Kategori arşivi: Cinsellik

Cinselliğin gizemli 10 sırrı

Cinselliğin gizemli sırlarını biliyormusunuz işde sizlere gizemli 10 sırrı

1- Emziren bir arkadaş libidonuzu artırabilir

Kokuların cinsel hayatımız üzerinde güçlü bilinçaltı etkileri olduğunu biliyor muydunuz? Süt veren kadınların yaydığı koku, etraflarındaki tüm kadınların libidosunu yüzde 50 artırabiliyor. Feromon hormonları kadınlara, “Artık senin de hamile kalma zamanın geldi” mesajı veriyor ve sekse yönlendiriyor.

2- Kadınlar zihnen daha çok aldatıyor

Araştırmalar kadınların erkekleri zihnen daha sık aldattıklarını ortaya koyuyor. Kadınların yüzde 80’i tanıdıkları bir erkekle ilgili fanteziler kurarken, erkeklerin yüzde 75’i yalnızca pornografik görüntüleri hayal ediyor.

Erkekler için beğendikleri bir kadınla seks yapmayı hayal etmek zor değil, ancak porno dergilerinde gördükleri kızlar dururken o kadar çaba sarf etmeye değmez. Kadınlar ise fantezi nesnelerine kanlı canlı bir karakter eklemek istiyorlar.

3- Yaşlanmak orgazmda zirve yapmaktır

Yaşlanmak seks hayatının bitmesi değil, orgazm olma şansının zirve yapması anlamına geliyor. Yeni bir araştırma, 36-45 yaş aralığındaki kadınların yüzde 63’ünün her seks yaptıklarında orgazma ulaştıklarını gösteriyor.
Daha genç kadınlardaysa bu oran yüzde 28. 65-74 yaş arasındaki kadınların bile yüzde 53’ünün cinsel hayatları aktif şekilde devam ediyor.

4- Kadınlar da porno sever

Tahmin edilenin aksine kadınlar da cinsel hayatlarını renklendirmek için erkekler kadar porno izliyorlar. Üstelik pek çoğu porno eşliğinde sevişecek kadar cesaretli. Eğer siz de merak ediyor ama aşırı şiddet içeren görüntülerle karşılaşmaktan korkuyorsanız, seçim konusunda eşinizden yardım alın.

5- Cinsel güdüleriniz genetik olabilir

Boş bir beyaz sayfa gibi değil, bazı donanımlarla doğuyoruz. Dolayısıyla seks güdülerimizin genetik olma ihtimali var. Kadınların yüzde 30’u kolay, yüzde 60’ı zor tahrik olurken, yüzde 10’u da ortalama bir tahrik olma kapasitesine sahip. Siz bu yelpazenin neresindesiniz

6- Evli erkek kadın avcılığını bırakır

Bilimsel araştırmalar erkeklerin evlendikten sonra kadın avcılığı isteklerinin düşüşe geçtiğini gösteriyor. Çünkü testosteron seviyesi evli erkeklerde, evli olmayanlara kıyasla daha düşük oluyor. Uzmanlar bu düşüşü, evli erkeklerin, kadını için diğer erkeklerle rekabete girmek zorunda olmamalarına bağlıyor.

7- Nezaket tutkunun katilidir

Çiftler yatak odası dışında bir yerde sevişmeyi başlatmak ya da yatakta oral seks yapmak istediğinde, birbirlerine çekinmeden açıkça izin verirlerse, cinsel iletişimdeki duvarlar yıkılıyor. Cinsel düğümün çözümü ‘izin’den geçiyor.

8- Seks değil öpüşmek evliliği kurtarır

Bir araştırmaya göre her gün öpüşen çiftlerin boşanma olasılığı, her gün seks yapanlardan daha düşük. Dolayısıyla seks değil, öpüşmek ilişkiyi onarıyor. Zira öpüşmek, aşk ve sevgi belirtisiyken; seks spor, basit bir rahatlama ya da egemenlik kurma yöntemi olarak algılanabilir.

9- Cinsel isteksizliğe karşı tropikal meyveler

Tropikal meyvelerin büyük bölümünün afrodizyak etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Hindistan cevizinin testosteron aktivitesini artırdığı, ananasın cinsel bir uyarıcı olduğu ve zencefilin cinsel organlarda kan dolaşımını hızlandırarak kadınlar üzerinde Viagra benzeri bir etki yarattığını biliyor muydunuz? Ayrıca çinko bakımından zengin olan kabuklu deniz ürünleri de sperm üretimine yardımcı oluyor.

10- Seksin duraklama dönemi vardır

Seks hayatında üç aylık bir duraklama normaldir. Hatta çiftlerin yüzde 24’ü hayatlarının bir döneminde üç ay ilişkiye girmiyorlar. Seks, günlük hayatlarının bir parçası olmaktan çıkıyor. Bu durumda eşlerin birbirine masaj yapması ve nelerden hoşlandığından söz etmesi, uyuyan duyguları yeniden harekete geçirmeye yardımcı oluyor.

Cinsel Sorunlar Tek Taraflı Değildir

Yapılan çalışmalar, eşi sertleşme sorunu yaşayan bir kadında ilk tepkilerin “Artık beni beğenmiyor”, ” Galiba yeteri kadar çekici değilim” veya “Beni aldatıyor mu acaba?” şeklinde geliştiğini gösteriyor.

Bunun yanında eşinde erken boşalma sorunu olan bir kadın da eşinin sadece kendi tatminini düşünen ve bencil bir erkek olduğu sonucuna varıyor. Bu durumda belki de tedavisi oldukça hızlı ve kolay olabilecek bir cinsel fonksiyon problemi, çiftin arasında çatışmalara dönüşüyor, aseksüel evlilikler başlıyor. Eşiniz cinsellikte ilk kez sorun yaşıyorsa, öncelikle onunla konuşmaktan kaçmayın.

