de izin vermez” dedi.

Herkesi bu konuda özenli ve dikkatli davranmaya çağıran Davutoğlu, olayın bütün detaylarıyla inceleneceğini ve en açık şekilde aydınlığa kavuşturulacağını, sorumluların cezalandırılacağını belirtti.

GÜLER: FAİLLER CEZALANDIRILACAK 

İçişleri Bakanı Muammer Güler, patlamalarla ilgili NTV’ye açıklamalarda bulundu.

Olayın süreci baltalamaya yönelik bir provokasyon olduğunu belirten Güler, “Patlamaların kimden kaynaklandığına yönelik ön bilgiler var. Değerlendirmelerin ardından açıklanacak” dedi.

İçişleri Bakanı, olayın faillerinin bulunarak cezalandırılacağını da dile getirdi.

TBMM BAŞKANI’NDAN KINAMA

TBMM Başkanı Cemil Çiçek de yaptığı açıklamada saldırıyı kınadı. Çiçek, “Karanlık eller tarafından gerçekleştirilen saldırıyı kınıyorum” diye konuştu.

Başbakan Konuyu saptırmayalım dedi

Erdoğan, “BDP milletvekilleri ile ilgili fezleke hakkında Cumhurbaşkanı Gül ile aranızda bir görüş ayrılığı var mı?” sorusu üzerine, “Konuları saptırmayalım. Farklı konu, farklı konu. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasının neyi hedeflediği bellidir benim yaptığım açıklamanın da neyi hedeflediği bellidir” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Senegal Başbakanı Abdoul Mbaye’yi ile yaptığı görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişki sorularını yanıtladı. Erdoğan, BDP’li milletvekilleri hakkındaki fezlekeyle ilgili olarak, Abdullah Gül ile aralarında bir fikir ayrılığının olup olmadığının sorulması üzerine, “Konuları saptırmayalım. Farklı konu, farklı konu. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasının neyi hedeflediği bellidir benim yaptığım açıklamanın da neyi hedeflediği bellidir. Türkiye’de milletvekili olarak dokunulmazlık zırhına bürünmek suretiyle ülkenin refahına, huzuruna kastedenlere, adeta teröre teşvik edenlere, ‘silahlanın’ çağrısında bulunanlara karşı da herhalde milletin vekilleri olarak bizim de yapmamız gerekenler vardır. Milletimizin de bizden beklentileri vardır. Bu konuda bizler de AK Parti Grubu olarak bu fezlekeler üzerinde çalışmalarımızı yapmak suretiyle kararımızı verir, atmamız gereken adımı atarız” dedi.

“GİDER ZİYARETİMİZİ GERÇEKLEŞTİRİRİZ”

Gazze’ye yapmayı planladığı ziyaret hakkında bilgi veren Erdoğan, “Bu arzumu şartlarımızın elverdiği ilk anda gerçekleştirmek istiyorum. Karar verdiğimiz anda açıklar ve gider ziyaretimizi gerçekleştiririz. Oradaki sontabloyu bizzat yerinde görmek istiyorum” dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Patroit füze talebi ile ilgili olarak İran’dan yapılan açıklamalar hakkında da şunları söyledi:

“Hükümetinize, devletinize inanın. Hükümetiniz, devletiniz eğer bir konuda bir karar verecekse bu kararı verirken nereye danışarak, kimlerle danışarak, kimlerle bunun istişaresini yaparak vereceğini çok iyi bilir ve adımını da ondan sonra atar ve bu adımı attıktan sonra da milletten almış olduğu vekaletle bunu sürdürür. Bizim başka yerden vekalet alma gibi bir derdimiz yoktur.”

(DHA)

TSK’dan açıklama 31 terörist öldürüldü

Tsk, dağlıca’da düzenlenen terör saldırısından sonra gerçekleştirilen operasyon sonucu etkisiz hale getirilen Terörist  sayısının 31’e yükseldiğini bildirdi. Genelkurmay, “Saldırı olayında herhangi bir ihmalin bulunmadığı belirlenmiş olup, saldırıya uğrayan birlik, kahramanca mücadele ederek 15 teröristi mevzilerin önünde ve hemen civarında etkisiz hale getirmiştir” açıklamasını yaptı.

