Etiket arşivi: başbakan

Başbakan Erdoğan’dan önemli açıklama

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: “Hangi ülkede olursa olsun, her darbe gayrimeşrudur” “Bize günlerce Tahrir Meydanı’nı gösterdiler. Bize günler boyunca Cumhurbaşkanı Mursi’ye karşı protestoları gösterdiler. Tahrir Meydanı’nda gösterilerin olması bir darbeyi meşru hale getirmez. Eğer meydanlar bir göstergeyse, o zaman Adeviye Meydanı’nı nereye koyacaksın” “Bugün ise işte Mısır’da gördüğümüz gibi meydanlar medya, sosyal medya, illegal gösterilere zemini hazırlıyor ve silahlı güçler, onun arkasından gelebiliyor. Tüm bu oyunların, senaryoların hesaba katmadığı bir nokta var. Onların nasıl tuzakları varsa, Allah’ın da bir tuzağı var. Halkların da bir tuzağı var” “Rabbim, Mısır halkına sabırlar niyaz etsin. Ve hiç bir oyuna gelmeden, provokasyona gelmeden şu anda Adeviye Meydanı’ndaki kardeşlerimiz de sabırla bu süreci devam ettireceklerine inanıyorum. Şiddete başvurmadan, elinde güç bulunduranlar ne yaparsa yapsın, onlar sabırla bu süreci demokrasi içerisinde sürdürecek” “En büyük meydan Taksim Meydanı değildir. Kazlıçeşme’dir. Kazlıçeşme’den daha büyük bir meydan var. O da sandıktır..

 

başbaka-erdoğanBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD‘ın Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlendiği iftara katıldı. İftardan sonra Başbakan Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Srebrenitsa Soykırımı’ndan duyduğu üzüntüyü dile getiren Başbakan Erdoğan, “Boşnak katliamında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum” dedi. Katliamın çifte standart olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, “Aynı çifte standart yaklaşımı, şu anda Suriye’de ve Mısır‘da görüyoruz. Suriye’de 100 bini bulan insan öldürüldü. Ne yazık ki ciddi bir ses yaklaşım yok. Suriye halkı dünyanın ilgisizliği nedeniyle hergün çok acı katliamlar yaşıyor. Mısır, çok acıdır ki demokratik ülkeler tarafından destekelenen bir askeri darbe nedeniyle yalnız kalmanın, yalnız bırakılmanın derin acısını yaşıyor. Acı hadiseler yaşandıktan sonra fiziki yaralar tedavi edilse de, kalpler tamir edilemiyor. Kalplerdeki yaraya malesef şifa bulunamıyor. Türkiye olarak özellikle İslam coğrafyasında derinleşen adaletsizlik ve güvemnsizlik duygusuna her fırsatta dikkat çektik. Birleşmiş Milletler nezdinde, NATO‘da, Avrupa Birliği‘nde, Amerika‘da, Rusya, Çin gibi ülkeler nezdinde bölgedeki rahatsızlığı, nedenlerini, sorunları çok samimimi bir dille ifade ettik. Medeniyetler İttifakı girişimi ile bu güven bunalımını aşmaya çalıştık.” dedi.

 

HANGİ ÜLKEDE OLURSA OLSUN, HER DARBE GAYRİMEŞRUDUR
Mısırda yaşanan olaylar bölgenin geleceği açısından, bölgenin batı ile olan ilişkisi açısından çok ciddi komplikasyonlara sebep olacağının altını çizen Erdoğan, ” Bosna meselesine, Filistin meselesine karşı takınılan çifte standart kalpleri yaralamışken şimdi Mısır’a karşı takınılan tavırda kalplerdeki yarayı daha da derinleştirecek, yaraların tedavisini daha da zorlaştıracaktır. Bize günlerce Tahrir Meydanı’nı gösterdiler. Bize günler boyunca Cumhurbaşkanı Mursi’ye karşı protestoları gösterdiler. Tahrir Meydanı’nda gösterilerin olması bir darbeyi meşru hale getirmez. Eğer meydanlar bir göstergeyse, o zaman Adeviye Meydanı’nı nereye koyacaksın.
Yani her Cumhurbaşkanı seçiminden sonra meydanlarda bu tür gösteriler oluyorsa, hemen bir darbe mi olacak. Böyle yanlış bir yaklaşım olabilir mi? İktidarda kim olursa olsun, hangi ülkede olursa olsun, her darbe gayrimeşrudur. Biz malesef dört darbe yaşadık. darbeden rant sağlayanlar da oldu. Ancak her darbenin üzerinden zaman geçtikçe halk sandıkta tepkisini çok net ortaya koydu. Darbelere karşı olduğunu, darbeleri yapanları da cezalandırdığını gösterdi. Darbeleri kendilerine bir kazanç kapısı olarak görenler olabilir. İnsalık onuru her darbeyi gayrimeşru görmek durumundadır.” dedi.

 

ONLARIN NASIL TUZAKLARI VARSA, ALLAH’IN DA BİR TUZAĞI VAR. HALKLARIN DA BİR TUZAĞI VAR
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçmişte darbeler askerin sokağa çıkması, sıkı yönetim ilan etmesi, televizyon, radyo kanallarını işgal etmesi ile gerçekleşiyordu. Bugün ise işte Mısır’da gördüğümüz gibi meydanlar medya, sosyal medya, illegal gösterilere zemini hazırlıyor ve silahlı güçler, onun arkasından gelebiliyor. Tüm bu oyunların, senaryoların hesaba katmadığı bir nokta var. Onların nasıl tuzakları varsa, Allah’ın da bir tuzağı var. Halkların da bir tuzağı var.

 

“MİLLETİN BİR DUASI BÜTÜN OYUNLARI BOZMAYA YETER”
Başbakan Erdoğan, “Onlar medyaya sahip olabilirler. çok paraları olabilir. Çok farklı güçleri olabilir. Onlar arkalarına sosyal medyayı, uluslararası güçleri, egemen güçleri, sermayeyi alabilirler. Ama unutmayın milletin bir duası bütün bu oyunları, bütün bu tuzakları altüst etmeye ziyadesiyle yeter. Biz her zaman dik duracağız. Hakkın ve haklının yanında olacağız. İlkeli samimi bir duruş sergileyeceğiz” dedi.

 

“OMURGALI OLALIM”
28 Şubat darbesine değinen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: “Tüm insanlığa şunu haykırıyorum, omurgalı olalım. Hayatımız, vaat edilen süre ne kadar ise, o kadar olacaktır. Ondan fazlası olmayacaktır. Hayat dolarla, Eurolarla uzamıyor. Ama bilesiniz ki dolarla, Eurolarla kısalmıyor. Takdir neyse onunla devam ediyor. 28 Şubat darbesi, şahsen şahsımı da MÜSİAD’dı da hedef aldı. Biz o çok ağır günlerde asla umutsuzluğa kapılmadık. Ne kadar üzerimize gelirlerse gelsinler ya sabır dedik. Allah sabır edenlerle beraberdir. Allah, yar ve yardımcımızdır dedik. O gün bize öcü, zenci müamelesi yapanlar şimdi ortada yoklar. Ama biz de MÜSİAD işte burada.”

 

“EN BÜYÜK MEYDAN SANDIKTIR”
Halkın iradesinin önemli olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Taksim’de felan filan gelip şiddet estirenler olabilir. Yoksa bunlara üzüldünüz mü? Sakın üzülmeyin. Kimin kim olduğu ortaya çıktı. Bugünler, adeta turnusol kağıdı gibi herkesi ortaya çıkarıyor. Ne oldu? Geldiler gittiler. Ama Türkiye her geçen gün daha iyiye birlik beraberlik içinde yürüyecek. En büyük meydan Taksim Meydanı değildir. Kazlıçeşme‘dir. Kazlıçeşme’den daha büyük bir meydan var. O da sandıktır” şeklinde konuştu.

 

BAŞBAKAN ADEVİYE MEYDANI’NA SESLENDİ
Başbakan Erdoğan, “Rabbim, Mısır halkına sabırlar niyaz etsin. Ve hiç bir oyuna gelmeden, provokasyona gelmeden inanıyorum ki orada şu anda Adeviye Meydanı’ndaki kardeşlerimiz de sabırla bu süreci devam ettireceklerine inanıyorum. Şiddete başvurmadan, elinde güç bulunduranlar ne yaparsa yapsın, onlar sabırla bu süreci demokrasi içerisinde sürdürecek” diye konuştu.

 

ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecine de değinen Başbakan Erdoğan, “Çözüm süreci, takdir edersiniz ki tek başına hükümetin çabaları ile tek başına Ak Parti‘nin çabaları ile nihai sonuca ulaşacak bir süreç değildir. Başta MÜSİAD olmak üzere sivil toplum örgütlerimizin sürece çok daha fazla katkı vermelerini, süreci çok daha fazla sahiplenmelerini yürekten arzu ediyoruz” dedi.