Onun duygu ve düşüncelerini dinleyip, kendi hislerinizi mutlaka aktarın. Tek bir kez başarısızlık yaşamanın her zaman kalıcı bir probleme işaret etmeyeceğini bilin. Önemli olan sorunun ortak bir problem olduğu kabul etmek, suçlayıcı davranmamak ve birlikte çözüm aramaktır.

Cinsel sorunlar istikrarlı bir şekilde devam ediyorsa, en fazla iki-üç ay içinde bir uzmana danışarak sorunun altında yatan organik, psikolojik ve sosyal sebepleri araştırın.

DR. ECE HATTAT

Cinsel Tabuları Yıklamasınız

Dünya Cinsel Sağlık Birliği (WAS) tarafından cinsel sağlık konusunda bilgilendirme amacıyla başlatılan “Dünya Cinsel Sağlık Günü” her yıl 4 Eylül tarihinde düzenleniyor. Cinsellikle ilgili toplumsal tabulara değinen Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatrist Prof. Orhan Doğan, mutlu ilişkiler ve sağlıklı cinsel yaşam için önce bu tabuları yıkmak gerektiğini söyledi.

Prof. Doğan, “Cinsellik ve cinsel konuların konuşulması, cinselliğin ayıp sayılması, kadının cinsellikten zevk alması, cinsel fantezi kurmak, kadının cinsel ilişkiyi başlatması gibi konular, ülkemizde olduğu kadar dünyada da başlıca cinsel tabular arasında yer alıyor. Bu da bireysel ve toplumsal olarak cinsellik hakkında pek çok yanlış bilgiyi beraberinde getiriyor. ‘Kadın cinsel ilişkiye daima hazırdır’, ‘erkek cinsel ilişkiye daima hazırdır’, ‘cinselliğin temel amacı cinsel ilişkidir’, ‘cinsel doyum penisin büyüklüğüyle doğru orantılıdır’, ‘mastürbasyon zararlı ve günahtır’, ‘karşı koymayan kadına tecavüz normaldir’ gibi toplumsal yanılgılar, yanlış davranışlara ve cinselliği konuşulmayan ya da ayıp bir konu olarak tanımlanmasına sebep oluyor. Böyle durumlar kişilerde korku, önyargı veya saldırgan davranışları da beraberinde getiriyor” dedi.

EĞİTİM VE UZMAN YARDIMI ALMAK ÖNEMLİ

Doğan, toplumların doğru ve yeterli bilgilendirilmesinde cinsel eğitimin önemine vurgu yaptı ve “İlköğretimden üniversiteye kadar okullarda cinsel bilgiler dersi, evlilik öncesi eğitim ve kursları olmalı. Güvenilir kaynak kitaplar ile internet sitelerinden, TV ve radyodan yararlanmak da çok önemli. Ayrıca cinsel işlev bozuklukları için kişiler mutlaka terapistlere, psikologlara, psikiyatristlere, aile hekimlerine, hastane ve aile sağlığı merkezlerine başvurmalıdır” şeklinde konuştu.

CİNSEL SORUNLARIN EN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN

Üsküdar Üniversitesi’nden Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy ise cinselliğin yaşamın doğal, sağlıklı bir yanı ve ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. “Biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel boyutu olan karmaşık bir yaşantıya sahip olduğumuz için cinsel sağlığa etki eden pek çok faktör vardır” ifadesini kullanan Demirsoy, “Cinsellik toplumda çok rahat konuşulamayan bir alan olduğu için kulaktan kulağa aktarılan yanlış bilgilerle öğreniliyor ve farklı kültürel bakışların işin içine girmesiyle iyice karmaşık bir hal alıyor. Durum böyle olunca doğru bilgiye ulaşmak ve iç sesini dinlemek iyice zorlaşıyor. Oysa biliyoruz ki cinsel sorunların nedenleri arasında hatalı bilgi ve inançlar ilk sırada geliyor” dedi.

Sağlıklı bir bakış açısının gelişmesi için cinsel eğitimin çok önemli olduğunu söyleyen Demirsoy, bu konuda farklı disiplinleri bünyesinde bulundurduğu için üniversitelere önemli sorumluluklar düştüğünü sözlerine ekledi.

Psikiyatrist Prof. Orhan Doğan

İlk cinsel ilişkide hamile kalınırmı

Bu bir istek olabilir ama hiçbir zaman gerçek olamaz. Dr. Yen, istatistiki verilere göre ilk ilişkisinde hamile kalanlarının oranının yüzde 20 olduğunu söylüyor. Çok ender olsa da regliyken hamile kalma ihtimali vardır. Çünkü bazı kadınların periyodları uzun sürer ve yumurtlama süreleri de uzun olabilir. Örneğin eğer 21 günde bir regli oluyorsanız, son günlerinize yakın cinsel ilişkiye girdiğinizde hamile kalma ihtimaliniz vardır

Ertesi gün hapı ilişkiden sonra kullanılabilir fakat olmuş bir hamileliğin bitmesine neden olmaz. Dr. Yen bu konuda yanlış bilgilerin özellikle gençler arasında çok yaygın olduğunu belirtiyor.

Kadınlar bazen sadece bu nedenle doğum kontrol hapı kullanmak istemezler. Oysa yapılan araştırmalar doğum kontrol hapının kilo aldırdığını kesin olarak ortaya koymamıştır.Kesinlikle yanlış bir inanış olduğunu söyleyen uzmanlar bu nedenle birçok kişinin hamile kaldığını belirtiyorlar.

 

Çiftlerin büyük bir bölümü bu yanlış yüzünden hamilelik döneminde zor günler yaşayabiliyor. Cinsel ilişki nedeniyle bebeğin düşebileceği ya da enfeksiyon kapabileceği değildir.Bir hekim tarafından aksi söylenmedikçe, gebelik sırasında ilk 6 ay cinsel birleşmenin bir sakıncası yoktur ve orgazm kasılmalarından dolayı bebek kafa travması veya beyin sarsıntısı geçirmez.

