AK Parti, Cemaat ve Liberaller

Gazete Habertürk Yazarı Nihal Bengisu Karaca, AK Parti, Libaraller ve Cemaat üzerine çok konuşulacak ve tartışılacak bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:

Gazete Habertürk Yazarı Nihal Bengisu Karaca, AK Parti, Libaraller ve Cemaat üzerine çok konuşulacak ve tartışılacak bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:

Başbakan Uludere faciası için ‘devlet halkını bombaladı’ manşetini atan gazetecilere fena yüklendi. MIT’in paylaştığı istihbaratın başlı başına sorunlu olduğu tezini Mehmet Baransu dile getirmiş, bu rapor Başbakan tarafından (dün itibariyle de MİT tarafından ) yalanlanmış, ‘canbaz’ ve ‘Kasımpaşalı’ lafları havalarda uçuşmuştu. Başbakan buna bir de ‘böyle konuşanların asıl emellerinden’ dem vurmayı ekledi, bu sözleri Taraf Gazetesinin değil, bir çok liberal entelektüelin yanısıra cemaatin de üzerine alındığı da bir sır değil.  Liberal entelektüeller ile cemaat/ hizmet hareketi arasında bir geçişkenlik, bir fikri uzlaşım olduğu da sır değil.   

Ne diyor, liberal entelektüeller ve cemaat? Açılımlar devam etsin, masumlar ölüyorsa adam gibi özür dilensin, askeri vesayet hala sürüyor lütfen icabına bakılsın.  Cemaat ve liberaller,  hükümetin Kürt sorununda kullandığı dilin sorun çözücü değil, sorun üretici olduğu noktasında da birleşiyorlar. Ancak cemaat KCK operasyonlarını desteklerken, liberallerin bu operasyonlara karşı çıkması ve bu önemli yaklaşım farkını aralarında nasıl çözdükleri hala bir sır.

Cemaatte, hükümetin İsrail’i karşısına alarak ve İran ile yakınlaşarak  PKK’nın dış desteklere açık hale getirildiği, böylece terörle mücadelede zaafiyete düşüldüğü gibi bir görüş de hakim. Liberal görüşte olan entelektüeller de hükümetin İsrail ile çekişmeli bir pozisyon içine girmesinin sembolik anlamından hiç hoşnut sayılmazlar. Onlara göre dünya sisteminden kopmamıza, AB üyeliğimizi zora sokmaya aday olan her neden, kötü. Karşı oldukları hükümetin bölgede rol üstlenmesi değil, kendi başına rol kesmesi, kendi ajandasına göre davranması. Bunun önünde sonunda   başımıza kötü işler açacağını düşünüyorlar ve bu düşünce cemaat ile liberaller arasındaki zımni uzlaşımın temel hattını oluşturuyor.

Reel politika açısından çok haksız sayılmazlar, ancak mesele reel politika ise, kusursuz gerçekçilik ise ,  orduyu kışlasına sokan ve o noktadan sonra artık  beraber çalışabilecek bir vasatı kurma  yoluna giden hükümeti de anlayışla karşılamaları beklenirdi.  Söylemsel  gücünü liberal entelektüeller aracılığıyla domine eden bu kamp, bölgedeki dengeler sözkonusu olduğunda hükümeti reel politik davranmamakla suçlayıp küresel güçlerle uzlaşmayı dayatabiliyor, ama mesele  iç dengeler olduğunda bu kez yıkıcı bir bilek güreşi önermekten hiç geri durmuyor.  Garip değil mi?

  Üstelik başbakanına ‘Ergenekon ağzıyla konuşuyorsun, yazık’ denilen ülkede, şu anlarda İlker Başbuğ şüpheli sıfatıyla ifade veriyor. Kenan Evren’e dava açılıyor.  Devlet tarafından zehirlendiği iddia edilen bir hükümetin yönettiği ülkede oluyor bu. Yazık gerçekten.

Şunu unutmayalım, bu hükümet hiçbir zaman ‘ordusu feci şekilde güçsüz düşmüş bir ülke yaratma ’  sözü vermedi.   Askeri kışlasına sokma, sivil siyaset üzerindeki postal gölgesini kaldırma sözünü verdi. Kürtlere özgürce ‘ben Kürt’üm’ diyebilecekleri bir zemin oluşturma sözünü verdi. Dostu da düşmanı da bu konularda kaydedilen mesafeyi görmezden gelemez.

Evet, zaman içinde bu hükümet şahinleşti, bu yönde ben de bir çok yazı yazdım,eleştirdim.  Ayrıca elbette olanla yetinmeyi değil, olması gerektiğine inandığı sonuç için mücadele eden entelektüellere büyük ihtiyaç var. Ama verilmemiş sözlerin tutulmasını dayatmak,  ‘özür dileme’ talebini, talep ve öneriden çıkarıp bir dayatmaya dönüştürerek karşı tarafı özür dileyecekse bile bundan imtina eder bir hale icbar etmek  de pek hakkaniyetli bir tutum gibi görünmüyor.   

Öte yandan bu sürtüşme sürecinde cemaatin haklı olduğu noktalar da var: Bu nokta, Ak Parti’deki ‘cemaat paranoyası’. 

Ama bu boyutta bir paranoya varsa, vahim. Çünkü hatırlatmak lazım ki, biri halkın % 50’sinin oylarını almış bir siyasi lider, diğeri sistemin ezdiği, yok ettiği inançlı insanlara düştükleri yerden kalkmalarını sağlayan motivasyonu sağlamış bir dini önder; her ikisinin de tabanı, muhatabı hemen hemen aynı kitle.

Nihal Bengisu KARACA-Gazete Habertürk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.