 

YENİ ANAYASA ÇALIŞMASI
2012 yılının sonunda bitirilmesi planlanan Anayasa’nın bitirilemediğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Madem 48 madde de mutabıkız, o zaman bu 48 maddeyi bu yaz olağanüstü bir genel kurul ile bir haftada çıkaralım” dedi.

“BÖLGEDE GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İSTEMİYORLAR”
Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğunu belirten Başbakan Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “İstikrarla büyüyen bir ekonomiden rahatsız olup, ekonomide yara açmak için tertipler düzenleyenler olacaktır. Çünkü bölgede güçlü bir Türkiye istenmiyor. Bizi demokratikleşme reformlarından alı koymak isteyenler de olacaktır. Çözüm sürecini sabote edip, Türkiye’nin bu kardeşlik projesini başarısızlığa sevgk etmek isteyenler olacaktır. Toplumun hassasiyetlerini kaşıyıp, toplum içinde huzursuzluk oluşturmak isteyenler de olacak. Miletçe hep birlikte tüm bu hesaplara karşı uyanık olmak zorundayız. 76 milyonun arasındaki muhabetti bozacak her girişime karşı dik bir duruş sergilemek, dikkatli olmak durumundayız

Başbakan metro açılışında konuştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Otogar-Bağcılar-Başakşehir-Olimpiyatköy güzergahında hizmet verecek metro hattının açılış töreninde konuştu.

 

Son güncelleme:

 

Gündeme dair önemli mesajlar veren Erdoğan yarın başlayacak Ramazan ayına da değinerek, “Hepinizden yoksulları bu ay içinde daha bir hatırlamanızı, bir tas çorbayı beraber paylaşmanızı, bırakın beş yıldızlı otelleri, oturun komşularınızla beraber” dedi.

 

BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI:

 

“İstanbul’da metro hatlarının uzunluğu 708 KM’ye ulaşacak. Bu hatlarda kişi başı günlük 60 dk tasarruf sağlanacak. Ey başbakançevreciler gelin bunu da görün. Taksim Meydanı’na çıkıp nara atmakla çevreci olunmuyor. Biz zamanla yarışıyoruz. Bu millete bu yakışır. İstanbul’u gelecek nesillere daha iyi bir şekilde aktarmak hepimizin görevidir. İstanbul’un tarihini, kültürünü ortaya çıkarmak amacıyla bu adımları atıyoruz.

 

 

 

GERÇEK ÇEVRECİ PARTİ AKP’DİR

 

“Bu hat sayesinde İstanbullulara çok önemli tasarruflar sağlanıyor. Bu güzergahta kişi başına günlük 60 dakika zaman tasarrufu sağlanmış olacak. Toplu taşımada işletme maliyetleri, yol bakım giderleri, akaryakıt tasarrufu göz önüne alındığında sadece 2013 yılı için bu sistemin ekonomiye katkısı  200 milyon dolar. Daha az araç kullanılacak, atmosfere salınan karbondioksitte azalma olacak. Çevreciler gelin bakın bunu görün. Gerçek çevreci AK Parti iktidarıdır.

 

Ey CHP, sen kim çevrecilik kim? Böyle Taksim Meydanı’na çıkıp orada nara atmakla çevrecilik olmuyor. Kaç tane ağaç diktin bundan bahset. Şu anda biz bunları yapıyoruz. Boğaz’da inşallah 29 Ekim’deki açılışını yapacağımız metro ile onun biraz daha aşağısında çift katlı tüpgeçit yapıyoruz, o da 2015’de bitiyor. Boğaz’ın üzerinde 2’si denizin altında olmak üzere 3 tane köprü oluyor. Köprülerin beşincisi de inşallah Yavuz Sultan Selim Köprüsü. İnşallah o da 2015’de bitecek. Zamanla yarışıyoruz, bu millete bu yakışır.

 

Bazıları ‘gençler bizim umudumuz’ diyor, AK Parti buna hayır mı diyor. Ey Kılıçdaroğlu sen bu gençlere ne verdin de konuşuyorsun. Biz eğitimden ulaşıma, adaletiyle, emniyetiyle tüm şu anda hazırlanan Fatih Projesi’yle, okullarda attığımız adımlara gençlerimize imkanlar hazırladık. 1990’da, ah benim sevgili yavrularım, siz daha yoktunuz. Ama bu Bağcılar’da şu gördüğünüz caddelerde yoktu. Buralar bataklıktı, çamurdan geçilmezdi, ama şimdi bu modern Bağcılar var.”

 

MESELE İŞ BİLENİN KILIÇ KUŞANMASIDIR

 

“Ben, 1994 yılında belediye başkanı oldum. O zaman buranın belediye başkanı şimdi milletvekimiz Feyzullah Kıyıklık’tı. Daha sonra görevi Lokman kardeşimiz devralmdı. Onunla beraber durmak yok yola devam dedik. Bu da bize yetmez. Yeşiliyle herşeyiyle. 20 yıl önce ‘Bağcılar’dan metro geçecek’ denseydi inanır mıydınız? Mesele bu. İş bilenin kılıç kuşananındır, olay bu. Yeni metro hattımızla birlikte Esenler Otogarı’ndan metroya binen vatandaşımız 10 dakikada Bağcılar Kirazlı’da olacak. Başakşehir Otogar arası 30 dakikada katedilecek. Bağcılar’la Olimpiyat köyü arası 16 dakikaya inecek.

 

Marmaray’ın devreye girmesi ve Anadolu Avrupa yakalarındaki metro sistemlerinin entegre hale gelmesiyle Üsküdar ile Başakşehir arası 60 dakikaya iniyor. Başakşehir’den Kartal, yani İstanbul’un batı ucundan doğu ucu 89 dakikada katedilebilecek. Böyle dur, kalk falan yok. Sakin sakin oturup, kitabını gazeteni okuyarak, beyler gibi belirlenen saatte belirlenen hedefe ulaşacaksın. Bu büyük yatırımın İstanbul’a, İstanbullular’a tekrar hayırlı olmasını diliyorum.”

 

İSTANBUL BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUMA SAHİPTİR

 

İstanbul bizim için çok müstesna çok önemli bir konuma sahiptir. İstanbul bizim için aşk, sevda, tutkudur. İstanbul’a hizmet etmek hizmetkarı olmak bizim için en büyük bahtiyarlıktır. İstanbul Türkiye’nin aynasıdır, özüdür, özetidir. İstanbul’un Türkiye’nin en büyük değeri, en büyük hazinesidir. Biz İstanbul’un sadece taşına toprağına değil, o manevi havasına, o tarihi havasına, İstanbul kadar güzel insanlarına, Türkçe’sine, hoşgörüsüne, kardeşliğine de gönülden bağlıyız, gönülden sevdalıyız. İşte İstanbul’a böyle bir aşk ve tutkuyla hizmet ettik ve hizmet ediyoruz. İstanbul’un her meselesini çözmek, daha yaşanılabilir bir hale getirmek, İstanbul’u muhafaza edip gelecek nesillere emanet etmek hepimizin ortak borcudur. İstanbul ve İstanbullular için yapıyoruz böyle bir yeri. İstanbul’da hangi projeyi yapıyorsak, tarihini, kültürünü, birikimini, kayıp hazinelerini ortaya çıkarmak adına yapıyoruz. Bu şehre çok büyük fenalıklar yapıldı. Bu şehir bu millete emanet edilmiş adeta kutsal bir değerdir. O emanete on yıllar boyu çok hor davranıldı.

 

Tarihi eserler ucube yapıların, gecekonduların arasında öksüz bırakıldı. Nice tarihi eser beton dikmek adına yerle bir edildi. Bizim ecdadımız İstanbul’a her yıl yapıyı çok büyük bir hassasiyetle, nezaketle inşa etmişti. Her bir taş diğerinin üzerine en ince hesapla, medeniyeti, tarihi, kültürü dikkate alınarak konulmuştu. İstanbul çarpık şehirleşmeyle aslından, özünden, ruhundan koparılmak istendi. Biz İstanbul’un her karışında, İstanbul’un ruhuna, kültürüne, medeniyet tasavvuruna uygun bir hizmet anlayışını sürdürüyoruz.

 

Modern İstanbul’u yaşanabilir bir kent yaparken kaybolan eserleri tek tek gün yüzüne çıkarıyoruz. Güngören, Esenler, Bahçelievler bütün buraları Başakşehir, Beylikdüzü, Esenyurt’a kadar. İstanbul, İstanbullular’ındır. İstanbul burada yaşayan her bir kardeşimizin şehridir. Burada yaşayan her bir kardeşimize emanettir. Biz Türkiye genelinde attığımız her adımda milletin hissiyatını gözetiyoruz. Ne Türkiye’nin ne de İstanbul’un hissiyatını sadece belli kesimler, gruplar, kitleler tayin etmez, edemez.”