MASTÜRBASYON ZARARLIDIR

Mastürbasyon yapmak aksine cinsel sağlık açısından yararlıdır. Uzmanlar kişinin kendi vücudunu tanıması açısından mastürbasyonun önemli olduğunu belirtiyorlar.

MENOPOZDA CİNSEL ARZU AZALIR

Menopozla birlikte hormonlarda değişiklikler oluşsa da cinsellik sadece hormonlarla açıklanamayacağından, menopozla birlikte cinselliğin bittiğini söylemek mümkün değildir.Yapılan araştırmalarda 50 yaş üzerindeki kadınların yüzde 70’inden fazlasında cinsel isteğin azalmadığı görülüyor.Aslında bu yanlıştır çünkü kadın ne kadar çok cinsel ilişki yaşarsa, kalça kasları da o oranda güçlenir.

Erkekler neden ve nezaman aldatır

Erkekler ne zaman ve neden aldatır Uzmanların konuyla ilgili açıklamaları İlişki uzmanları bugüne kadar aldatan erkeklerin profillerini inceleyerek üç aşağı beş yukarı kimlerin aldatmaya meyilli olduklarını ortaya çıkarttı. İşte erkeklerin kadını aldattıkları durumlar..

1. Ondan fazla kazanıyorsan dikkat! Bir erkekten fazla kazanmak bazı kadınların başına gelebilir ve genellikle ilişkiye zarar verebilir.

2. Eşiniz sizinle zamanının yüzde 10’dan daha az harcıyorsa ve uzun süre çalışıyorsa o zaman ihanet etme olasılığı 10’da birdir. İstatistiklere göre çocuklu evli çiftler 75 dakika birbirleriyle zaman geçirmeli. Çift olarak bazı şeyler yapmaları gerekir.

3. Birçok çift evlenmeden önce birbirleriyle yaşamak istiyor. İyi bir evlilik için bu durum çiftlerin birbirine alışmasını sağlıyor. Yapılan ankete göre ise, birlikte yaşama sonrası evlenen çiftlerde aldatmayı yüzde 40 artırıyor.

4. Bilim adamları aldatma için bir genetik bağlantı ortaya çıkardı. İki yıl önce, Stockholm Karolinska Enstitüsü, zayıf ilişkileri ve evlilik sorunları olan bir ailede büyüyen erkeklerin aldatma olasılığının yüksek olduğunu belirledi. Aldatan baba veya erkek kardeş diğer erkek çocuğun aldatmasını kolaylaştırıyor

5. İkizlere dikkat! İkizlerden sevgiliniz olmayanın aldatma hikayesi varsa sizin partnewrinizin de aldatma olasılığı yüksek. Tek yumurta ikizlerinin ise vefasız olma olasılığının yüzde 200 olduğu saptanmış.

6. Yapılan bir araştırmadan, boşanmış erkeklerin aldatma olasılığının yüksek olduğu görülmüş.

7. Cinsel içerikli yayınlara meraklı olan erkeklerin de aldatmaya eğilimli ve sadakatsiz oldukları gözlenmiş.

8. Kırsal kesimde yaşayan evli çiftlerde aldatma verileri yüksek. Kırsal kesimde erkeklerin daha fazla aldattığı görülmüş.

9. Özel okulda eğitim gören veya yasakçı zihniyetne yetiştirilenlerin aldatmaya daha meyilli oldukları tespit edilmiş.

10. Erkek arkadaşınız veya eşiniz, ailenizi, arkadaşlarınızı sevmiyorsa ve sizi çok eleştiriyorsa dikkat edin. Ailesine sıkı sıkıya bağlı olan kişilerin eşlerini aldatmadığı belirtiliyor.


 

Cinsel İsteksizlik Tedavisi

Avrupa Cinsel Tıp Kongresi’nin önemli başlıklarından biri cinsel fonksiyon ile diyabet ilişkisi oldu. Kongre katılımcıları, kontrol altında tutulmayan kan şekerinin, cinsel sağlığı bozduğunu ve sertleşme sorunu için önemli risk faktörü olduğunu belirtti.

Diyabet hastalığı hem sinir hem de damar hasarı yaratarak erkeklerde sertleşme fonksiyonlarını bozuyor. Sertleşme sorunu, diyabetin ilerlemesiyle ortaya çıkabildiği gibi, bazen hastalığın ilk belirtisi de olabiliyor. Damar ve sinir hasarları kadınlarda ise idrar yolunda ve vajinada enfeksiyonları artırıyor. Diyabet, hastayı psikolojik olarak da etkileyen bir hastalık. Dolayısıyla, uzun yıllar kontrol edilmeyen diyabette diğer komplikasyonlara paralel olarak cinsel sorunlar da gelişebiliyor.

Geçtiğimiz günlerde Milano’da yapılan Avrupa Cinsel Tıp Kongresi’nde de bu sorun, yani cinsel fonksiyon ile diyabet ilişkisi ele alındı. Kongrede oturum başkanlığı yapan Prof. Dr. Halim Hattat, diyabetin sertleşme sorunu için çok yaygın bir risk faktörü olduğunu belirtti.

Aynı zamanda Avrupa Cinsel Sağlık Vakfı (ESHA) Türkiye Başkanı olan Prof. Hattat’ın verdiği bilgilere göre, diyabet hastası erkeklerde sertleşme sorunu normal erkeklere göre daha erken dönemlerde ortaya çıkıyor. Diyabet tanısı konulduktan yaklaşık 10 yıl sonra hastaların yarısında sertleşme sorunu görülüyor. Diyabet hastası erkeklerde sertleşme sorunu görülme oranı, diyabeti olmayan erkeklerden üç kat daha fazla. Diyabetin özellikle nöropati ve mikro anjiyopati döneminde cinsel sorunlar sıklıkla görülüyor. Bu dönemlerde retrograd ejakülasyon, yani meninin geri kaçması ve dışarı sıvı çıkışının olmaması durumu da sık rastlanan sorunlardan biri.

