Etiket arşivi: başbakan

62. Hükümetin programı

başbakanBaşbakanlık’tan Hükümet Programı ile ilgili yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

Bugüne kadar büyük bir başarı ile yürütülmekte olan milli birlik ve kardeşlik projesi ile çözüm süreci taviz vermeden sürdürülecektir.

Devlet otoritesinin parçalanmasına asla izin vermeden ulusal güvenliği tehdit eden tüm unsurlarla sonuna kadar mücadele edilecektir. Bu konuda her ne surette olursa olsun taviz verilmesi söz konusu değildir. Geçmişte milli

güvenliğimizi tehdit eden vesayet odaklarına müsaade edilmediği gibi son iki yıldır ortaya çıkan vesayet girişimlerine karşı da millli güvenliğimiz teminat altına alınmıştır.

“Son 12 yılda yaşanan özgüven devrimi ile dünyada başat aktörlerden biri haline gelen Türkiye bölgesinde ve küresel her sorunda sorunun değil çözümün parçası olarak istikrar üretmeye devam edecektir. Değer odaklı Türk dış politikası artık küresel bir markadır

YENİ TÜRKİYE YENİ EKONOMİ

12 yılda rekorlar kırarak büyüyen Türkiyemizin ikinci atılım döneminde mali disiplin, katma değerli istihdam, ar-ge, nitelikli genç nesiller, artacak tasarrufların doğru alanlara yönlendirilmesi öncelikler olacaktır. Yeni Türkiye, yeni ekonomi ile büyüyecektir

 

O şimdi asker

Başbakan Tayyip Erdoğan’a Diyarbakır Bismil ilçesindeki Toplu Açılış Töreni sonrasında gözyaşları içerisinde “barış” talebinde bulunan Remzi Araz 4 aydır asker. Araz, Erdoğan’a “Başbakanım ne olur barış bitmesin. Askerde ya da dağda ölmek istemiyorum, huzur içinde askeryaşamak istiyorum” demişti.  4 aylık asker olan Araz, “Barış konusundaki düşüncelerimi koruyorum. Şimdi Başbakan’ı görsem yine ‘Barış istiyorum’ diye bağırırım” dedi. Araz, “Ne dağdakiler ölsün, ne askerdekiler ölsün. Benim tek umudum barış. Abimde cezaevinden çıksın. Ailem zor durumda. Bizler kardeşiz. Kardeş kardeşi vurmasın. Anneler ağlamıyor. Şu an dünyanın en mutlu insanı anneler” diye konuştu. Stargazete

Danıştay’ın kuruluş töreninde gerginlik

Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümü etkinliği devletin zirvesini buluşturdu. Törene ilk olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geldi. Erdoğan’dan sonra CHP lideri salona girdi.

 

Başbakan Erdoğan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu konuşurken “Edipsizlik yapıyorsun” diyerek salonu terketti. Feyzioğlu, Erdoğan’a “Edepsizlik yapan ben değilim sayın Başbakan” diye karşılık verdi.

İKİ LİDER ARASINDA MESAFE

Kılıçdaroğlu, Başbakan’la tokalaştıktan sonra yerine oturdu. İki lider arasındaki mesafe dikkat çekti.

Danıştay‘ın konferans salonunda yapılan kuruluş yıldönümü etkinliği yargı camiası ile siyaset dünyasını buluşturdu.

 

danıştayDaha sonra kendisine ayrılan yere geçti. Salona Erdoğan’ın ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu geldi. Kılıçdaroğlu salona girdikten sonra ön sırada oturanlarla tokalaştı. Erdoğan ile de tokalaşan Kılıçdaroğlu daha sonra ön sıralarda kendisine ayrılan yere oturdu.

Salona gelen Genelkurmay Başkanı Necdet Özel de Erdoğan ile tokalaştıktan sonra yerine geçti.

Törene en son gelen ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oldu. Gül, salona girdikten sonra ön sırada oturanlarla tokalaştı.

Gül’ün yerini almasının ardından tören başladı.

Önce Saygı Duruşu’nda bulunuldu. Sonra İstiklal Marşı okundu.

 

 

 

DANIŞTAY BAŞKANI’NDAN MÜDAHALE UYARISI

Daha sonra kürsüye çıkan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, şunları söyledi:

“Yargı kararlarına ve yargıçlara eleştiri getirilirken, yargı ve yargıçlar idarenin yandaşı ya da idarenin faaliyetlerine sürekli engel çıkaran bir güç gibi değerlendirilmemelidir. Yargı sürecinin sağlıklı şekilde işleyebilmesi için bir taraftan yasama ve yürütme, yasal yetkilerini kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun kullanmalı, diğer taraftan yargıçlar da uygunsuz müdahalelerden kendilerini olabildiğince korumalıdır.

 

 

ELEŞTİRİLER KARARI AŞARAK YARGIYI ELEŞTİRİYE DÖNÜŞMEKTEDİR

Yargı kararının eleştirisi ile yargı organının eleştirisi aynı anlam ve sonucu içermemektedir. Kimi kzaman bu eleştiriler kararı aşarak, yargıyı eleştirmeye dönüşmektedir. Yargının saygınlığının zedelenmesi bir ülke bakımından yıkıcı etkilere yol açar

AJANSLAR

Burhan Kuzu’dan 2 bin kişilik rapor iddiası

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu‘dan ilginç iddia… Kuzu, Başbakan Erdoğan’a 2 bin kişilik bir istihbarat raporunun sunulduğunu yazdı. Kuzu, “Devlet içindeki paralel yapının planı detaylarıyla yer aldı” dedi