 

10,5 YIL ÖNCE EŞİTLİK İLKESİYLE YOLA ÇIKTIK

 

“Biz ‘ben istiyorum öyleyse mutlaka olacak’ anlayışında değiliz. Ama hiç kimse de ‘Ben istemiyorum öyleyse bu yapılmayacak’ anlayışı içinde olamaz. Çoğunluğun azınlığa hükmetmesine 10,5 yıl boyunca çok büyük bir dikkatle karşı çıktık. Ancak azınlığın da arkasına aldığı medya, illegal örgüt, uluslararası kirli odaklarla çoğunluğa zulmetmesine, dayatmalar yapmasına asla müsaade etmeyiz, göz yummayız. Herkesin hissiyatına duyarlı oluruz. Bir tek ferdin bile hassasiyetini dikkate alırız. Çoğunluğun taleplerini de azınlığın uzlaşmaz tavırlarına heba etmeyiz. Bu şehrin geleceğiyle ilgili söz sahibi olan yağmacılar değildir, vandallar değildir, barbarlar değildir.

 

Camları, pencereleri, esnafın dükkanlarını yağmalayanlar değildir. Gecenin dokuzundan sonra tencere tava ile sokağa dökülenler de değildir. Bu halkı rahatsız etmektir. Kimsenin halkı rahatsız etmeye de hakkı yoktur. Bu da suçtur. İstanbulumuzun geleceğiyle ilgili eğer vatandaşa saygılı olduğunu söyleyenler varsa o tencere tavayı mutfakta kullansın, sokakta değil. Eğer iktidar olmak istiyorsan onun yeri sandıktır. Sandıkta dört yılda bir genel, beş yılda bir genel, sabredersin, oyunu kullanırsın, kimi istiyorsan iktidara getirirsin. Bu modern ve medeni olmanın bir gereğidir.

 

İstanbul’la ilgili söz sahibi olan milletin kendisidir. Hiç kimse kendini milletin üzerinde görmesin. Hiç kimse anarşiye, vandallığa başvurup millete dayatmalarda bulunmaya kalkmasın. Herkesin yaşam tarzı önemlidir, bizim teminatımız altındadır. Bu toprakların, yeşil alanların hiçbir noktası işgal kuvvetlerinin işgali altında olamaz. Kim ki buraları işgal etmeye kalkarsa o zaman karşısında devleti bulur. Yaşam tarzımız tehdit altında bahanesiyle hiç kimse yakıp yıkamaz. Hiç kimse başkalarının yaşam tarzlarına bulunamaz.”

 

İKTİDARA GELDİĞİMİZDEN BERİ KİMİN YAŞAM TARZINA KARIŞTIK

 

“10,5 yıldır iktidardayız, kimin yaşam tarzına karıştık? Böyle bir şey var mı? Buyurun, işte şurada başı açık olanı da var, başı örtük olanı da var. Hepsi bir arada. İşte bunlar böyle bir tabloyu oluşturamadıkları için çıldırıyorlar. İşte biz bu birliği sağladığımız için güçlüyüz, farkımız bu. Gezi Parkı için ne dediler, ağaç, çevre, park dediler.

 

Yolda yanında 6 aylık bebeğiyle 9 yaşında kızıyla gezen başörtülü annelerden ne istediniz? Utanmadan sıkılmadan çıkıp ‘böyle bir şey yoktur’ diye yalan söylüyorsun. Esnaftan ne istediniz? Emeğiyle geçinen insanlardan ne istediniz. Sivil vatandaşlarımızın araçlarını yakıp yıkmaktan ne anladınız. 200’ü aşkın araçları yaktınız, kamunun araçlarını yaktınız, bu nasıl bir çevrecilik anlayışıdır. Bütün saksılar yerlerde, kilit taşları söküldü. Polise o kilit taşlarını attılar. Bu polis bizim polisimiz.  Bu da suçtur.

 

Siz hukuka ters bir iş yaparsanız polisin iki, hatta üç yolu vardır. Önce uyarır, sonra suyu sıkar, ondan sonra da biber gazını sıkar. Polis bunu yaparken o eylemcilerin içinde silahla benim polisime ateş edenleri nereye koyacaksın? Benim şehit edilen polisimi nereye koyacaksın? Ona sahiplenmiyor bu eylemciler. Ne yazık ki ana muhalefet de sahiplenmiyor. Çünkü o da onlarla işbirlikçi. Bize, bu aziz millete, bu vandallığı, çevre ve ağaç meselesi diye yutturmaya çalışıyorlar. Biz ve millet kimin hangi hesabın peşinde olduğunu çok iyi görüyoruz.”

 

TÜRKİYE HUKUK DEVLETİDİR

 

“Ağacın, çevrenin arkasına saklanıp kimin hangi hesabı yapmaya çalıştığını çok iyi görüyoruz. Bu millet bu oyunları bozar ve bozdu. Kazlıçeşmede tek yürek olarak, Ankara’da Sincan’da, Kayseri’de, Samsun’da, Erzurum’da altüst etti. Türkiye demokratik hukuk devletidir. Eğer insani değerlere saygıları varsa insanca demokratik yollardan, hukuk içerisinde hak ararlar. Aksi takdirde kendilerine de bu ülkeye de bu güzel insanlara da yazık ederler.

 

Burada barbarların, vandalların teröristlerin değil sadece ve sadece milletin egemenliği vardır. Kiminle meselesi varsa sandıkta bunun hesabını görür. 7 ay sonra Türkiye’nin önüne sandık gelecek. Hesabı olan buyursun sandıkta görsün. Demek ki daha çok çalışacağız. Ve inşallah sandıktan çok daha farklı ses çıkaracağız. Sandık dışında yol arayanlara artık benim milletim geçit vermez.”

 

MISIR TÜRKİYE’NİN ÖZ KARDEŞİDİR

 

“Mısır Türkiye’nin öz be öz kardeşidir. Kahire İstanbul’un öz kardeşidir. Bizim kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil olmuş, Kahire’de okunmuş, İstanbul’da yazılmıştır. Bu üç şehir ortak medeniyetimizin üç yıldız şehridir. Mısır’daki gelişmeleri kaygıyla izliyoruz. Biz Mısır’ın huzuru, istikrarı ve demokrasinin tarafındayız. Mısır halkının tamamı bizim kardeşimizdir. Biz Mısır’ın tamamını bir ve beraber görüyoruz, tamamını kardeşlerimiz olarak kucaklıyoruz.

 

Son günlerde Mısır’da hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet niyaz ediyor, Mısır halkının başı sağ olsun diyoruz. Önce şu ilkeyi çok net bir şekilde ortaya koyacağız. Mısır’da bir darbe yapılmıştır. Kimse kimseyi aldatmasın. Darbe kime yönelik olursa olsun, kimi hedef alırsa alsın, kimi koltuğundan indirirse indirsin, kötüdür, zararlıdır, demokrasinin ve geleceğin katilidir. İktidarı sevmiyor olabilirsin, başarısız görüyor olabilirsin. Demokrasilerde bir süre var, sandık var. Hesap o süre içinde sandıkta görülür. Bunun dışındaki her yol gayrimeşrudur, haksızdır, hukuksuzdur.

 

70 yıl otokratik rejimle yönetilen Mısır’da 1 yıl önce demokratik seçim yapılıyor. Yüzde 50’lilik oyla sayın Mursi başbakan seçiliyor. 1 yıl içinde içeriden ve dışarıdan her türlü tezgahlar kuruluyor. Meydanlarda toplanmak demokratik bir haktır. Ama meydandaki kalabalığa aldanıp hiç kimse meydanları bütün bir ülkenin fotoğrafı olarak sunamaz. Tahrir’i görenler Adeviye Meydanı’nı niye görmüyorlar? Oradakiler Mısır halkı değil mi? Tahrir Mısır’ın fotoğrafıdır diyenler Adeviye Meydanı’nın karşısında neden susuyorlar? Demokraside en iyi meydan sandık meydanıdır.

 

Demokrasi arkasına meydanı alanın dayatmalar yapabileceği bir rejim değildir. Arkasına medyayı alanın dayatmalar yapabileceği bir rejim değildir. Demokrasi arkasına egemen güçleri, hele hele silahlı güçleri, yargıyı alanların halka dayatmalar yapabileceği bir rejim hiç değildir. Mısır’daki olaylar karşısında tüm dünya çok açık bir samimiyet testi içindedir. Bizlerle özel görüşmelerinde darbelere karşı olduğunu söyleyen Batı niye susuyorsun? Şimdi niye konuşmuyorsun? Mısır halkının iradesine saygı duyulmasını niçin istemiyorsun?

 

Uluslararası kuruluşlar bu haksızlık, zulüm karşısında ilkeli ve samimi bir duruş sergileyemediler. Darbeye açık açık darbe diyemeyenler darbenin destekçisidir. Türkiye’de ana muhalefet garip garip açıklamalar yapıyor. Bir taraftan darbenin yanında değiliz, öbür taraftan ‘Mısır’daki yeni yönetim hayırlı olsun’ diyor. Türkiye’deki ana muhalefet tarihi boyunca hep darbelerden beslenerek büyümüştür. Sandıklarla değil darbelerle gelmiştir. Darbeyi kınamayanlar kendi içinde birbirlerine girdiler. Demokrasinin sandık dışında bir yolu olduğunu görsünler dedi. Sevsinler sizi. Bizim milletimizin sandık dışında yol arayanlara hiçbir zaman geçit vermeyecekler, buna inanıyorum.”