CİNSEL FONKSİYONDA DAMAR SAĞLIĞI ÇOK ÖNEMLİ
Diyabette hem büyük damarların hem de penise kan taşıyan küçük damarların etkilendiğini belirten ve sertleşme fonksiyonunun gerçekleşmesinde en önemli rolün damar yapısında olduğunu hatırlatan Prof. Hattat, konuyla ilgili şunları söyledi:

“Damar sertliği, penise giden kan akımının azalmasının en büyük nedenidir. Sigara içmek, yüksek kolesterol seviyeleri ve şeker hastalığı damar sertliğine yol açarak sertleşme sorununa katkıda bulunur. Ek olarak, sertleşme işlevinde yer alan sinirlerin de hasar görmesi erkeklerin yüzde 50 ile 70’ini sertleşme bozukluğuna yatkın hale getiriyor. Diyabette sertleşme probleminin yanı sıra orgazm hissinde azalma, haz alamama, mesaneye doğru geri boşalma veya gecikmiş boşalma problemleri de görülüyor. Ayrıca idrar yolu ve prostat enfeksiyonu riski de artıyor. Bunlar da idrar sorunları ve dolaylı olarak cinsel problemlere yol açıyor. Bu nedenle diyabet hastalığı olan erkeklerin kan şeker seviyelerini kontrol altında tutmaları, kalp-damar ve beyin sistemi kadar cinsel fonksiyonlarına da yardımcı oluyor.

DİYABET PENİS EĞRİLİĞİNİN DE NEDENİ
Sertleşme kusuru ile birlikte olabilen ve yine şeker hastalarında sık görülebilen bir hastalık da peyroni, yani penis eğriliğidir. Bu hastalıkta penis sertleşmeye başladığında peniste eğrilme/bükülme, ağrı olabilmektedir. Bir süre sonra peyroni hastalarında da sertleşme kusuru ortaya çıkabilmektedir. Penis eğrilmesi aşağı, yukarı ve yan taraflara doğru her yana olabilmektedir. Bu hastalarda ilk önce ilaç tedavisi denenir, yanıt vermezse cerrahi yolla eğrilik düzeltilir.”

KADINLARDA CİNSEL İSTEKSİZLİĞE YOL AÇIYOR
Diyabetin kadınların cinsel sağlığı üzerinde yarattığı en önemli etki ise enfeksiyonlar. Vajinal ve üriner sistem enfeksiyonlarının kan şekerinin yüksek olduğu dönemlerde daha sık görüldüğünü belirten Hattat, “Bir diğer önemli sorun da vajinal kuruluktur. Nöropati bazı kadınlarda vajinal kayganlığı bozuyor, bu da cinsel ilişkiyi ağrılı kılıyor ve isteği azaltıyor. Tabii, hastanın kendisini sürekli yorgun ve halsiz hissetmesinin cinsel aktiviteyi zorlaştırdığını da eklememiz lazım” diye konuştu.

MUTLULUK ÇUBUĞU’ NE ZAMAN ZORUNLU OLUR
Diyabetin neden olduğu cinsel fonksiyon bozukluklarında ilaç tedavileri, arter veya toplardamar ameliyatı, protez penis takılması, vakum-sıkma araçları ve psikoterapi yer alıyor. Özellikle hastalığın damar ve sinir uçlarında yaptığı geri dönüşümsüz hasarlar veya yüksek tansiyonun yarattığı damar problemleri ilaç veya enjeksiyon tedavilerinin yetersiz olmasına neden olabiliyor. Bu gibi durumlarda radikal çözümlere gidilmesi gerektiğini belirten Prof. Hattat,” Organik kökenli sertleşme sorunuyla sonuçlanan bu ve benzeri hastalığı olanlar için radikal tedavi seçeneği ise ‘Mutluluk Çubuğu’ olarak da bilinen penil protezlerdir. Bu tedavi, cerrahi müdahaleyle penisteki kavernöz cisimler içine, sertleşmeyi temin eden bir çift protez yerleştirme şeklinde yapılır” dedi.

HASTANIN BEKLENTİLERİ GERÇEKÇİ OLMALI
Prof. Hattat, bu tedavi seçeneğinden alınacak sonuçta hasta yaklaşımının da önemli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Penil protezler iyi hasta seçimi yapıldığında, hastanın partneri ile uyumunu düzenler ve yaşamı son derece kaliteli bir noktaya getirir. Burada altını çizmek istediğim husus; hastanın gerçekçi beklentilere sahip olması, cerrahinin olası sonuç ve potansiyel komplikasyonlarını kavramasıdır.

Hastalar özellikle protezin cinsel isteklerini etkilemeyeceğinin, bunun yalnızca cinsel birleşmeyi sağlayacak mekanik bir araç olduğunun bilincinde olmalıdır. Penil protez tipinin seçiminde hasta ve eşiyle avantaj-dezavantajları çok ayrıntılı olarak tartıştıktan sonra karar veriyoruz. Ancak hastalara ve arzu edildiğinde eşlerine de penil protez kullanımı üzerine hem klinik, hem psikolojik eğitim verilmesi çok önemli. Eğer hasta, özel durumları nedeniyle protez ameliyatını gizli tutmak isterse, bu doğrultuda davranmak gerekir.”