-Başbakan’a sunulan İstihbarat raporunda, devlet içindeki parelel yapının planı detaylarıyla yer aldı. 42 ilde yapılacak “Cadı Avı” engellendi.
-Başbakan’a sunulan raporda 2 bin rütbeli emniyetçi, akademisyen, bürokrat, hakim, savcı, basın mensubu, işadamı var. Örgütün şifresi aralarında…
burhan-kuzuHSYK açıklaması açıkça yargıya müdaheledir. İki pırpırlı kollukla,hukuk tanımayan bir kaç savcı ülkeyi dinamitledi. HSYK da tahrip gücü oldu.
-Son komploların varlığı,Türkiye’nin yarım asırdır içindeki bir kısım ulusalcı çeteleri,jakoben dayatmacıları ve darbecileri unutturmasın!!!!
-Son operasyon pilota saldırı:Ey insanlıktan nasibini almamış vicdansızlar!unutmayın ki hepimiz pilotuna saldırdığınız o uçaktayız.
-Bazılarına laf anlatmak çok zor;diyeceksiniz ki yolsuzluk yapanlar var;teorik olarak bunlar her zaman ileri sürülebilir.Yargıyı bekleyelim.
-“Vurun ulan vurun ben kolay ölmem”diyor Ahmet Arif “33 Kurşun”şirinde.Hedef Sayın Başbakan; vurun haydi vurun kahbeler..
-Kaybeden Türkiye oluyor;hepimiz oluyoruz.Vurmadan önce herkes bu gerçeği düşünmeli. O zaman ya vurmaktan vaz geçer ya dozunu azaltır.
-Yargılamanın sonunda varılması gereken noktaya en başında varırsak ,masumiyet karinesini yok ederiz.
-Suç teşkil eden ne varsa üstüne gidilmesi gerekir.Hepimiz buna yardımcı olmalıyız. Ancak bunu,hukuku siyasete araç yapmadan yapmalıyız.
 
-Tweetlerimi yazarken “ne içtiğim” bayağı bir merak konusu olmuş.Çaykur’un siyah çayını içerim. Attığım anlamlı tweettlerden belli olmuyor mu?
-Makul ve gönül dili ile yazmaya çalıştığım Tweettelerim gerçekten çok sayıda takipçimde karşılık buluyor. Ne var ki kalpleri mühürü olanlar!
-Kimsenin yanlış işine asla sahip çıkmadım.Ancak “aksi sabit olana kadar herkes suçsuz sayılır” ilkesine her zaman önem verdim.Farkımız bu..

Melih Gökçek’ten çarpıcı iddia

Melih Gökçek, twitter hesabı üzerinden değerlendirmelerde bulundu. İsmini vermeden Nur Cemaati’nin liderlerinden Fethullah Gülen’e çağrıda bulunan Gökçek, “İnancına hayatını adayan herkes nefsini kenara koymalı… Dış güçlerin bizi parçalamasına müsaade etmemeli” ifadesini kullandı. Melih Gökçek, twitter’daki hesabında, şunları yazdı:

*Tam üç ayrı yerde dış güçlerin Türkiye temsilcilerinin ‘Kasımda bu iktidar gidiyor’ dediğini somut olarak ben biliyorum.

*Gezide bize olanca güçleriyle yüklendiler. TV’leri yurt dışından gelip Taksim’den yayın yapmışlardı. Başaramadılar.

melih-gökçek*Şimdi tek umutları inananlar arasına fitne sokmak. Bu oyun da Allah’ın izniyle bozulacak.

*Allah’ını seven kim olursa olsun fitneye odun taşımasın. Göbek atanlara bakın kararınızı verin.

*Kim göbek atıyor. Dış güçler. Baronlar. CHP. Marjinal gruplar. Yalan mı? Kim üzülüyor? Hayatını inancının değerlerine adayan herkes.

*Kim feryat ediyor. Dolar 2.15 TL’ye çıktığı için yurtdışı ile ticaret yaparak batan sanayici ve esnaf.

*İnancına hayatını adayan herkes nefsini kenara koymalı. Dış güçlerin bizi parçalamasına müsaade etmemeli.

*Recep Tayyip Erdoğan bu ülkeye (Allah)‘ın bir lütfu. Bugün Recep Tayyıp Erdoğan’a verilecek her zarar Türkiye’ye zarar demek.

*Allah devletimizin, başbakanımızın ve tüm inananların yar ve yardımcısı olsun. Rabbim gönüllerimize sevgi doldursun

Çalışma Bakanı’ndan tazminat açıklaması

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Kıdem tazminatını şu anda hak edenlerin, ne geçmiş ne de geleceğe dönük bir hak mahrumiyetinden yana bir karar alma peşinde değiliz” dedi.

 

Bakan Çelik, Bursa‘da gazetecilere yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı tatilinden önce kıdem tazminatı konusuyla ilgili işçi ve işveren kesimiyle bir araya gelerek değerlendirmelerde bulunduklarını kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın talimatı doğrultusunda konuyla ilgili uzlaşma arama durumunda bulunduklarını ve bu doğrultuda da uzlaşma sağlamaları gerektiğini anlatan Çelik, “Çünkü bu, ne işveren ne de işçi için sürdürülebilir olma noktasında değil artık. O kadar sıkıntılı bir noktaya gelmiştir tazminat konusu da taşeron konusu da uzlaşı arıyoruz. Zamanımız çok fazla değil. Ekim ayı doldu. Uzlaşı olursa toparlayıp kasım ayında Sayın Başbakanımıza arz edip oradan meclise sevk etme noktasındayız. Eğer uzlaşı olmaz ise tabii bir başka bahara kalmak durumundadır” diye konuştu.