 

BİZ DARBECİLERİN YANINDA DEĞİLİZ

 

Darbeyi kınamayanlar, darbeler karşısında tavır takınmayanlar, ama diyenler, ancak diyenler, lakin diyenler ilkesizlik, samimiyetsizlik içindeki apoletli sivillerdir. Mısır’daki darbenin üzerinden tam 4 gün geçti. Biz darbecilerin yanında değiliz. Biz sandık neyi işaret ettiyse onların yanındayız. Avrupa Birliği çıkıp Mısır’daki darbeyi kınayan, darbeye darbe diyebilen net bir açıklamayı henüz yapamadı. Hani sizin AB müktesebatınız. BM çıkıp kararlı bir açıklama henüz yapmadı. Dün akşam BM Genel Sekreteri ile de konuştum. Görüşüyoruz, çalışıyoruz dediler. Tahmin ediyorum ki en yakın zamanda bu açıklamayı yaparlar.

 

Bazı İslam ülkeleri bu olana darbe diyemedi. Afrika Birliği’nin yaptığı samimi açıklamayı Avrupa Birliği yapamadı. Darbeye karşı net bir duruş sergilenmiş olsaydı Mısır bugün meydanlara bölünmeyecek, onlarca kardeşimiz hayatını kaybetmeyecekti. Cumhurbaşkanı Mursi yönetimdeki Mısır’ı yalnız bırakarak darbeye sahip çıkarak Mısır halkını cezalandırıyorlar. Halkı çatışmaya sürükleyecek her davranıştan kaçınılmalıdır. Tutuklanan, gözaltına alınan sayın Mursi ve sayın Başbakan olmak üzere tüm siyasetçilerin derhal serbest bırakılmasını bekliyoruz.

 

Mısır’ın sözde yönetimi ‘Türkiye içişlerimize karışmasın’ diye açıklamalar yapabilir. Biz kimsenin iç işlerine karışmıyoruz. Biz Mısır halkının yanındayız. Mısır halkının her türlü çatışma ortamından kaçınmasını arzuladık. İstanbul’un kardeşi Kahire’ye selamlarımızı gönderiyorum. Tüm Mısırlı kardeşlerimize en kalbi selamlarımızı gönderiyorum. Türkiye halkı Mısır’ın yanındadır. Türkiye hakkın, adaletin, hukukun yanındadır. Hiçbir zaman zalimlerle beraber olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Her zaman mazlumların yanında olduk ve devam edeceğiz.

 

Türkiye çok acılar yaşadığı darbelerin kesin ve net bir şekilde karşısındadır. Şu anda Suriye’de de bir darbe rejimi var, demokrasi yok. 100 bin insan öldürüldü şu Suriye’de. Halep’i, Humus’u bombalıyorlar, dünya nerede? Bize diyorlar ki, Türkiye bu işe niye karışıyor diyorlar. Tarihimizi okursan niye karıştığımızı anlarsın. Her darbeyi halkın geleceğin, umutlarının katili olarak görüyoruz. Türkiye olarak adaletin yanında olmaya devam edeceğiz. Mısırlıların tekrar ayağa kalkması için her türlü desteği vermeye, dualarımızı yollamaya devam edeceğiz.”

 

RAMAZAN AYINDA ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN

 

Yarın gece inşallah ilk sahura kalkıyoruz, teravihi kılıyoruz. Mubarek Ramazan-ı Şerif’te, Türkiye, Mısır, Suriye ve tüm insanlık için ellerimizi semaya açacağız. Allah yar ve yardımcınız olsun diyorum, Allah birliğimizi daim kılsın diyorum. Bir olalım, iri olalım, beraber olalım diyorum. Ramazan-ı Şerif’in hayırlara, berekete, rahmete, afiyete vesile olmasını diliyorum. Hepinizi yoksulları hatırlamanızı, merhameti, dayanışmayı, bir tas çorbayı beraber paylaşmanızı, sofranızı misafirlerle bereketlendirmesini, bırakın 5 yıldızlı otelleri, oturun komşularınızla iftar sofralarınızı paylaşın.Çocuklarınızın başını okşayın.

 

Ramazan-ı Şerif refaha ve huzuru vesile olsun diyorum. Metro hattının Bağcılar’a İstanbullular’a hayırlı olmasını diliyor sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

 

Kaynak:Mynet Haber

Erdoğan’dan flaş açıklamalar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington’daki Brookings Enstitüsü’nde “AK Parti İktidarları ve Türkiye’nin Dönüşümü” konulu bir konuşma yaptı.

 

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Filistin meselesi, Osmanlı’nın yıkılmasının ardından ortaya çıkmış meseledir. Bu boyutuyla Filistin meselesi yeni Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmektedir. Yani ‘size ne’ diyenlere aslında cevap burada yatmaktadır.

1920’de kurulan ilk Meclis Türkiye’nin ahengini yansıtıyordu. Zorlu bir 90 yıl yaşadık demokrasiye geçme mücadelesi verdik. İleri demokrasi konusunda kararlılığı olan bir iktidar var şu anda. Bugün bölgesel bir güç ve küresel aktör haline geldik.

Son 10.5 yıl Türkiye’de demokrasinin özellikle de millet egemenliğinin güç kazandığı, ileri standartlara kavuştuğu, geri dönülemez kazanımlar elde edildiği bir dönem oldu. Türkiye’nin 10 yıllardır çözülemeyen sorunlarına eğildik.

Herhangi bir etnik grubun veya bölgenin partisi değiliz. 81 vilayetin tamamında varız. Türkiye’de artık siyasetin anlamı ve işlevi değişmiştir. 12 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşayan Türkiye, artık dünyanın en büyük 17. ekonomisi.

Türkiye, 1947 yılında IMF’nin faaliyetlerine başlamasından sonra fona hemen üye olmuştur. 2001 yılındaki krizin ardından, yani biz iktidara geldiğimizde Türkiye’nin IMF’ye borcu 23.5 milyar dolardı.

IMF’ye ‘bize siyasi yaptırım konusunda dayatma yapmayın’ dedik. İktidarımız döneminde IMF’ye borcumuzu takır takır ödedik. Şu anda da IMF’ye borç vermek üzere müzakerelerimiz sürüyor. Sonuçlandığında fona 5 milyar dolar borç vereceğiz.

başbakanTürkiye’nin dış borcunun şu anda milli gelire oranı yüzde 36. 12 yıl önce Türkiye’de ekonomik hep krizler konuşuldu. Bizden önce iktidarların ömrü 16 aydı. Bu şekilde mali ve siyasi istikrar olmaz.

Bir ülkede güven yoksa istikrar da olmaz. Bu güven ve istikrar tablosu içinde adımlarımızı attık. Özel sektörü yatırıma teşvik ettik. Devlet kendi elindeki fabrikaları da özel sektöre devretti.

Türkiye’de artık ekonomik büyüme, çılgın projeler hep konuşulur. Şimdi önümüzde yeni ve çok önemli bir yatırım var. Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak proje, Süveyş ve Panama kanalını sollayacak.

Boğazımızı dev tankerlerin geçişinden ve olası felaketlerden kurtaracağız. Onun için Kanal İstanbul’a büyük önem veriyoruz. İhaleyle ilgili hazırlıklarımızı yaptık. Artık Türkiye dünyayı değil, dünya Türkiye’yi konuşacak.

Çözüm süreci de hayati bir süreçtir. Türkiye’de siyaseti ve sosyal yaşamı özellikle de ekonomiyi etkileyecek adımı atıyoruz. Türkiye son 30 yılını terörle geçirdi. 40 bin cana ve 350 milyar dolar mali kayba neden oldu.

Terör bölgenin huzuruna da ağır darbe vurdu. Terörle mücadele ederken, terörü doğuran nedenlerin de üzerine gittik. Doğu ve güneydoğu bölgelerine yatırımlar yaptık.

Ayrımcılığı reddettik. Daha önceden böyle bir ayrımcılığın yapıldığını görmezden gelemezdik. 76 milyon vatandaşımız bizim için birdir. Bölgesel milliyetçilik de yapmayacağız. İstanbul ne ise Van da bizim için odur.

Bölgeye yaptığımız yatırımlar aynı kararlılıkla devam ediyor. Bölgede şu anda bahar havası esmektedir.

Şu anda farklı bir uygulama ile 63 akil insan Türkiye’yi dolaşıyor. Bu 63 vefakar dost, bir ortak paydada buluştular; ‘ülkemizde barış havasını nasıl egemen kılarız’. Onlar bir ortak paydada bir mücadelenin içine girdiler.