KADINA HEM ORGANİK HEM PSİKOLOJİK TEDAVİ
Diyabetin kadın hastalarda neden olduğu cinsel sağlık sorunları da cinsel tıp uzmanı, jinekolog ve psikologdan oluşan bir ekip çalışmasıyla yürütülüyor. Bu yaklaşımla hem vajinal kuruluk ve enfeksiyon gibi organik sorunların hem de hastalığın yarattığı psikolojik olumsuzlukların tedavisi mümkün oluyor.
Kanka: Cinsel Sağlık

Kadınların 10 hatası

CİSED Cinsen Sağlık Enstitüsü Derneği evlilik ve ilişki terapistleri, insanlığın varoluşundan beri belki de en çok kafa yorduğu olgusunu, kadın-erkek ilişkilerini masaya yatırdı. İnsan doğası gereği hata yapar ve mükemmel bir yaratık değildir. Diğer yandan kadın ve erkek de iki ayrı dünyaya sahiptir. İşte tüm bu tehlikeli karışım ortaya ilişkilerdeki hataları meydana getiriyor. CİSED evlilik ve ilişki terapistlerine göre, yapılan ilk hata, çatışmasız, kavgasız mükemmel bir ilişki yaşama arzusudur. Oysa çatışmasız mükemmel ilişki diye bir şey yoktur. Sadece huzurlu, dengeli ve her iki tarafın da tatmin olduğu bir ilişki vardır. Her iki tarafın da bunu kabullenip ilişkisine bu perspektifle yaklaşması gerekli. İlişkiler söz konusu olan kadın ve erkekse elbette problemsiz olmaz. Çatışmalı bir ilişkide çözüm arap saçına dönmüşse iletişim, karşılıklı yaklaşım ve tutumlar göz önüne alınmalı. CİSED evlilik ve ilişki terapistlerine göre, çift ilişkilerinin dinamiği 3 unsur ile belirleniyor. Bunlar, Etkileşimsel Sistem, Nesillerarası Sistem ve  Bireysel Sistem’dir.

 

 
Etkileşimsel sistem, çiftin birbirleriyle olan iletişimi ile ilişkilerinin kuruluşundaki dinamikleri kapsıyor. Yani çift çatışmaları çözmek yerine büyütmeyi seçtiğinde sorunlar artıyor. Bireysel sistem denildiğinde özellikle bireylerin 0-7 yaş döneminde ve ergenlikte yaşadıkları birtakım yanlışlıklardan bahsediliyor. Yani çocukluk yaraları şu anki ilişkilerde sorun yaratabiliyor. İlişki dinamiklerine yönelik belirleyici olan diğer bir unsur da Nesillerarası sistem. Yani kişilerin anne-babalarının birbirleriyle ve diğer aile üyeleri ile yaşadıkları ilişkiler bu başlık altında ele alınıyor. Çiftin geçmişten gelen aile sırlarının aynen bugünkü ilişkilerine de yansıdığına dikkat çeken evlilik ve ilişki terapistleri, tüm bu faktörlerin bir araya gelmesiyle dinamiklerin belirlendiğini vurguluyorlar. İşte bu dinamikler de tarafların bir ilişkiyi sağlıklı götürüp götüremeyeceklerini belirliyor. Bir insanın mükemmel bir ilişki arayışını, cennet arayışına benzeten CİSED evlilik terapistleri, tüm bu gerçekleri göz önüne alarak çiftlere şunları tavsiye ediyorlar

 

 
“Çatışmalarınızda birbirinizi adam etmeye çalışmaktan vazgeçin. Her olayda kendi hatalarınıza odaklanıp, önce kendinizi değiştirmeye çalışın, bunu yaparken de koşulsuz olun. “Ben bunu yapıyorum, ben kendimi değiştiriyorum sen de bunu yap, sen de değiştir kendini” şeklindeki ifadeyi aklınızdan silin. Konuşmak ve iletişim kurmak zorundasınız. Haklı olmak veya üste çıkmakgenellikle size hiçbir şey kazandırmaz. Bunun yerine suçlamadan dinleyin, mutlu olmayı, anlamayı, karşı tarafın söylediklerini sanki Cumhurbaşkanı veya Başbakan konuşuyormuşçasına ciddiyetle dinleyin. Anlaşılmak güveni, güven de yakınlığı getirir. Bunun tam tersi ise öfke ve yıkıma neden olur. Suçlamak, haklı olmak ve üste çıkmak hiçbir şeyi çözmeyecektir.
CİSED terapistleri, ilişkilerde kadınların ve erkeklerin kendi doğalarına göre birtakım hataları olduğuna dikkat çekiyor. İşte evlilik ve ilişki terapistlerin gözüyle kadınların 10 hatası
 