Genelkurmay Başkanlığı, yeşiltaş Bölgesindeki Emniyet Birliğine yönelik saldırı girişimine ilişkin ikinci açıklamasını yaptı. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer verdiği açıklaması şöyle: açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.

“1. 19 Haziran 2012 tarihinde vuku bulan terörist saldırı olayı ile ilgili olarak kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.

2. Yeşiltaş Güçlendirilmiş Jandarma Karakolu, 03 Mayıs 2012 tarihinde İçişleri Bakanlığının oluru ile Jandarma Genel Komutanlığı tarafından kapatılmıştır.

3. Bahar-Yaz döneminde Yüksekova-Dağlıca yolunun güvenliğini sağlamak ve teröristlerin geçiş güzerg’hını kontrol altına almak maksadıyla eski Yeşiltaş Jandarma Karakolu binası ana üs bölgesi olarak kullanılmak suretiyle bölgede bir piyade taburu 12 Mart 2012’den itibaren görevlendirilmiştir.

4. Bu piyade taburu, Mart 2012’den itibaren operasyonel güç olan bir komando bölüğü ile takviye edilmiştir. Anılan birliğin, personeli ve her türlü silah, araç ve gereci tamdır. Ayrıca iki adet tank, altı adet havan silahı, iki adet Kobra ve iki adet Kirpi zırhlı aracı da bulunmaktadır.

5. Saldırıya uğrayan yer, sabit bir karakol olmayıp, Yeşiltaş ana üs bölgesinin hemen güneyinde, Dağlıca ana ikmal yolunun ve piyade taburunun yakın emniyetini sağlayan, 52 personel ve bir tankın görev yaptığı tahkim edilmiş geçici üs bölgesidir. Bu birlikte görev yapan tüm askerî personel iç güvenlik eğitimi görmüştür.

6. Birlik personeli tarafından gece görüş vasıtalarıyla tespit edilen teröristlere ateş açılmış ve bu silahlı mücadelede 15 terörist silahları ile birlikte ölü olarak ele geçirilmiştir.

7. Saldırı sonrasında hemen durum değerlendirilmiş, teröristlerin kaçış bölgelerine bir Özel Kuvvetler Taburu ile bir Jandarma Özel Harek’t Taburu (yaklaşık 80 kişilik bir kuvvet), farklı bölgelere havadan indirilmiş ve operasyonel faaliyet (takip harekatı) başlatılmıştır.

8. Operasyon icra etmek üzere indirilen kuvvetler, teröristlerle sıcak temasa girmiş ve 11 terörist daha etkisiz h’le getirilmiş ve kullandıkları ağır silahlar susturulmuştur.

9. Operasyonun devamında 21 Haziran 2012 tarihinde 5 terörist daha etkisiz hale getirilmiştir.

10. Saldırı sırasında ve sonrasında çıkan çatışmalarda, toplam 31 terörist silah ve malzemeleri ile birlikte ölü olarak ele geçirilmiş, 1 terörist ise sağ olarak yakalanmıştır.

11. Olayda, 8 askeri personelimiz şehit olmuş, ikisi ağır olmak üzere 19 personelimiz hafif şekilde yaralanmıştır. 8 yaralı personelimiz taburcu olmuştur.

12. Bu faaliyetle koordineli olarak Irak kuzeyindeki terörist hedefleri Hava Kuvvetlerimiz tarafından başarılı bir şekilde ateş altına alınmıştır.

13. Saldırı olayında herhangi bir ihmalin bulunmadığı belirlenmiş olup, saldırıya uğrayan birlik, kahramanca mücadele ederek 15 teröristi mevzilerin önünde ve hemen civarında etkisiz h’le getirmiştir.

14. Saldırı esnasında tsk insansız hava aracı Çukurca bölgesinde görev yapmakta iken olayın duyulması üzerine derhal olay mahalline intikal ettirilerek görüntü aktarması sağlanmıştır.