 

Çelik, bu işin keskin tarafları bulunduğunu, kendilerinin işin çözümü noktasında inisiyatif aldıklarını ve tarafları yakınlaştırmaya çalıştıklarını dile getirerek, o bilincin de oluşmaya başladığını anlattı. “Burada kıdem tazminatıyla ilgili kesinlikle bir mağduriyet söz konusu değil” diyen Çelik, şöyle devam etti:

 

calisma-bakanı“Burada açıkça ilan ediyorum; kıdem tazminatını şu anda hak edenlerin, ne geçmiş ne de geleceğe dönük bir hak mahrumiyetinden yana bir karar alma peşinde değiliz. Biz diyoruz ki; bu kıdem tazminatı sistemi yürümüyor. Sen tazminat sisteminin içindesin şu an, devam et. Emekli oluncaya kadar o vatandaşla işimiz yok ama sistemi yeniden kurgulamamız gerekiyor. Çünkü işveren iflas ediyor. Karşınıza bin tane işçi geliyor diyor ki ‘benim emekliliğime 1 ay kaldı. 1 ay sonra emekli olacaktım fakat tazminatımı alamıyorum çünkü işyerim iflas etti.’ Şimdi ne yapacaksınız? Bu vatandaşa nasıl çözüm bulacaksınız? Bu vatandaş 30 yıllık emeğinin karşılığını alamıyor. Bu açıdan sürdürülebilir değil.

 

İkincisi, ‘belli bir süre çalıştıktan sonra çalışanlar tazminata yöneldikleri zaman benim sermayem bunu karşılamaya yeterli değil’ diyen işverenler var. Çünkü bizim işletmelerimizin çoğu KOBİ düzeyinde. Ancak kurumsallaşmış firmalar ve kamuda kıdem tazminatı sorunu yaşanmıyor ama yüzde 80-90’ında kıdem tazminatı sorunu yaşanıyor. Çalışma bakanlığı olarak bunu görmemezlikten gelmemiz olabilir mi? Onun için bu inatlaşma konusu, bu bir hak kaybı falan da değil. Bu yeniden kurgulanması gereken, yeniden düzenlenmesi gereken bir alandır ve biz bunun şeffaf bir şekilde düzenlenmesinden yanayız. Milyonları ilgilendiren bir konuda keyfi bir düzenleme olabilir mi? Onun için diyaloglarımız devam ediyor.”

 

– Mesleki eğitim

 

Bakan Çelik, 11 yıllık iktidarları döneminde Türkiye’de 1 milyon 100 bin kişinin mesleki eğitimden geçtiğini, bunlardan 110 bininin işbaşı eğitiminde eğitim gördüklerini anımsattı. Mesleki eğitim kursuna giden vatandaşlardan yüzde 30’una istihdam sağlandığını dile getiren Çelik, şunları söyledi: “Yani 900 binin yüzde 30’u. Şimdi işbaşı eğitimine gönderdiklerimiz ise onların yüzde 60’ının istihdam edildiğini gördük. Dolayısıyla 11 yılda 110 bin kişi işbaşı eğitimine gitmiş iken biz yalnız 2013 yılında 150 bin kişiyi işbaşı eğitimine yönlendirdik ve bunun da büyük ihtimal yüzde 60’ı istihdam edilecek. İşbaşı eğitiminde bir çırağı gönderiyorsun ustanın yanında işyerinde işi ve mesleği öğreniyor. Bu hem işyerine hem de işe adaptasyon açısından son derece önemli. 11 yılda 110 bin kişiyi işbaşına yönlendirmişken bu istihdam oranının yüksek oluşundan dolayı şimdi biz 150 bini 2013’te yönlendirdik, 2014’te bu sayıyı daha da artırarak işbaşı eğitimini daha da güçlü hale getirmiş olacağız inşallah.”

 

– “İnsanları mesleki eğitimle buluşturuyoruz”

 

“Son yıllardaki istihdam rakamları çalışma bakanı olarak sizi memnun ediyor mu?” sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi: “İstihdam alanında tabii ki ciddi gelişmeler var. Son 4 yılda 4 milyonun üzerinde istihdam gerçekleştirdik. Topyekun bir mücadele içindeyiz. Bir taraftan insanları mesleki eğitimle, meslekle buluşturuyoruz. Bunu yaparken ayrıca kayıtdışıyla mücadele konusunda bir savaşımız var adeta. 2008 yılında istihdamda kayıtdışılık oranı yüzde 43. Yüzde 43 kayıtdışı söz konusu iken 2013 ‘te hazirandan hazirana bakacak olursak şimdi bu rakam yüzde 37. Yani 6 puanlık bir düşme var. Sosyal güvenlik reformu ile de paralel hale getirebiliriz biz bunu. Yüzde 43’ten yüzde 37’ye kayıtdışılık gerilemiş bulunuyor. 5 yıl içinde 1.5 milyon kişi kayıt dışından kayıt altına alındı. 96 bin de kayıt altına alınan işyeri oldu. Dolayısyla kayıtdışıyla mücadele de ediyoruz. Bundan dolayı da istihdamda ciddi bir şekilde artışlar söz konusu. Şu anda toplam Sosyal Güvenlik Kurumu‘na pirim ödeyen 18.5 milyon vatandaşımız bulunmaktadır. Kamu, özel. Bu rakam yakın geçmişte 15 milyondu. 18.5 milyona geldik. Yeterli mi? Yeterli değil. Çünkü halen bizim aktif-pasif oranımız 1.9’larda. Bunun hızlı bir şekilde önce 2’ye sonra 3’e, yani 3 çalışana bir emekli hedefimiz bu. 3 çalışana bir emekli noktasında sistemimizi getirmek durumundayız.”