KADINLARIN 10 HATASI
1- Kutsal anneyi oynamak:
Annelik tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın annelik kimliğin getirdiği aseksüelite vardır. Ancak bu kimliğinizi yatak odasının kapısına asmanız gerek. Çünkü eşiniz için siz onun evlenmeden önce aşık olduğu ve arzu duyduğu kadınsınızdır. Bu bakış açısı evliliğinizin en sağlam temelidir. Sizin annelik kimliği ile sevgili kimliğini birbirine karıştırmanız da bu temele balyozla vurmak gibi olacaktır.  Bu nedenle evlilik hayatında önce kadın, sonra anne olmalısınız. Kadınlığınız anneliğin içinde yok olmamalıdır.
2- Orgazm taklidi yapmak:
Her şeyden önce bilmeniz gerekir ki, her cinsel ilişkinin sonunda orgazm olmak zorunda değilsiniz. Bu hurafeyi bir kenara bırakın. Üstüne üstlük orgazm taklidi yapmak erkeklerin tamamı tarafından reddedilen ve istenmeyen bir tutumdur. Kadınlar böyle yaparak erkeğin kendisine olan saygısını kaybetmesini engelleyerek ona iyilik yaptığını düşünür. Belki eşiniz o anda fark etmeyebilir ama daha sonra öğrenmesi ile kısır bir döngü içine girer. Sürekli sizin orgazm taklidi yapıp yapmadığınızdan şüphelenecektir. Bu durum da onda Performans anksiyetesine dönüşür. Taklit yapmak yerine dürüst olun. Samimiyet ilişkilerde her zaman yerini bulacak bir tavırdır. Cinsellik salt orgazmlardan meydana gelen ve mutlaka orgazmla sonuçlanması gereken bir süreç değildir. Cinselliğinizin sonunda cebinizde kalması gerekenler, paylaşımların ve yaşanan haz anlarının bolluğudur. Başta göze alamadığınız küçük hayal kırıklıkları, daha sonra çok derin hayal kırıklıklarına yol açabilir ve hem sizi hem de ilişkinizi geri dönülmez bir noktaya taşıyabilir.
3-İlişkideki gizemi kaybetmek:
Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocasına ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, ‘kankasıymış’ gibi muamele yapmasıdır. Birçok kadın ilişki süresi uzayınca erkekle her şeyini paylaşmaya başlar. Oysa kadının da erkeğinden ayrı birer dünyası vardır. Kız arkadaşlarınızla konuştuğunuz kadınsı birtakım konuları eşinizle paylaşmamanızda fayda var. Çünkü zaten sizi anlamayacaktır. Kadının da erkeğin de kendine has bir gizemi olmalıdır. Bu da her iki tarafın birbirinde aradığı bir özelliktir. Bu durumun deformasyonu da karşılıklı cinsel beklentilerin azalmasıyla ilişkinizi istemediğiniz bir noktaya sürükleyebilir. Partnerinizin size olan arzusunun devam etmesini istiyorsanız onunla kadınlığa has mahremiyetinizi paylaşmayın.
4-Eşin erotik filme veya porno izleme isteğini aşağılamak:
Siz bu durumu istediğiniz kadar reddedin ama günümüzde birçok erkek ergenliğinde veya hayatının bir yerinde mutlaka erotikFilm veya porno izlemiştir. Öncelikle bunu kabullenmeniz gerekir. Diğer yandan erotik filmler cinsel terapistler tarafından cinsel sorunları olan çiftlere tavsiye olarak sunulmaktadır. Eşinizi yargılamak ve aşağılamak yerine onun neden böyle bir seçimde bulunduğunu anlamak daha doğru. Bunu konuşulabilir bir konu olarak görmek ve gerektiğinde eşinizin erotik film izleme teklifine önyargısız yaklaşmak yatak odanıza Renk getirebilir.
5-İlişki sırasında sensiz kalmak:
Erkek doğasında cinsel olarak uyarılmak için duymaya ve görmeye ihtiyaç vardır. Bunu ondan esirgemeniz de en az onun kadar sizin de cinsel uyumunuza etki edebilir. Hissettiğinizi daha çok hissedebilmek için duygularınızı dile dökmek, gerektiğinde inlemek, çığlık atmak gibi bedensel duyumlarla dışa vurmak mutlu bir yatağın altın sırrıdır.
6- Kendi bedeninde kusur bulmak:
O sizi olduğunuz gibi beğendi ve sevdi. Sizin de kendinizi sevmeniz ve beğenmeniz hayatınızı kurtaracak kadar önemlidir. Unutmayın kendini sevmeyeni birBaşkası gerçekten sevemez. Kendine değer vermeyene kimse gerçekten değer vermez, veremez. Kısa ya da uzunsunuz, şişman ya da çok zayıf fark etmez. O sizinle olduğunuz gibi birlikte olmak istiyor. Kendinizi sevmeniz ve bedeninizle barışık olmanız, cinsel hayattan zevk almanızın ilk ve en önemli koşuldur. Eşinizle gerektiğinde aydınlıkta, açık ışıkta birlikte olun, evde iç çamaşırlarınızla dolaşın. İlk önce kendi bedeninizle flört edin.
7- Başka kadınları aşağılamak ve hakaret etmek:
Başka insanları bedensel veya kişiliksel özellikleriyle aşağılamak kimse tarafından hoş karşılanmaz. Kimse kimseye benzemediği gibi farklı farklı özellikleri veya kusurları olabilir. Ancak kendini mükemmel kabul edip herkesi küçük görmek, sürekli eleştirmek ve açıklarını dile getirmek partneriniz için rahatsız edici bir hal alabilir. Kadınlar eleştirmek söz konusu olunca erkeklere göre hemcinslerine karşı acımasızdırlar. Bu tutum da erkeklerin hoşuna gitmez. Annesinin, kız kardeşinin veya kadın bir iş arkadaşının durup dururken eleştirilmesi bir süre sonra erkeğin bu eleştirileri içselleştirmesine yol açabilir. Bir gün o eleştiriler birikip size dönebilir. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Her şeye rağmen insanlarla ve kendinizle barışık bir karakter çizerek kendinize olan güveninizi ortaya koyun. Bu size yönelik, akıllarda daha olumlu bir portre çizecektir.
8- Seksi amaçlar için kullanmak:
Cinselliği bir armağan gibi ruhun ve bedenin paylaşılması dışında bir amaç için kullanmak ilişkinizin kalitesini bozacaktır. Bu durum kadınlarda çok eskilere dayanan bir taktiktir. Ancak taş yerinde ağırdır. Cinsellikle günlük hayatın birtakım kazanımlarını birbirinden ayrı tutmanızda yarar var. Yatakta elde edebileceğiniz en büyük kazanç partnerinizle paylaştığınız hazlar ve güzel anlardır. Olguya bu şekilde yaklaşmalısınız. Aklınızdan çıkarmayın ki cinsellikle daha fazla sevgiyi veya gelecek garantisini elde edemezsiniz.
9-Erkeğe özensiz davranmak:
Her erkek ve elbette her insan beğenilmek, adam yerine konulmak, önemsenmek ister. Kendine saygı duyulmasını bekler. Partnerinin sadece davranışlarına değil kendine bakmasını, özen göstermesini de ister. Akşam partnerinin güzel kıyafetlerle kendini karşılamasını, güzel kokmasını, küçük sürprizler hazırlamasını hayal eder. Kadının bu şekilde erkeğe özenli davranması kendine ve ilişkisine verdiği değerin bir göstergesidir.
10-Sadece penise odaklanmak:
Erkeklerin cinsel hazzı sadece penisten aldığı doğru bir bilgi değildir. Kadın erkek fark etmeksizin insan bedeni tamamen sinir ağları ile örülmüştür. Bir erkeğin cinsel hazzı peniste yoğunlaşmış olabilir ancak tıpkı kadın gibi göğüs uçları da hassastır. Önemli olan kadının partnerinin bedenini keşfetmesidir. Bu nedenle partnerinizle çıktığınız bedensel yolculuğun önemli yol ve kavşaklarını keşfedin.