15. Saldırıya maruz kalan yerin Dağlıca’daki üs bölgesine olan mesafesi karayolu ile 10 km, kuş uçuşu 5 km. dir. Bu olayı ikinci bir Dağlıca olayı şeklinde göstermek hem mekan, hem de sonuçları itibariyle doğru değildir.

16. Diğer taraftan yanlış anlaşılmalara açıklık getirmek düşüncesi ile, bir hususun daha kamuoyunun bilgisine sunulmasına ihtiyaç duyulmuştur. Her gün tüm iç güvenlik harek’t bölgesi ile ilgili olarak çeşitli kaynaklardan çok sayıda duyum (ham haber) alınmaktadır. Bu duyumlar istihbarat uzmanları tarafından değerlendirilerek istihbarat haline dönüştürülmektedir. Gerek duyumlar ve gerekse istihbarat bilgileri tüm kullanıcılara gecikmeksizin bildirilmektedir. Bu saldırı olayında da gerekli ikazlar yapılmış ve birlik tarafından güvenlik tedbirleri gözden geçirilerek teyakkuz durumu artırılmıştır.

17. Ayrıca, 17 Ağustos 2011 tarihinden günümüze kadar Irak kuzeyinde (sınır ötesinde) tespit edilen 32’si Kandil’de olmak üzere toplam 387 terörist hedefe 448 sorti ile hava harek’tı icra edilmiştir.

18. Yüce halkımızın asılsız haber ve yorumlara itibar etmemesi ve her zaman olduğu gibi bugün de Türk Silahlı Kuvvetlerine olan inanç ve güvenini muhafaza etmesi en önemli dileğimizdir. Kaynak: Sabah

Memur zamı için Başbakan son sözünü söyledi

Başbakan, masadan kalktıktan sonra kendilerini arayan Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’ya, “Bütçe açığı, cari açık, Orta Vadeli Mali Plan ve kamu mali disiplinini” gerekçe göstererek “Bu son teklifimiz” dedi. Başbakan’ın bu cevabı üzerine Memur-Sen de iş bırakma eylemini gündemine aldı.

Memur-Sen adına toplu sözleşme masasında yer alan Toplu Sözleşme Genel Sekreteri Hacı Bayram Tonbul, “Bu saatten sonra artık yeni bir teklif çıkacak görünmüyor” dedi. Tonbul, yüzdelik zammın memura faydası olmadığını; asıl taleplerinin taban aylık zammı olduğunu vurguladı. Ancak hükümetin buna hiçbir şekilde karşılık vermediğini belirterek, memur maaşının yarısının tazminatlardan oluştuğunu, bu nedenle emekli ikramiyesi ve maaşının düşük kaldığını söyledi. “”Bizim bu koşullarda toplu sözleşme imzalamamız mümkün değil” dedi.

Masadan kalktıktan sonra Başbakan ile görüşüp görüşmedikleri sorumuz üzerine Tonbul, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun Başbakan ile görüştüğünü söyledi. Tonbul, “Başbakan da cari açıktan, bütçe açığından, Orta Vadeli Plan hedeflerinden söz ederek, kamu mali disiplinini bozamayacaklarını belirterek, bunun son teklifleri olduğunu söylemiş. Dolayısıyla bizim açımızdan şuan için yapacak birşey kalmadı” dedi.

5 BİN KİŞİYLE HAKEME

Çarşamba günü Ankara’da ilk eylem olarak 5 bin kişiyle kamu hakem heyetine başvuracaklarını açıklayan Tonbul, “Bunun ardından iş bırakma dahil her türlü eylemi tartışıyoruz” dedi. Tonbul, uzlaşmazlık tutanağının imzalanmasının ardından 3 gün içinde hakem heyetine başvurulacağını; heyetin de 5 gün içinde karar vermesi gerektiğini anımsatarak, heyetin kararı için son kararın 29 Mayıs olduğunu vurguladı.

Ancak memurun eylem yapması için son günün beklenmesi gerekmediğini belirten Tonbul, Memur-Sen’in bugüne kadar iş bırakmayı gündemine almadığını, ancak bugünden sonra iş bırakmanın da eylem biçimi olarak gündemlerinde olduğunu açıkladı.