 

“Çalışma hayatının önünde ciddi sorunlar var”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Faruk Çelik, “Çalışma hayatında şu an en büyük sorun nedir?” sorusunu ise şöyle cevapladı: “Çalışma hayatının önünde ciddi sorunlar var. Çünkü çalışma hayatı dinamik bir hayat. Yani siz ‘çalışma hayatına bugün bir düzenleme yaptık, dolayısıyla artık sorun kalmadı’ gibi bir yaklaşım içinde olamazsınız. Teknoloji, şartlar değişiyor. Dolayısıyla çalışma hayatında da sürekli değişimlere ihtiyaç var. İşte bu çerçevede dikkat ederseniz en çok ikincil mevzuat ve yasaların değişiminin olduğu bakanlıklardan bir tanesi de çalışma bakanlığıdır. Birçok alanda endüstriyel ilişkilerimizi düzenleyen yasal düzenlemeler gerçekleştirdik ama önümüzde çalışma hayatıyla ilgili şu anda en önemli konu taşeron dediğimiz alt işveren işçilerinin durumlarıdır. Aynı zamanda alt işverenlerin kendilerinin sorunlarıdır. Hem alt işverenler hem alt işveren işçileri hem onların tazminatla karşılaştıkları kıdem tazminatıyla ilgili yaşadıkları sorunlardır. Bu alanlardaki tüm konu başlıkları sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır artık. Onun için şu anda çok yoğun bir çalışma alanlarımızdan en önemli sorunlardan bir tanesi alt işveren ve ona bağlı diğer konuların çözümü noktasıdır

Yiğit Bulut’la Şafak Sezer buluştu

Gezi Parkı protestoları sırasında, eylemlerin arkasındaki güç olarak ‘faiz lobisi’ kavramını ilk kez dile getiren, Başbakan Erdoğan’ın ‘telekinezi’ yöntemiyle öldürülmek istendiği sözleri çok tartışılan ve kısa bir süre sonra Başbakanlık Başdanışmanlığına getirilen Yiğit Bulut ile, protestoların ilk günlerinde göstericilerle birlikte yol kapatıp sonradan Erdoğan’dan özür dileyen “Başbakan’ı seviyorum” diyerek Gezi protestocularını suçlayan oyuncu Şafak Sezer, dün akşam iftarda bir araya geldi.

 


safak-yigitİstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ‘la birlikte, Acun Ilıcalı, Bülent Ersoy, Orhan Gencebay, Hülya Koçyiğit, Demet Akalın gibi pek çok ünlü ismin katıldığı iftar yemeğinde yan yana gelen son günlerin çok konuşulan ikilisi, birlikte resimlerini çekmek isteyenleri de kırmadı. Yiğit Bulut ve Şafak Sezer’in birlikte göründüğü fotoğraf sosyal medyada da büyük ilgi gördü.

Koç 3 haftadır Erdoğan’dan randevu istiyor

Koç 3 haftadır Erdoğan'dan randevu istiyorGezi eylemleri sırasında Taksim’deki Divan Oteli’nin eylemcileri içeri alması Başbakan Erdoğan’ın tepkisine neden olmuştu. Koç Grubu’na ait olan otelle ilgili sert çıkış yapan Başbakan Erdoğan isim vererek grubun tavrını eleştirmişti.
KOÇ ŞİRKETLERİ AĞIR YARA ALDI
Koç Grubu’nun en büyük şiketi TÜPRAŞ’A yapılan polis ve maliye baskını sonrası bazı çevreler Gezi eylemlerinin rövanşı yorumlarını yaptı. 2 gün içinde şirketleri 4.5 milyar değer kaybeden Koç Grubu ise durumu normalleştirmek adına kulis yapmaya başladı.
3 HAFTADIR RANDEVU İSTİYOR
Ankara kulislerine göre Mustafa Koç normalleşme için tam 3 haftadır Başbakan Erdoğan’dan randevu almak için yoğun çaba sarf ediyor. Edinilen bilgilere göre Başbakan Erdoğan henüz Mustafa Koç’a randevu vermedi.

Başbakan kredi kartlarını almayın dedi

Başbakan Erdoğan, faiz dışı gelirlerle abat olan bir lobinin olduğunu dile getirerek; “Şu kredi kartları filan falan diyorsunuz ya, bunları almayın. Bunlardan ödediğiniz paralar, sadece bir bankaya vereceğiniz, isim vermiyorum 600 trilyon, 1 yılda. Geliri, faizin dışında” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Vilayetler Evi’nde ‘Şehit Yakınları ve Gaziler Buluşması’ programında şehit yakınları ve gazilerle iftar yaptı. Başbakan Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, şehidini ve gazisini unutan milletlerin geçmişini unuttuğunu kaydederek; “Onların gelecekleri de yoktur. Bir ülkenin şehit ve gazilerine göstereceği en öncelikli vefa, gazilerine ve şehitlerinin yakınlarına sahip çıkmaktır. Canlarını vatan için feda etmiş şehitlerimizin yakınları, vatanları için canlarını ortaya koymuş gazilerimiz, bize emanet edilmiş en kutsal değerlerimizdir. Şehit yakını ve gazilerimizin her ihtiyacı, talebi bizim önceliklerimiz arasındadır” dedi.