Türkiye bölücü terör örgütü nedeniyle son 4 aydır herhangi bir saldırı olmuyor. Terörsüz, şiddetsiz, korkusuz bir ortamda kalkınma mücadelemizi çok güçlü bir şekilde sürdüreceğiz.
Bu yeni sürecin sabatoj ve tahriklere açık bir süreç olduğunu hatırlatmak isterim.

Güçlü bir Türkiye’den rahatsız olanlar var, tedbirlerimizi ona göre alıyoruz. Barış çabalarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz, demokrasiyi ve insan haklarını savunmaya devam edeceğiz.”

YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Erdoğan’ın konuşmasını tamamlamasının ardından soru-cevap kısmına geçildi.

Gelen soru üzerine yeni anayasa çalışmalarına değinen Erdoğan, şunları söyledi: “Şu ana kadar muhalefetin olumlu yaklaşımlarını göremedik. Son olarak Meclis Başkanı partilerden önerilerini aldı. Şu ana kadar mutabık kalınan madde sayısı 40. 1.5 yılda buraya geldik. Biz olumlu yaklaşımlarımızı devam ettireceğiz. Meclis Başkanı bunu ne kadar devam ettirecektir bilmiyorum ama sanırım Meclis’in kapanmasıyla bu süre sona erecektir.”

BAŞKANLIK SİSTEMİ
Başbakan Erdoğan, başkanlık sistemine ilişkin ise şu ifadeleri kullandı: “Bu Özal’ın ve Demirel’in de gündeminde olan bir konuydu. Biz de bunun üzerinde durulmasının faydalı olacağını, ben de başkanlık sisteminin faydalı olacağını söylemiştim. İlla ABD sistemi olacak değil. Tüm dünyadaki örnekler incelenip nir sistem çıkarılabilir. Bizim olmazsa olmazımız değildir. Parlamento evet derse bu sisteme geçilebilir.”

FİLİSTİN MESELESİ

“Biz Filistin meselesine iç mesele hassasiyeti içerisinde yaklaşıyoruz. El Fetih ve Hamas uzlaşmadan İsrail-Filistin meselesi konusunda bir netice alınamaz. Hamas sürece katılırsa İsrail’le yapıalcak görüşmelerin süratle sonuçlanacağını düşünüyorum.”

‘KARARI SADECE ABD İLE TÜRKİYE ALAMAZ’

Suriye konusuna değinen Erdoğan, Tampon bölge kararının yalnızca ABD ve Türkiye arasında alınamayacağını ifade etti.

Erdoğan şunları kaydetti: “Şu anda sadece bizim ülkemizde 300 bine yakın mülteci var. 70 bin civarında da kendi imkanlarıyla yaşayanlar var. Suriye içerisinde de farklı illere göç etmiş çok sayıda Suriye vatandaşı var. Tampon bölge, ABD-Türkiye arasında alınabilecek bir karar değil. Bunun BM Güvenlik Konseyi’nden geçmesi gerekiyor. Konuyla ilgili herhangi bir takvim açıklanırsa biz Türkiye olarak üzerimize düşeni yaparız. Muhalifler şu anda kara hakimiyetini ellerinde bulunduruyorlar. Ancak hava hakimiyeti Suriye’nin elinde.”

Kılıçdaroğlu’nun ‘Katil’ sözüne cevap verdi
Başbakan Erdoğan, Brookings Enstitüsü’nde yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, bir soru üzerine Kılıçdaroğlu’nun Brüksel temasları sırasında kendisiyle ilgili yaptığı Esad benzetmesine değindi.

Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri nedeniyle yargı önünde hesap vereceğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Şu anda ABD’de ülkemin menfaatleriyle alakalı mücadele içerisindeyim. Fakat ana muhalefet partisi lideri de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile ilgili akla hayale gelmeyecek hakaretleri yapacak bir anlayışın içerisinde.

Ben zaten süreçle ilgili konuyu tamamıyla avukatlarıma havale ettim. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na hiç kimsenin katil deme cüretini göstermesine müsaade etmeyiz. Ne Uludere’de ne Hatay’da cereyan etmiş olaylarla ilgili katil demesine asla müsaade etmeyiz. Hukuk devletinde bunu temizleyecek bir yer vardır o da yargıdır.

Yargıda hesabını muhakkak verecektir kendisi. Meydanlarda, ben aldığım edep sebebiyle ona aynı dille konuşmam. O dille cevap vermesini çok iyi bilen bir kültüre sahibim ama o seviyeye asla düşmem. Çünkü ben Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıyım. 76 milyonun başbakanıyım. İnanıyorum ki bu süreçten CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarım da rahatsızdır.”

BRÜKSEL’DE KRİZ

Kılıçdaroğlu’nun Brüksel temasları sırasında sarfettiği sözler küçük çaplı bir krize neden olmuştu.

Kılıçdaroğlu, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı Grup Başkanı Hannes Swoboda yaptığı basın toplantısında Erdoğan’ı eleştirmişti.

Esad ile Erdoğan’ın “baskıcı” olduklarını ve aralarında “ton farkı” bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Ne fark var aralarında demokrasi açısından?” ifadelerini kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine tepki gösteren Swoboda ise toplantı sonrası yaptığı açıklamada Erdogan’ı Esad’la kıyaslayan herhangi bir açıklamanın, sadece yanlış bir anlama olabileceğine vurgu yapmıştı.

RUSYA YOLCUSU

Başbakan Erdoğan’a Suriye’de yaşanan kriz de soruldu. Dün Obama ile yaptığı görüşmede Cenevre sürecinin ilerletilmesi konusunun görüşüldüğünü kaydeden Erdoğan, Suriye’de yaşanan kriz nedeniyle Rusya’nın da aralarında olduğu bölge ülkelerini ziyaret edeceğini söyledi.

Erdoğan konuyla ilgili şunları kaydetti:

“Özellikle katılımın fazla olduğu BM Daimi Üyeleri’nin sürece katkı vermesini sağlayacak bir adımın atılması için Rusya ve Çin’in içinde olduğu bir süreç olarak Cenevre sürecini biraz daha ilerletelim diye bir düşünce söz konusu. Şu anda eğer bu çok uzamayacaksa, kısa sürede netice alınacaksa bu sürece yönelik Türkiye olarak dstek verebiliriz. Bunun uzaması halinde Esad arzu ettiği zaman kazanma politikasını başarmış olur.

Bizim politikamız Esad’a zaman kazandırma değil, buradaki ölümlerin azalmasıdır. Suriye’de halkın iradesinin tecelli etmesini sağlamaktır. Benim de ABD dönüşü planlamam başta Rusya olmak üzere bölge ülkelerini ziyarettir. Buraları ziyaret ederek bölgede oluşan havayı kendileriyle değerlendireceğiz. Yoğun bir trafik burada sürdüreceğiz.”

Başbakan ben memurdan ders almam

Başbakan recep Tayyip Erdoğan, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Guvernörler Kurulu 22. Yıllık Toplantısı’nda konuştu.

 

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Guvernörler Kurulu 22. Yıllık Toplantısı, Başbakan Erdoğan, Tunus Hükümet Başkanı Ali Laradeyh, Mısır Başbakanı Hisham Kandil ve Ürdün Başbakanı Abdullah Ensour’un katılımıyla İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, alınan tüm tedbirlere rağmen küresel ekonomideki kırılganlığın devam ettiğini belirterek, “İhtiyaç duyulan büyüme oranları bir türlü yakalanamıyor. Adeta bir doyum noktasına ulaşılmış gibi bir yapı söz konusu. Yaşanan finansal krizden gerek sağlam bir makro ekonomik çerçevenin, gerekse yapısal reformların sürekli büyüme ve istikrar bakımından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir” diye konuştu.

Son 10 yılda gerçekleştirilen köklü reformlar sayesinde Türkiye’nin küresel finans krizinde farklı bir konumda olduğunu ve son derece başarılı bir grafik sergilediğini anlatan Erdoğan, “Türkiye artık ekonomik büyüme, istihdam, sürdürülebilir kalkınma, enerji güvenliği gibi küresel düzeyde meselelerde projeleri takdirle karşılanan, görüşü dinlenen, katkısı aranan bir ülke konumuna yükseldi. Türkiye’nin bu başarısının tespit veya bu başarısını basit bir formüle indirgemek mümkün değil. Bu başarı pek çok farklı unsurlardan oluşuyor. Son dönemde Türkiye’de kurumların ve politikalarına kalitesi, ekonomik büyümenin desteklenmesi ve sürdürülmesinde kilit rol oynadı. Uzun vadeli stratejiler ve kalkınma planlarımız, ekonomik politikaların koordinasyonu, kaynakların etkin kullanımı ve kalkınmanın hızlanması adına büyük önem taşıdı. Özellikle küresel ekonomideki değişimlere hızlı uyum sağlayabilen aktif politikalar benimsedik” şeklinde konuştu.

başbakan

Başbakan Erdoğan, ekonomik başarının ancak halk ile devlet arasında kurulacak güçlü bir bağ ve güvenle tesis edileceğine inandıklarını ifade ederek, “Bu güvenlin oluşturulması ve canlı tutulması için halkın yaşamlarını etkileyecek tüm kararlarda azami ölçüde söz sahibi olması önemlidir. Biz de tüm politikalarımızı insan odaklı bir çerçevede kapsayıcı bir anlayışla tasarladık ve uyguladık. Politika ve strateji belgelerimizi toplumsal ittifakı dikkate alarak ve bütüncül bir yaklaşımla oluşturduk. Sosyal refahın sağlanması yolunda pek çok olumlu adım attık önemli sonuçlar elde ettik. Küresel kriz nedeniyle 2009 yılında yüzde 15’e yükselen işsizlik oranı aldığımız tedbirlerle 2011 yılına geldiğimizde yüzde 9,8’e, 2012’de ise 9,2’ye geriledi. Sosyal harcamalara artık daha çok kaynak ayırabilir hale geldik” dedi.