CİSED

Daha fazla orgazma ulaşmanın en iyi yolu

Utandığınız ama soramadığınız bazı soruların yanıtları… Dürüst olalım. Her kadın kendi orgazmının yeterince uzun ya da doyurucu, yeterince,..

Dürüst olalım. Her kadın kendi orgazmının yeterince uzun ya da doyurucu, yeterince iyi olup olmadığın merak eder. Üstelik birçok kadın eğer geç orgazm oluyorsa, frijit olma korkusu yaşar. Cosmotürk’teki habere göre, bu sebeplede kimisi soru sormaktan çekinir, kimisi de birkaç sorunun cevabıyla yetinir. Ama sonuç olarak her ikisi de net bir bilgi almamış olur.

Bizler sizin yerinize birkaç soru sorduk ve araştırdık. İşte merakınızı giderecek soru ve cevaplar.

BİRDEN FAZLA ORGAZMA ULAŞMANIN EN İYİ YOLU NEDİR?
Bazı kadınlar orgazm olduktan sonra daha duyarlı hale geliyorlar. Bu arabayı ilk kez çalıştırmanızdan sonra, aracın daha çabuk ısınmasına benzer. Birinciden sonra orgazm daha kolay gelir. Hatta sonraki orgazmların 15 saniye gibi kısa sürelerde geldiği bile olur.

SADECE G NOKTASI SAYESİNDE ORGAZM OLABİLİR MİYİM?
G noktası genellikle uyarıldığında kadınlardaki cinsel isteği arttırır. Ve her kadının bir g noktası vardır. Kadınlar bu nokta sayesinde orgazm olduklarında, daha etkili ve derin hissederler. Fakat bazı kadınlar bundan hoşlanmaz, G noktası oldukça sinir bozucu olabilir.

ORGAZM OLMAM ÇOK UZUN ZAMAN ALIYOR. ACABA DAHA ÇABUK NASIL ORGAZM OLABİLİRİM VE PARTNERİMİ NASIL YAVAŞLATABİLİRİM?
Eşinizi yavaşlatmak için ona bir akıl oyunu yapabilirsiniz. Ona batmakta olan bir botta olduğunu ve o sonra mutlaka geleceğini anlatın. Şelaleden eninde sonunda düşecektir ama bunu geciktirebilir. Tam şelalenin ucuna geldiğinde durmasını söyleyi KAYNAK:Cosmotürk

Cinsel sorunlarınızı paylaşın

Cinsel sorununuz ister sürekli isterse dönemsel olsun, ister sizden ister eşinizden kaynaklansın, ilişkinizi korumaya almalısınız. Öfke, endişe, mutsuzluk, hayal kırıklığı, çaresizlik, beğenilmeme korkusu, kendini ve karşısındaki suçlama gibi olumsuz duyguların eşinizle olan ilişkinizi etkilemesine izin vermemelisiniz. Bu nedenle bir cinsel sorununuz olduğunda hem kendi hem de eşinizin duygularına odaklanmalısınız.

 

 

Cinsel sorunların çiftleri birbirinden uzaklaştırdığı biliniyor. Cinsel problemler bazen ilişki problemlerinin ana nedeni oluyor. Bazen de ilişki sorunları cinsel problemlerin çok daha derininde yatıyor. Sebep her ne olursa olsun ilişkinize özen göstermeniz hem birbirinizi anlamanızı sağlayacak hem de cinsel sorunlarınızın daha kolay üstesinden gelmenize yardımcı olacaktır.

 

 

Cinsel sorunlarla boğuşuyorsanız ve bu ilişkinizi olumsuz etkilemeye başladıysa aşağıdaki önerileri gözden geçirmeniz size fayda sağlayacaktır. Ancak yine de gerektiğinde bir uzmandan yardım alarak, cinsel sorunlarınızın altında yatan psikolojik faktörleri ortaya çıkarmalı ve birbirlerinizle olan güveninizi, saygı ve sevginizi tekrar canlandırmalısınız:

 

 

 

Eşinizle konuşun: Eşinizle cinsel sorunlarınız hakkında konuşmanız, ona bu problemlerin bilincinde olduğunuzu anlatmanız ilk adımdır. Pek çok erkek ve kadın cinsel sorunlarını konuşmaktan çekindikleri için eşlerinden uzaklaşırlar. Örneğin orgazm sorunu yaşayan bir kadın eşiyle konuşmak yerine, cinsel ilişkiden kaçınmak için çeşitli bahaneler öne sürebilir. Bu durum çifti daha da uzaklaştırır. Ayrıca eşiniz, sorunu görmezden gelmenize sinirleniyor olabilir. Eğer durum böyleyse ona açık bir dille sorunun gerçekten de ilgi istediğini, bu zamana kadar fark etmediğiniz için özür dilediğinizi ve onu çok sevdiğinizi söylemeniz yararlıdır. Ayrıca eşinize iltifat etmeniz, onun sevdiğiniz yanlarını ona anlatmanız da önem taşır.

 

 

Fiziksel teması kesmeyin: Cinsel sorun yaşayan çiftler birbirleriyle olan fiziksel temastan da uzaklaşmaya başlar. Bunun sebebi pek çok çiftin fiziksel temasın mutlaka cinsel ilişki ile sonlanacağı ile ilgili yanlış inançlara sahip olmasıdır. Oysa fiziksel temas cinselliğin ilk adımı olsa da cinsellik fiziksel temasın kesin sonucu değildir. Dokunma, sarılma, okşama, öpme gibi fiziksel temaslar birbirinize olan yakınlığınızı korumanız açısından büyük önem taşır. Bu nedenle olumsuz bir cinsel ilişki yaşayacağınıza dair endişe, telaş ve streslerinizi bir yana bırakarak eşinizi sevdiğinizi belli etmekten kaçınmayın.