 

 

 
başbakanBaşbakan Erdoğan, çözüm sürecini de değerlendirerek; “Çözüm Süreci adını verdiğimiz süreç, şehitlerimizin hatırasını incitecek bir süreç değildir. Biz böyle bir girişimin içinde asla olmayız. Şehitlerimizin hatırası, her ideolojinin, her siyasi görüşün, her siyasi tasavvurun kat be kat üzerindedir. Bizim anlayışımız şudur; eğer bir tek şehidimizin aziz hatırası incinecekse, her şeyden, hatta serimizden yani başımızdan dahi geçmek bizim varlık sebebimizdir. Şehitlerimizin karşısında, makamların, rütbelerin, siyasi çekişmelerin hiçbir anlamı yoktur, olamaz. Biz çözüm süreci adını verdiğimiz çalışmaları, işte böyle bir anlayışın üzerine bina ettik. Birilerinin tamamen çıkar çerçevesinde şehitlerimizin aziz hatırasını da maalesef istismar etmek suretiyle çözüm süreci hakkında fitne, iftira ve ithamlar içinde olması lütfen sizi yanıltmasın. Bu süreç bir al-ver süreci değildir, pazarlık süreci değildir. Ülkemizin istikbali, istiklali için, bayrağımızın şerefi, milletimizin namusu için gerekirse edebiyete kadar kahramanca mücalede veririz. Biz ecdadımızdan böyle gördük, gerektiğinde de böyle devam ederiz. Ama biz, ölmenin ve öldürmenin devam ettiği değil, yaşamanın ve yaşatmanın egemen olduğu gelecek, böyle bir ülke, böyle bir toplum istiyoruz. 7 aydır şehitler gelmiyor, bu bir rahatlama değil midir? Beklediğimiz aradığımız bu değil midir? Aynı ezanla, aynı besmeleyle, aynı duayla oruç açanların evlatlarının birbirine kastetmesine şu yürek dayanmaz. Terörle, teröristle mücadele ederiz. Kararlılıktan asla vazgeçmeyiz. Ama bu mücadeleyi verirken, annelerin, babaların yüreklerini ferahlatmakta bizim görevimizdir. Kin ve intikam duygusu bizim millet olarak prim verdiğimiz duygular değildir” dedi.

 

 

 

 

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ, KÜÇÜK HESAPLARIN KARŞISINDA BOYUN EĞMEZ”
Sadece terörle ve teröristle mücadele etmediklerin dile getiren Başbakan Erdoğan şunları kaydetti; “Biz, onları kullanan, onlar üzerinden Türkiye ile hesap görmeye çalışanlarla da mücadele veriyoruz. Kanın, gözyaşının, istismarın devam etmesini isteyen, gençlerimizin kanıyla beslenen ve bunun devamını isteyen çok farklı çevreler, odaklar var. Çözüm süreci kararlılıkla devam ederken, bu odakların boş durmadığına şahit oluyoruz. Süreci sabote etmek için, her türlü tahriki yapan alçakların, hainlerin işbaşı yaptığını da şahit oluyoruz. Biz bunların hiçbirine taviz vermeyiz. Bu güzel süreci sabote eden, millete hesabını veremez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, küçük hesaplar, kurnazlıklar karşısında boyun eğecek bir devlet değildir. Biz kanın durması için bu kadar samimi, gönülden çırpınırken, birilerinin siyasi rant, hesap içinde olduğunu görüyor ve sabırla da izliyoruz. Sabrımızı muhafaza edeceğiz, bu milletin kardeşliği için, sabırla, metanetle yolumuza devam edeceğiz. Biz bu güne kadar sizin başınızı öne eğecek hiçbir girişimin içinde olmadık.”

 

 

 

 

“KREDİ KARTLARI ALMAYIN”

Erdoğan, dünyanın farklı bir Türkiye konuştuğunu dile getirirken, güçlü bir Türkiye istemediklerini savundu. Erdoğan şu ifadeleri kullandı; “Bölgemizde oynanan oyunlar, zayıflatılmış bir Türkiye içindir. Ama biz buna da prim vermeyeceğiz. Onlar yanlış hesaplar peşindeler, biz ise hesabımızı iyi yapıyoruz. Biz önce eşeği sağlam kazığa bağlayacağız, ondan sonra da Allah’a emanet edeceğiz.

 

 
Göreve geldiğimizde yolsuzluklar diz boyuydu. Ama şimdi yolsuzluk zinciri yok. Tamanen yok demiyorum, yine var. Geçenlerde ben faiz lobisi derken boşuna demedim bunları, bir şeyler bildiğim için bunları söylüyorum. Zira faiz dışı gelirlerle abat olan bir lobi var. Şu kredi kartları filan falan diyorsunuz ya, bunları almayın. Bunlardan ödediğiniz paralar, sadece bir bankaya vereceğiniz, isim vermiyorum 600 trilyon, 1 yılda. Geliri, faizin dışında. Bunun yanında Ziraat, Halk, Vakıfbank, 3’ünün toplam geliri, 600 trilyon. Oynanan oyunun ne kadar büyük olduğunun görüyor musun? Kim ödüyor bu parayı, zengin değil, benim fakir kardeşim. Allah selamet versin, bayılıyor bir tane kredi kartı elime alayım. Herkes ayağını yorganına göre uzatmayı bir öğrense, o zaman bunlar bu parayı elde edemeyecekler. Bir tanesine onu söyledim; ‘Ya’ dedim ‘Allah aşkına, faizden elde ettiğin gelir tamam, fakat bu faiz dışı gelirden elde ettiğin parayı, gömüleceğin mezara doldurmaya kalksak, o mezar almaz bunu. Ne yapacaksınız bu parayı ya? Vatandaştan bu komisyonları almayın.’ Ama yok, doymazlar. Onların gözünü ancak kara toprak doyuracak

Zulme kayıtsız kalamayız

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin kronik meselelerini çözüm yoluna koyarak kardeşliğini pekiştirerek, geleceğe daha bir emin adımlarla yürüdüğünü belirtti. Erdoğan, “Türkiye kendisine dayatılan gündemlere boyun eğmiyor, tuzağa düşmüyor. Kendi gündemini kendisi belirliyor ve kendi gündeminin peşinden koşmaya devam ediyor” dedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bingöl Havalimanı’nın açılışını gerçekleştirmek üzere AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile birlikte uçakla kente geldi.
Başbakan Erdoğan’ın açılışını yapacağı havalimanı çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, alana 200 metre mesafedeki oto park alanındaki araçlar, jandarma bomba uzmanı dedektör köpekler tarafından didik didik arandı. İki Kobra helikopter havada sürekli uçuş yaptı.