“TERÖR NEDENİYLE 40 BİNİN ÜZERİNDE İNSANIMIZI KAYBETTİK”

Türkiye’nin yaklaşık 30 yıldır yabancı ülke topraklarından kendisine yönelen terörle mücadele ettiğini belirten Erdoğan, “30 yılın bilançosu ülkemiz ve milletimiz açısından çok ağır oldu. 40 binin üzerinde insanımızı kaybettik. İç ve dış politika ve özellikle de demokratikleşme bu olumsuz süreçte derinden yara aldı. Ekonomik maliyet ise çeşitli hesaplamalara göre ki ben asgarisini veriyorum 350 milyar dolar civarında gerçekleşti. Bütün bunlarla birlikte terörün etkisiyle ülkemizin belirli bölgelerinde yatırım ortamı diğer bölgeler kadar iyileştirilemedi. Yoksulluk ve işsizlik sorunu bölgelere göre farklılık arz etti” şeklinde konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümet olarak 10 yıl boyunca terör meselesini çözmek için çok boyutlu mücadele yürüttüklerini belirterek, şunları söyledi:

“Bir yandan terörle kararlı bir şekilde mücadele ederken, bir yandan da terörü doğuran nedenleri ortadan kaldırmanın gayreti içinde olduk. Ekonomik yatırımlarımıza hız verdik, demokratikleşme adımlarını kararlılıkla gerçekleştirdik, temel hak ve özgürlükler noktasında büyük bir gayretin içinde olduk. En son çözüm süreciyle terörün sonlandırılması, şiddetin sona ermesi, demokratik siyasetin güçlendirilmesi, ileri demokrasi için önemli bir adım attık ve sonuçlarını da almaya başladık. Terörün sona ermesiyle birlikte Türkiye’de tartışmasız yeni bir sayfa açılıyor. Bu sayfa sadece Türkiye’nin iç siyasetini, içerdeki değişimi değil bölgenin de istikrarını, güvenliğini, ekonomik kalkınmasını çok yakından ilgilendiriyor. Süreç 4 aydır etkisini gösterdiği halde bölgede ekonomik ve sosyal anlamda çok önemli değişim gözleniyor. İnşallah bu süreç başarıyla ilerleyecek ve hem bölgenin, hem de Türkiye’nin çehresi çok daha hızlı bir şekilde değişecek, dönüşecektir. Türkiye ekonomisinin bu süreçten çok olumlu etkileneceğine, daha fazla uluslar arası yatırımın çekileceğine, ticaretin ciddi manada artacağına inanıyorum. Hiç kuşkusuz bu süreç işsizlik ve yoksullukla mücadelemizde de farklı bir kulvara geçmemize zemin hazırlayacak.”

“SÜRECİN SABOTAJLARLA BOZULMAMASI İÇİN DESTEK BEKLİYORUZ”

“Türkiye kadar bölgemizin, özellikle Ortadoğu ve Avrupa’nın geleceğini yakından ilgilendiren bu sürecin sabotajlarla, tahriklerle bozulmaması için tüm dostlarımızdan destek bekliyoruz” diyen Erdoğan, “Türkiye tarihi bir dönüm noktasını geçerken, yeni bir sayfa açarken, umut dolu bir geleceğe yelken açarken tüm dost ve kardeş ülkelerin bu sürece katkı vermesini istiyoruz. Kazanan sadece Türkiye olmayacak, kazanan tüm bölgemiz ve bölgemiz hakları olacak” dedi.

Türkiye’nin, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın faaliyetlerine olan desteğini sürdüreceğini anlatan Erdoğan, “Bankanın Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da sürmekte olan değişim ve sönüşüm sürecine destek olma noktasında benimsemiş olduğu aktif ve öncü rolü takdirle karşılıyoruz. Bölgedeki dönüşüm süreci esasen bir demokratikleşme sürecidir. Bölgede tarihin normal akışına kavuşması, bölge haklarının 21. yüzyılla buluşması anlamına gelmektedir ve bu artık otokratik sistemlerden, demokratik sistemlere geçişin bir adımıdır. Artık hakların iradesinin egemen olduğu bir döneme geçiştir. Açıkçası Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Akdeniz havzasında tarihi gelişmelere şahit oluyoruz. Artık insanoğlu ‘ben insanım, benim iradem var, benim iradem iktidar oluyor’ diyor. Bölgedeki gelişmeler değerlendirilirken unutulmamalıdır ki demokratikleşme uzun soluklu çaba gerektiren bir süreçtir. Bu süreçte iniş çıkışlar yaşanması son derece tabidir. Önemli olan tabloyu görebilmektir. Bazı olumsuzluklara odaklanarak bölgenin geleceğine ilişkin karamsar bir bakış açısı sunmak yanlış olur. Bu hataya düşmemeli. Bölge hakların ne istediğini doğru anlamalıyız” şeklinde konuştu.

“ÜLKELERİ, YARDIM İÇİN DUVARA TIRMANDIRACAK OLURSAK BU ZULÜM OLUR”

Başbakan Erdoğan, bölgedeki bazı hükümetlerin acil mali kaynak ihtiyacı içinde olduklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Uluslar arası finansal yardım bu ülkelerin likitide darlığına ve bankacılık krizine girmesini engelleyebilir. Uluslar arası toplum mali krizlerin önlenmesi ve beraberinde siyasi krizlerin ortaya çıkmaması için sorumluluk almalı ve bölge ülkelerine azami desteği sağlamalıdır. Türkiye bölgedeki demokratikleşme ve dönüşüm sürecini desteklemeyi sürdürecektir. Dünya kamuoyunun iyi bildiği bu tutumumuz bölgeye ortak, tarihi ve kültürel bağlarımız ışığında son derece tabii karşılanmalıdır. Biz bölgenin ortak bir kaderi paylaştığına inanıyoruz. Bu anlayışla demokratik seçimlerle iş başına gelmiş yönetimlere önyargısız biçimde yaklaşarak olabilecek azami desteği sağlama gayretindeyiz. Gayemiz sadece bölgede kalıcı barışın, refahın, istikrarın temin edilmesidir. Türkiye’nin güvenlik huzur ve istikrarının, bunun yanında Avrupa’nın huzuru ve istikrarının tüm bölgenin durumuyla birebir paralel olduğunu biliyor ve görüyoruz. Biz ülkelerin nerede olduğunu, nerede olabileceğini görmek zorundayız. Öyle ülkeler var ki aslında verilebilecek bir miktar destekle, yardımla geleceğin demokratik ülkesini çok daha rahat kurabilecektir. Ama ona yapılacak yardım için duvara tırmandıracak olursak bu zulüm olur. Biz kendilerine finansmanı nasıl yöneteceğinin ipucunu verirsek, kendilerine verebileceğimiz destekler onları hem onurlu bir şekilde geleceğe yürütür ve onlar geleceğin çok daha güçlü ülkeler arasına girer. Biz bu dünyada zayıf ülkelerle yürümek istemiyoruz.”

“BEN MEMURDAN SİYASET DERSİ ALMAM”

Türkiye’yi 10 yıl önce IMF’ye olan 23,5 milyon dolar borçla devraldıklarını ve o günden bu güne stand-by anlaşması yapılmadığını anlatan Erdoğan, “Bize siyaset öğretmek istediler. Ben siyasetçiyim, ben siyaseti siyasetçiden öğrenirim veya dinlerim. Bir memurdan siyaset dersi almam. Kendilerine bunu anlattım. Eğer bize parasal destek verecekseniz verin. Borcumuzu ödediğimiz zaman sizler bize başka bir şey söylemeyin. Borcumuzu ödemiyorsak gereğini yapın. ‘kusura bakmayın biz sizinle artık anlaşma imzalamıyoruz’ dedik. Borçlarımızı ödedik, son taksiti salı günü ödüyoruz ve IMF ile olan 23,5 milyon dolarlık borç bitiyor” diye konuştu.