 

 

Kendinize yüklenmeyin: Cinsel sorunlarınız nedeniyle kendinizi en ağır eleştirilere maruz bırakmanız size bir fayda sağlamaz. Aksine bu durum eşinizi mutlu etmenizi ve ilişkinizi kuvvetlendirmenizi zorlaştıracaktır. Bu nedenle kişisel eleştirileri bir yana bırakın. Sorunlarınızı çözeceğinize inanın. Olumlu olmaya gayret edin.

 

 

Onu suçlamayın: Eşinizin davranışları cinsel problemlerinizin ana sebebi de olsa onu suçlamayın. Bu durumu asla iyileştirmeyecektir. Başka bir deyişle ilişkinizi daha gergin, daha öfke dolu yaparak cinsel sorunlarınızı daha da kötüleştirecektir. Bu nedenle onu suçlamak yerine onunla dürüst, açık ve sevgi dolu bir dille konuşmayı deneyin. Eğer bunu başaramıyorsanız mutlaka bir cinsel terapi veya çift terapisi uzmanından yardım alın.

 

 

 

Cinsellikten vazgeçmeyin:Cinsel sorunlar yaşıyorsunuz diye cinsellikten tamamen vazgeçmeniz yanlış bir davranıştır. Cinsellik tam bir cinsel beraberliğin çok ötesinde anlamlar taşır. Eğer sertleşme sorunu veya erken boşalma problemi yaşıyorsanız eşinizle birlikte cinsellikten keyif almanızı sağlayacak diğer davranışlara yönelebilirsiniz. Bu, birbirinize fiziksel ve duygusal anlamda bağlanmanızı sağlayacak, cinsel sorunlarınızın cinselliğinizi etkilemediğini size gösterecektir.

DR. ECE HATTAT

Kadınların seks sırları

Kadınların yatakodaları sırlarını bilmek erkekler için mühim bir konu Erkeklerin kadınların yatakodaları hakkında bilmediği o kadar çok sır var ki. İşin aslı erkeklerin bilgisizliği kadınları önemsememelerinden değil, daha çok kadının erkekeğe karşı bu sırlarını açmamasında. Her kadın karakter olarak birbirinden ayrılsada iş seks olunca ortak bir noktada buluşuyorlar. Genelde karşılıklı isteklerini konuşan çiftler hem daha iyi anlaşıyorlar hem de daha kaliteli bir seks hayatına sahip oluyorlar. Bizde size kadınların bizden sakladığı 5 seks sırrını açıklayacağız.

Adet döneminde seks

Kadınlar bu dönemde oldukça istekli oluyorlar. Genel geçer bir kural olmaya doğru giden bu cümle kadınların ortak isteklerinden biri. Vajinal kuruluk problemini, aşıp birlikte duş alabilirsiniz. Eğer tampon kullanıyorsa , sizin için biraz rahatsız bir durum olacak fakat aradaki engelleri aşıp bu işi öğreneceksiniz. Unutmayın bu dönemde kuru bir ilişki tamamen ikinizide soğutacaktır. Bu dönemin artısı kadınların hormonlarının patladığı günler olması. Şansınızı denerken karşınızda çok hareketli bir partner bulabilirsiniz.

Asla bitmeyen seks istemiyorlar

Büyük bir yalandan ibaret. Kadınlar seksi rahatlamak ve romantizmi yaşamak için tadarlar. Dolayısıyla işleyen demir pas tutmaz mantığı yürütüp kendinizi bir makina zannetmeyin. Kadınlar kendilerine yataktada yakın olacak erkek isterler. Erkeklerle kadınların fiziksel yapıları çok farklıdır. Orgazm olma durumları ise tamamen farklıdır. Yani karşınızdaki kadına istediği ilişkiyi yaşatırken siz doyuma ulaştığınızda o “o” noktaya varmış olmayabilir. Seksin süresi hem onu tatmin etmeli hemde sizi onun için zaman planlaması yapmaya başlayın.

Parmaklara dikkat

Bir kadını yatakta mutlu etmek için ellerinizi kullanacaksanız vajinanın derinliğini hesaba katın. Amacınız onu heyecanlandırmak olduğu için onun zevk aldığı noktalara odaklanın. Bunlar vajina girişi, içi ve G noktasıdır. Sizin el hareketleriniz yavaş ve nazikçe oldukça onun tepkilerine bakarak g noktasına yolculuğa çıkmaya başlayabilirsiniz. Korkmayın o sizin el hareketlerinizi zaten ayarlayacaktır. Sert hareketleriniz onu ürküteceği için parmaklarınızı iyi kullanın. Ve hijyen koşullarını unutmayın uzun tırnaklar veya kirli tırnaklar ona zarar verecekti..

 

 

Yeni şeyler deneyin

Onun için yatakodasında denenecek yeni şeyler çok heyecanlanmasına neden olacaktır. Kadınlar seks konusunda açık olamadıkları için büyük ihtimalle size ne istediklerini söyleyemezler. Porno filmlerde izlediğiniz fantazileri yapmanız gerekmez ama siz yaratıcı olun. Bir yapılacaklar listesi hazırlayın ve seks yaşamınızı renklendirin. Görüceksiniz yeni şeyler sizin cinsel hayatınızı ayakta tutacak.

Sabah çok azgın olur

Evet kadınlar çoğu sabah uyuyormuş numarası yaparlar. Onları güzelcene uyandırmak size kalmış. Bir kadını sabah seksine davet etmenin en iyi yolu penisinizi onun kasıklarına dokundurmanız bütün buzları eritecek. Oral sekste işe yarayacaktır. Sabah kuruluğunada dikkat etmeniz gerek biraz ortamı nemlendirmeniz lazım. Genede hatırlatalım her kadın sabah seksini sevmez o yüzden bir şansınızı deneyin ve görün. Kadınların hepsi bu 5 maddeden hoşlanmayabilir ama her kadının bilmeniz gereken yatak odası sırları elbette vardır. Unutmayın karşılıklı isteklerinizi konuşun, bir bakmışsınız cennettesiniz… KAYNAK:Askmen.mynet.com