ALANA İLK BAŞBAKAN’IN UÇAĞI İNDİ
başbakanBaşbakan Erdoğan, Bingöl Havalimanı’na bugün kendilerinin indiğini, yarın da resmi olarak sefelerlerin başlayacağını belirterek, “İnşallah Bingöl, bu havalimanı sayesinde, Solhan’daki yüzen adayı görmek için gelen çok sayıda turisti ağırlayacak. Bu havalimanı sayesinde Bingöl, Karlıova’da, o doyumsuz güneşin doğuşunu seyretmek isteyen çok sayıda ziyaretçiyi ağırlayacak. Bingöl’ün kartal oyununu seyretmeye inşallah çok daha fazla turist gelecek. Yapımına devam ettiğimiz Haserek Kayak Tesisi inşallah kış aylarında ziyaretçilerle dolup taşacak” dedi.

GÜZEL BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ
Başbakan Erdoğan, verilen destekle çözüm süreci adı verdikleri sürecin çok başarılı şekilde ilerlediğini belirterek, “Allah’a hamdolsun, aylardır bu bölgeden acı haberler değil, artık müjdeler alıyoruz, artık güzel haberler alıyoruz. Bu bölgede güzel gelişmelere şahit oluyoruz. Umutların çoğaldığı bir süreçten geçiyoruz. Baharın dağlarımızda, ovalarda, şehirlerimizde, köylerimizde kalıcı hale geldiği, kardeşlik ikliminin yüreklerimizi kuşattığı bir süreçten geçiyoruz. Gençlerin ölmediği, annelerin, babaların gözyaşı dökmediği, acının yürekleri kavurmadığı, herkesin umutla geleceğe baktığı, şevkle işine
sarıldığı güzel bir süreçten geçiyoruz” dedi.

BİNGÖL’ÜN KALBİMİZDE AYRI BİR YERİ VAR
Bingöl’e özellikle teşekkür ettiğini söyleyen Erdoğan, 12 Eylül darbesi sonrası anayasa oylamasında en yüksek ’evet’ oyu veren illerin ilk sıralarında Bingöl’ün geldiğini ve bunu unutmadıklarını söyledi. Erdoğan, “Kardeşlerim, Bingöl terör karşısında da dik durdu. Bingöl, demokrasiyi muhafaza etme noktasında her zaman dik durdu. Bingöl, darbeler noktasında, darbelere karşı gelme noktasında da her zaman dik durdu. Bingöl’ün, bizim kalbimizde, bizim gönlümüzde çok ayrı bir yeri var. Sizlerin desteğini çok ama çok önemsiyoruz. Sizlerin hayır duasını çok ama çok önemsiyoruz. Demokrasi
mücadelesinde, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi yolunda, çözüm sürecinde Bingöl ile birlikte yürümeyi çok çok önemsedik. Onun için Bingöl’e sonsuz şükranlarımızı iletiyoruz” dedi.

“TUZAKLARA ASLA EYVALLAH ETMEYECEĞİZ”
Dünyanın çok zor bir süreçten geçtiği günlerde Türkiye ekonomisinin istikrarla büyümeye devam ettiğini söyleyen Erdoğan, şöyle dedi:
“Dünyanın çalkantılı bir süreçten geçtiği şu günlerde, Türkiye bölgesel meselelerde, küresel meselelerde diklenmeden dik duruyor, onurlu, ilkeli bir duruş sergiliyor. Türkiye, kronik meselelerini çözüm yoluna koyarak kardeşliğini pekiştirerek, geleceğe daha bir emin adımlarla yürüyor. Türkiye kendisine dayatılan gündemlere boyun eğmiyor, tuzağa düşmüyor. Kendi gündemini kendisi belirliyor ve kendi gündeminin peşinden koşmaya devam ediyor. Bizim gündemimizde ne var biliyor musunuz? Millet var. Bizim gündemimizde ne var biliyor musunuz? Hizmet var. Bizim gündemimizde işte
Bingöl’de olduğu gibi şehirlerimize havalimanlarını inşa etmek, yollar, hastaneler, konutlar, okullar inşa etmek var. Biz yapay gündemlere, sanal gündemlere aldanmıyor, onların peşine takılıp gitmiyor, ülkemizi büyütmenin, şehirlerimizi büyütmenin, aziz milletimizi daha fazla huzura, daha fazla refaha kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Elbette bundan rahatsız olanlar var. Türkiye’nin bu kararlılığından rahatsız olanlar var. Türkiye’nin büyümesinden, Türkiye’nin güçlenmesinden, Türkiye’nin
içeride ve dışarıda barışı, huzuru, kardeşliği savunmasından rahatsız olanlar var. Biz, onların bu rahatsızlığı karşısında asla geri adım atmayız ve atmayacağız. Türkiye üzerine oynanan oyunlara, Türkiye’ye kurulan tuzaklara asla eyvallah etmeyeceğiz. Allah’ın izniyle tüm tuzakları aşacağız, tüm oyunları bozacağız. Türkiye’yi istikrar içinde, güven içinde büyütecek ve 2023 hedeflerine ulaşacağız.”