Konuşmasında Süveyş Kanalı’na atfen Kanalistanbul projesinden de bahseden Başbakan Erdoğan, “Karadeniz’i Marmara’ya bağlıyoruz. Çok farklı, modern bir kanal olacak. Gördüğünüz, bildiğimiz boğazımızı çevre tehdidinden kurtaracağız ve yeni yapılacak Kanalistanbul ile hem gelir noktasında, hem de şehircilik noktasında çok farklı bir adımı atacağız. 42 kilometre uzunluğunda bir kanal olacak ve en üst düzeyde 500 metre genişliğinde bir kanal olacak. Bu kanalla İstanbul bir marka şehir olarak dünyada yerini alacak” dedi. (İHA)

Başbakan Konuyu saptırmayalım dedi

Erdoğan, “BDP milletvekilleri ile ilgili fezleke hakkında Cumhurbaşkanı Gül ile aranızda bir görüş ayrılığı var mı?” sorusu üzerine, “Konuları saptırmayalım. Farklı konu, farklı konu. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasının neyi hedeflediği bellidir benim yaptığım açıklamanın da neyi hedeflediği bellidir” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Senegal Başbakanı Abdoul Mbaye’yi ile yaptığı görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişki sorularını yanıtladı. Erdoğan, BDP’li milletvekilleri hakkındaki fezlekeyle ilgili olarak, Abdullah Gül ile aralarında bir fikir ayrılığının olup olmadığının sorulması üzerine, “Konuları saptırmayalım. Farklı konu, farklı konu. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasının neyi hedeflediği bellidir benim yaptığım açıklamanın da neyi hedeflediği bellidir. Türkiye’de milletvekili olarak dokunulmazlık zırhına bürünmek suretiyle ülkenin refahına, huzuruna kastedenlere, adeta teröre teşvik edenlere, ‘silahlanın’ çağrısında bulunanlara karşı da herhalde milletin vekilleri olarak bizim de yapmamız gerekenler vardır. Milletimizin de bizden beklentileri vardır. Bu konuda bizler de AK Parti Grubu olarak bu fezlekeler üzerinde çalışmalarımızı yapmak suretiyle kararımızı verir, atmamız gereken adımı atarız” dedi.

“GİDER ZİYARETİMİZİ GERÇEKLEŞTİRİRİZ”

Gazze’ye yapmayı planladığı ziyaret hakkında bilgi veren Erdoğan, “Bu arzumu şartlarımızın elverdiği ilk anda gerçekleştirmek istiyorum. Karar verdiğimiz anda açıklar ve gider ziyaretimizi gerçekleştiririz. Oradaki sontabloyu bizzat yerinde görmek istiyorum” dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Patroit füze talebi ile ilgili olarak İran’dan yapılan açıklamalar hakkında da şunları söyledi:

“Hükümetinize, devletinize inanın. Hükümetiniz, devletiniz eğer bir konuda bir karar verecekse bu kararı verirken nereye danışarak, kimlerle danışarak, kimlerle bunun istişaresini yaparak vereceğini çok iyi bilir ve adımını da ondan sonra atar ve bu adımı attıktan sonra da milletten almış olduğu vekaletle bunu sürdürür. Bizim başka yerden vekalet alma gibi bir derdimiz yoktur.”

(DHA)

AK Parti’nin 4. Olağan Büyük Kongresi

Başbakan Erdoğan’ın son kez genel başkan adayı olacağı AK Parti Kongresi, Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştiriliyor. Salona gelen Erdoğan, kapıda bekleyen partileri selamlayarak, kısa bir konuşma yaptı.

 

AK Parti’nin 4. Olağan Büyük Kongresi, Ankara Spor Salonu’nda yapılıyor. AK Parti’yi 3 kez seçime götürecek kadro bu kritik kongrede belirlenecek.

3. kez genel başkanlığa aday olacak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu son adaylığı olacak.

Kongre nedeniyle Ankara’ya gelen partililer, Ankara Spor Salonu çevresinde sabah erken saatlerde toplanmaya başladı.

Salona girmek isteyen vatandaşlar için tek arama noktası oluşturulması özellikle 19 Mayıs Spor Kompleksi önünde büyük yoğunluk yaşanmasına neden oldu. Delegeler için 2 ayrı arama noktası oluşturuldu.

Spor salonuna akın eden partililere, AK Parti teşkilatı tarafından kumanya dağıtıldı. Ankara dışından gelen konuklar, davul ve zurna ekipleri tarafından karşılanıyor. Salona giremeyen vatandaşların kongreyi izlemeleri için de salon bahçesine dev ekran kuruldu.

Salonun birçok yerine kongrenin ana sloganı olan “Büyük Millet Büyük Güç Hedef 2023” afişleri asıldı.

Sahne tasarımında mavi zemin üzerine, mavi ışıklarla belirginleştirilen büyük bir dünya haritası kullanılırken Başbakan Erdoğan’ın, konuşma yapacağı sahne Türk ve AK Parti bayraklarıyla süslendi.

ERDOĞAN SALONA GELDİ

AK Parti’nin 4. Olağan Büyük Kongresi, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın salona gelmesiyle başladı. Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte özel olarak hazırlanan platformda yürüyerek partilileri selamlayıp, partililere karanfil attı.

Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte AK Parti’nin Arena Spor Salonu’ndaki 4. Olağan Büyük Kongresi’ne katılmak üzere Ankara Arena Spor Salonu’na geldi. Erdoğan’nın gelişinden önce ise vefat eden büyük usta Neşet Ertaş unutulmadı. Kongrenin başlangıcında ‘Bozkırın Tezenesi’ olarak anılan Neşet Ertaş’ın ‘Yalan Dünya’ isimli türküsü kendi sesinden salondaki partililere dinletildi. Türk bayraklarıyla çalınan şarkılara tempo tutan partililer, ayrıca kongre için hazırlanan şarkıya da ellerindeki Türk bayraklarıyla eşlik etti. Daha sonra ise AK Parti’nin seçim şarkısı olan “Aynı Yoldan Geçmişiz Biz” şarkısını yine kongre salonunda bulunan partililer hep birlikte söyledi.

Başbakan Erdoğan, kongre salonunda ise büyük bir coşkuyla karşılandı. Partililerin tezahüratları ve alkışları arasında eşi Emine Erdoğan ile birlikte salona girmeden önce kongre salonuna giremeyen dışarıdaki partililere seslenen Başbakan Erdoğan, kongre salonunda özel olarak hazırlanan platformda eşi ile birlikte partilileri selamladı ve karanfil attı.

Kongre, divanın oluşturulmasının ardından da aygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam edecek.

CEZAEVİNE GİRERKEN YAPTIĞI KONUŞMA

Sahne kenarındaki ekranlardan da Erdoğan’ın, ilk olarak Siirt Milletvekili seçilmesi ve TBMM Genel Kurulu’nda yemin etmesi yansıtıldı.

Salondaki ekranlardan Başbakan Erdoğan’ın, hapse girerken yaptığı konuşmanın yayınlanması seyircilerden büyük alkış aldı. Erdoğan’ın değişik tarihlerdeki konuşmaları ve AK Parti hükümetlerinin icraatları da alkışlarla izlendi.

Salonda, kongrenin sloganı olan ”Büyük Millet, Büyük Güç, Hedef 2023” başta olmak üzere, ”Hayallerimiz Var, Sevdamız Var”, ”Bir Olduk, Birlik Olduk, Birlikte Türkiye Olduk”, ”Durmak Yok, Yola Devam”, ”Tükiye’nin Partisi, Türkiye’nin Lideri”, ”Her Şey Türkiye İçin, Bu Işık Sönmeyecek”, ”Biz Birlikte Türkiye’yiz” pankartları dikkati çekti.

Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı kongre salonu önünde bulunan Cumhuriyet Caddesi trafiğe kapatıldı.

ŞARKI VE KLİPLİ KONGRE

Bu arada, Türkiye’de ilk kez bir siyasi parti kongre için şarkı ve klip hazırlattı. Sözleri ve bestesi Özhan Eren’e ait olan şarkı için klip çekildi.

SÜRPRİZ İSİMLER

Kongrede eski MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, HAS Parti’nin eski Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve eski Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can’ın da parti yönetiminde yer alması bekleniyor.

BEŞ AYRI DİLDE SİMULTANE

Kongrede 200 yabancı konuk için İngilizce, Fransızca, Rusça, Portekizce ve Arapça olmak üzere 5 ayrı dilde simultane çeviri yapılacak.

Kongrede 3 işaret dili tercümanı da görev yapacak.

İKİ ONUR KONUĞU

AK Parti’nin kongre için 2 onur konuğu bulunuyor. Partinin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in davet ettiği 4 onur konuğundan ikisi kongrede yer alacak.

Kendisini yakarak Arap Baharı’nı başlatan Muhammed Bouazizi’nin annesi ve kız kardeşi ile Nobel Barış Ödülü sahibi Yemenli aktivist Tevekkül Karman kongrede hazır bulunacak.