MISIR HALKI OYUNU BOZDU
Mısır’da yaşanan olaylara da değinen Başbakan Erdoğan, “Bakın kardeş ülke Mısır’da birçok meydanda Mısırlı kardeşlerimiz darbeye karşı çıkıyorlar. Mısır’da kardeşliği zedeleyecek hareketlere girişmeden darbeye itiraz ediyorlar. Ve ne diyorlar: Benim oyum nerede. Benim oyuma ne oldu. Bunu soruyorlar. Bu bölgenin insanını koyun zannedenler çok yanılıyorlar. Mısır’da darbeyi yaparız, işimize yaparız diye düşündüler. Ama Mısır halkı bu oyunu bozdu” dedi.
Mısır’daki olayların benzerinin Türkiye’de de uygulanmaya çalışıldığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Benzer senaryoyu Türkiye’de uygulama istediler. Ağaç diyerek, çevre diyerek, park diyerek insanları sokağa döktüler. Bingöl’de kaç kişi sokağa döküldü bilemiyorum. Ama bakın sadece bir açılışı töreninde burada binler var. Türkiye’de demokrasiye sahip çıkanları koyun olarak gördüler. Kömürcü, makarnacı dediler. Camilerimize başörtülü kızlarımıza hakaret ettiler. Ama millet sandığa demokrasiye sahip çıktı. Bu bölgede halklar darbelere karşı çok dik duruş sergiliyorlar. Birileri iki yüzlü davranabilir. O bizi ilgilendirmiyor. Eğer onların bir hesabı varsa Allah’ın da milletin de bir hesabı var. Onların bir tuzağı varsa Allah’ın da milletin de bir tuzağı var. Siz bu oyunları bozdunuz, inanıyorum ki bundan sonra da bozacaksınız.”

ŞIRNAK ŞERAFETTİN ELÇİ HAVALİMANI
Türkiye’de yaşayan 76 milyon nüfusu kucaklayan ve hepsine eşit mesafede duran bir iktidar olduklarını anlatan Erdoğan, Şırnak’ta yapımı tamamlanan ve önümüzdeki günlerde açılışı yapılacak hava limanına, BDP’nin desteğiyle milletvekili seçilen Şerafettin Elçi’nin adını verdiklerini duyurdu. Erdoğan, şöyle dedi:
“Biz, 76 milyonu bir ve beraber gören hep birlikte kucaklayan hepsine eşit mesafede duran bir iktidarız. Şimdi ben sizden bir cevap bekliyorum. 10 yıl önce Bingöl’e havaalanı yapılacak denseydi inanır mıydınız. Ama bakın şimdi oldu. Bugün açtık. Zira Ak Parti iktidarı bu. Önümüzdeki hafta bugün Kastamonu havaalanını açacağız. Ondan sonraki Cuma Şırnak’tayız. Şırnak’a müjde veriyorum. Bu ülkenin eski siyasetçilerinden Şırnak’ın evladı Şerafettin Elçi havalimanı açacağız. Bizim kitabımızda ayırımcılık yok. Halkımızın hepsini kucaklayan bir partiyiz. İnşallah şartları daha da geliştireceğiz. Daha ucuza yolculuk koşulları da gelecek. 1,5 saatte İstanbul’a gidilecek. Bak nereden nereye geldik. Şurada Bingöl’ün en ücra köşesine gitmeye kalksan ancak o kadar sürede varırsınız 10 yıl önce Bingöl’de deprem olduğunu bu kardeşiniz buraya geldi. Bingöl’ü yeniden inşa edeceğiz dedik. Yollar hastaneler yapıldı mı. Yapıldı. Hem Bingöllü kardeşlerimim hem tüm Türkiye’nin oynana oyunlara kurulan tuzaklara karşı çok ama çok dikkatli olmasını istiyorum. Büyüyen güçlenen Türkiye’yi yolunda çıkarmak için yapılan tahriklere karşı herkesin sabırlı olmasını istiyorum.”

ÇÖZÜM SÜRECİNİ SABOTE ETMEK İÇİN YAPTILAR
Çözüm süreci ve Akil İnsanlar konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, “Akil insanlarla 81 vilayette çalışma yaptık. Cözüm sürecinde üzerimize düşenleri büyük hassasiyetle yerine getiriyoruz. Biz sorumluluğumuzun idrakindeyiz. Biz bu süreçte sabotajları ve provokasyonlar olacağını defalarca ifade ettik. Önce Paris, ardından AK Parti Genel Merkezi’ne yapılan saldırı, ardından Reyhanlı sonra da İstanbul’da başlatılan olaylar, hem çözüm sürecini sabote etmek için yapılan olaylardır. Bu olaylar genelde Türkiye, özelde ise çözüm sürecini hedefleyen olaylardı. Böyle tencere tava çalanlara aldanmayın. Halkını rahatsız eden bu insanlar demokratik bir arayış içinde değiller. Tam aksine gürültü kirliliği ile çevreyi katlediyorlar. Çözüm sürecinden geri adım atmayacak sabırlı yolumuza devam edeceğiz. Çözüm sürecini kesintiye uğratmak isteyenler vebalinden kurtulamaz. Bu süreci başarısızlığa uğratmak için şark kurnazlığına girenler tarihe ve bu milleti bunun hesabını veremezler. Bingöl’den bu sürece sımsıkı sahip çıkmasını bekliyoruz. Siz sürece sahip çıkarsanız tüm tuzaklar bozulacak, süreç hedefe ulaşacaktır. Bugün Bingöl’de tarihi bir gün yaşıyoruz. Yılların özlemi olan havaalanı kazandırıyoruz. Ancak başka müjdeledim de var” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından Başbakan Erdoğanve beraberindekiler kurdele kestikten sonra Bingöl Valiliği’ne geçti.

39 MİLYON LİRAYA MALOLDU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı Bingöl Havalimanı’nın ihalesi 1995 yılında yapılarak inşaatına 1996’da başlandı. Ödeneksizlik nedeniyle yıllarca atıl durumda kaldı. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın girişimiyle 2009 yılında yeniden yapımına başlanan havalimanı 39 milyon liraya maloldu. Kent merkezine 20 kilometre mesafedeki Çeltiksuyu Mevkii’nde yapılan havalimanında 2 bin 300 metre uzunluğunda, 45 metre genişliğinde pist bulunuyor. Yıllık 500 bin yolcu kapasiteli 4 bin metrekare kapalı alana sahip havalimanı bir terminal, giriş kontrol binası, kule, teknik bina, DHMİ hizmet binas, ısı ve güç merkezi, su deposu, emniyet, jandarma, itfaiye binaları ile otopark yer alıyor.

“ÜNİVERSİTELERDE DEVLETİN GÜVENLİK GÜÇLERİ GÖREV YAPACAK”
Bingöl Havalimanı’nın açılışını gerçekleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra Bingöl Valiliği’ni ziyaret etti. Erdoğan, yol boyunca vatandaşların ilgisini görünce, otobüsünü durdurup çocuklara oyuncak dağıttı. Valilik binası önünde törenle karşılananan
Başbakan Erdoğan, Vali İbrahim Taşyapan’la yaklaşık 1.5 saat görüştü. Bu sırada Bingöllü olan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile birlikte valilik binası balkonuna çıkarak gazetecilere, “Çekin bakın Bingöl’ün iki bakanı var” diyerek Bağış’ı gösterdi. Erdoğan’ın, valilik ziyareti sırasında da sıkı güvenlik önlemleri alındığı görüldü. Bir helikopter kent üzerinde sürekli uçuş yaptı.
Başbakan Erdoğan, valilik çıkışında da toplanan kalabalığın içerisindeki çocuklara oyuncak dağıttı, ardından Bingöl Üniversitesi’nde verilen iftar yemeğine katıldı. Erdoğan, Ramazan ayı ile birlikte gündemlerine sabır ve sevgi yerleştiğini, Allah’ın sabrı sevdiğini ve sabır edenlerle birlikte olduğunu ifade ederek, “Sabır ancak acziyet değildir. Bizim nezdimizde sabır ileri görüşlülüktür geleceği düşünmektir. Hayal etmektir” dedi. Bugüne kadar çok zulüm, baskı, provokasyon ve haksızlık gördüklerini ama sabır ve metanetle hepsinin üstesinden geldiklerini söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Diklenmeden dik durarak mücadelemizi sürdürdük, diğer yandan dua ettik, sabrın sonunda muradımıza ulaştık. Demokratik hayatımızda çok muhtıra ve darbe yaşadık. Aziz milletimiz onca badireye rağmen dünyaya kardeşlik dersi vermiştir. Milletimiz kardeşinin acısını kendi acısı bilmiş kardeşinin başarısı ile övünebilmiştir. Bizler kendi kalbini kardeşinin kabine yerleştirmiş milletin çocuklarıyız. Suriye, ve Mısır’da kardeşlerimizin acısını içimizde hissettik. Birileri ’Dış politika iflas etmiştir’ diyor. Bunlar tarihi bilmiyor. Ecdadımız Osmanlı’nın Hint Yarım Adası’na gitmesinin bir anlamı vardı. Adaletin tecellisi oraya ya kadar gittiler. Sınır komşularında olanlara seyirci kalamayız. Ya elimizle ya dilimizde müdahale edeceğiz ya da buz edeceğiz. Biz dolar ve avroları görerek kuyruğa giremeyiz. Kardeşliği çıkara ve menfaate dayalı bir ortaklığa dayandırmayız. Kendimiz için ne istiyorsak dünyanın her yerindeki kardeşlerimiz için aynısını istiyoruz.”
Başbakan Erdoğan, Milli Birlik ve Kardeşlik projesini de bu anlayış üzerinde ilerlettiklerini ifade ederek, şunları söyledi:
“Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını kardeşliğimizin önündeki en büyük engel olarak gördük ve ellerimiz ile reddettik. Gençlerin kanının ve anne ve babalarının gözyaşlarının akmasının kardeşliğimizin önünde büyük engel olarak gördük. İstediğimiz hızda olmasa da sabotaj ve provokasyonlar yaşansa da biz üzerimize düşenleri yerine getiriyoruz. Sadece çözüm sürecinin ilk aşaması bölgede büyük bir umuda vesile oldu. Dağlarda artık piknik yapılıyor. On yıllardır vatandaşlarımız göremedikeri köylerine dönüyorlar. Ticaret canlandı, işsizliği çözmeye dönük adımları görüyoruz. İlk aşaması bölgenin çehresini bu kadar değiştiren çözüm sürecin bölgeyi nasıl kalkındıracağını sizin tahminlerinize bırakıyorum. Çözüm sürecini yürükten desteklediniz. Bingöl’den teröre karşı durmasını ve demokrasiye sahip çıkmasını istiyoruz. Zahmetsiz rahmet olmuyor. Sürecin bozulmaması için her birimizin büyük hassasiyetle geleceği yürümek zorundayız. Provokasyonlara karşı çok net ve çok kararlı bir duruş göstermeliyiz. Her karşı düşünceye saygımız var ama şiddete asla saygımız yoktur. Şunu herkesin bilmesini istiyorum gençlik ve gençliğin üstü inancına saygı istiyorsa karşının inancına saygı göreceksin. Ancak, olayı şiddete taşıdığında karışında şiddeti görürsün. Şiddet varsa şiddettin karılığı şiddettir.”

’MOLOTOF VE PALALI GENÇLİK İSTEMİYORUZ’
Başbakan Erdoğan artık devlet üniversitelerinde özel güvenlik yerine devletin güvenlik güçlerinin görev alacağını belirterek, “Devlet üniversitelerine artık özel güvenlik güçleri değil devletin güvenlik güçlerini üniversitelere yerleştireceğiz. Burada farklı şeylerin olduğunu görmek bizi farklı şeyler yapmaya itti. Biz molotof ve palalı gençlik istemiyoruz. Bilgisayarlı ve kitaplı gençlik istiyoruz” dedi.

 

KAYNAK: BİNGÖL, (DHA)