İsrail ordusuna ait tankın ezerek öldürdüğü ABD’li aktivist Rachel Corrie’nin ailesi ile Van depreminde hayatını kaybeden Japon doktor Atsushi Miyazaki’nin ailesi ise mazereti olduğu için daveti kabul etmedi.

TARIK HAŞİMİ SÜRPRİZİ

Öne çıkan bir başka isim ise, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi.

Sunni kökenli Haşimi, Irak’ın Şii Başbakanı Nuri El Maliki’nin suçlamalarının ardından gıyabında yargılanarak, ülkesinde idama mahkum edilmişti.

Aleyhindeki suçlamalar üzerine önce Bağdat’tan Kuzey Irak’a geçen Haşimi, Kuzey Irak üzerinden Türkiye’ye geçmiş, bazı ülkelerde temaslarda bulunduktan sonra yine Türkiye’ye dönmüştü. Irak hükümeti, hakkındaki yargılama ve idam kararı üzerine Haşimi hakkında interpol aracılığıyla arama kararı çıkarmasına rağmen, Türk hükümeti Haşimi’nin iade edilmeyeceğini, istediği kadar Türkiye’de kalmasına izin verileceğini açıklamıştı.

IRAK’TAN YOĞUN KATILIM

Irak, AK Parti kongresine en yoğun katılımın olduğu ülkelerden biri oldu. Meclis Başkanı Usame Nuceyfi, Irak eski Başbakanı İyad Allawi ve Irak’taki pekçok partinin temsilcisi Ak Parti kongresine katılanlar arasında.

MALDİVLERDEN BİLE KONUK VAR

Kongre’ye en uzak yerden gelen konuk ise, dünyanın öbür ucundan, Maldiv adalarından Ankara’ya geldi. Maldivler Adhaalath Partisi Genel Başkanı Dr. Mohamed Muizzu da kongreye katılanlar arasında.

“GADANI ALIRIM BÜYÜK USTA….”

AK Parti Kongresi’nde, parti yönetimi kendi belirlediği pankartlar dışında pankart açılmasına izin vermiyor.

Ancak arada, bazı parti örgütleri bu yasağı, kısa süreli de olsa, delmeyi başarıyorlar.

Bunlardan biri de Kayseri il örgütü oldu.

Birden bire açtıkları pankartta, “koca dünya sana hasta, ne yiğittin sen Davos’ta, gadanı alırım büyük usta…” yazıyordu.

Pankart sadece birkaç dakika açıldı, ardından parti yöneticilerinin uyarısı ile kaldırıldı.

NEŞET ERTAŞ UNUTULMADI

Kongre’de, geçtiğimiz hafta içinde hayatını kaybeden Neşet Ertaş da unutulmadı. AK Parti’nin şarkılarına ara verilerek, “Neşet Ertaş anısına” anonsu yapıldı ve Neşet Ertaş’ın türküleri yayınlanmaya başladı. Kongre, Neşet Ertaş’ın sesiyle coştu.

HD YAYIN

Parti yetkilileri, ilk defa bir siyasi parti kongresinden full HD canlı yayın gerçekleştirileceğini belirtti.

12 kamerayla yapılacak canlı yayın, yurtiçi ve yurtdışındaki televizyonlara ücretsiz bir şekilde verilecek.

6 GAZETE VE 2 TELEVİZYON YOK

Öte yandan, Birgün, Aydınlık, Özgür Gündem, Sözcü ve Evrensel gazeteleri ile İMC ve Ulusal Kanal’ın kongreye davet edilmediği öğrenildi.

Mynet

Memur zamı için Başbakan son sözünü söyledi

Başbakan, masadan kalktıktan sonra kendilerini arayan Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’ya, “Bütçe açığı, cari açık, Orta Vadeli Mali Plan ve kamu mali disiplinini” gerekçe göstererek “Bu son teklifimiz” dedi. Başbakan’ın bu cevabı üzerine Memur-Sen de iş bırakma eylemini gündemine aldı.

Memur-Sen adına toplu sözleşme masasında yer alan Toplu Sözleşme Genel Sekreteri Hacı Bayram Tonbul, “Bu saatten sonra artık yeni bir teklif çıkacak görünmüyor” dedi. Tonbul, yüzdelik zammın memura faydası olmadığını; asıl taleplerinin taban aylık zammı olduğunu vurguladı. Ancak hükümetin buna hiçbir şekilde karşılık vermediğini belirterek, memur maaşının yarısının tazminatlardan oluştuğunu, bu nedenle emekli ikramiyesi ve maaşının düşük kaldığını söyledi. “”Bizim bu koşullarda toplu sözleşme imzalamamız mümkün değil” dedi.

Masadan kalktıktan sonra Başbakan ile görüşüp görüşmedikleri sorumuz üzerine Tonbul, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun Başbakan ile görüştüğünü söyledi. Tonbul, “Başbakan da cari açıktan, bütçe açığından, Orta Vadeli Plan hedeflerinden söz ederek, kamu mali disiplinini bozamayacaklarını belirterek, bunun son teklifleri olduğunu söylemiş. Dolayısıyla bizim açımızdan şuan için yapacak birşey kalmadı” dedi.

5 BİN KİŞİYLE HAKEME

Çarşamba günü Ankara’da ilk eylem olarak 5 bin kişiyle kamu hakem heyetine başvuracaklarını açıklayan Tonbul, “Bunun ardından iş bırakma dahil her türlü eylemi tartışıyoruz” dedi. Tonbul, uzlaşmazlık tutanağının imzalanmasının ardından 3 gün içinde hakem heyetine başvurulacağını; heyetin de 5 gün içinde karar vermesi gerektiğini anımsatarak, heyetin kararı için son kararın 29 Mayıs olduğunu vurguladı.

Ancak memurun eylem yapması için son günün beklenmesi gerekmediğini belirten Tonbul, Memur-Sen’in bugüne kadar iş bırakmayı gündemine almadığını, ancak bugünden sonra iş bırakmanın da eylem biçimi olarak gündemlerinde olduğunu açıkladı.

Memura kötü haber

Geçtiğimiz hafta önemli açılış törenlerine ve programlara katıldıklarını belirten Başbakan Erdoğan, Ankara ve İstanbul’da çok sayıda misafiri ağırladıklarını anlattı. Almanya’dan, Ürdün’den, Kosova’dan, Irak’tan önemli konukları olduğunu dile getiren Erdoğan, ikili ve bölgesel meseleleri ele alma fırsatı bulduklarını kaydetti. Slovenya ve İtalya’ya yaptığı resmi ziyaretleri hakkında bilgi veren Erdoğan, İstanbul’da Yatırım Danışma Konseyi toplantısına katıldığını ve uluslararası yatırımların daha fazla çekilmesi amacıyla, dünyanın en önemli firmalarından 17’sinin İstanbul’a geldiğini söyledi.

Türkiye’de 1954 yılından itibaren küresel yatırım çekebilmek için çalışmalar yapıldığını anımsatan Erdoğan, ”Ancak bizim dönemimize kadar bazı istisnalar dışında Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırım miktarı 1 milyar doları aşamadı. Biz 2007 yılında 22 milyar dolar ile tarihi bir seviye yakaladık, bu söylediğim yıllıktır. 2008 ve sonrasında ekonomik kriz nedeniyle uluslararası yatırımlarda belli miktarda azalma oldu ama Türkiye 2008 yılında 18.5 milyar dolar, 2009 yılında 8.4 milyar dolar, 2010 yılında 9 milyar dolar yatırım çekti. Geçtiğimiz yıl ise yeniden bir toparlanma ve 2011 yılında Türkiye’ye 16 milyar dolar tutarında uluslararası yatırım yapıldı” diye konuştu.

Uluslararası kuruluşların yatırımlar konusunda tahmininin yüzde 18,5’lik bir artış olduğuna dikkati çeken Erdoğan, yüzde 76 oranında bir artış kaydedildiğini söyledi. Erdoğan, ”İstanbul’u bir yandan uluslararası finans merkezi haline getirirken, bir yandan da uluslararası bir yönetim merkezine dönüştürüyoruz. Şu anda hedefimiz bu, çalışmalar başladı” dedi. Bazı büyük firmaların bölge operasyonlarını İstanbul üzerinden yaptığını belirten Erdoğan, IMF’ye olan borcun da AK Parti Hükümeti döneminde 23,5 milyar dolardan 2,3 milyar dolara düşürüldüğünü anlattı. Erdoğan, ”Borcu tamamen ödeyeceğiz ve inşallah kapatacağız” diye konuştu.

Erdoğan, yurtdışında yaşayan vatandaşların bulundukları ülkelerde oy kullanabilmeleri için gerekli çalışmayı yaptıklarını ve yasal değişikliğin gerçekleştiğini söyledi. Erdoğan ayrıca yurtdışındaki vatandaşların haklarını kaybetmemesi için ‘‘Mavi Kart” uygulamasına başladıklarını belirterek, söz konusu uygulama ile ilgili bilgi verdi.