Başbakan metro açılışında konuştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Otogar-Bağcılar-Başakşehir-Olimpiyatköy güzergahında hizmet verecek metro hattının açılış töreninde konuştu.

 

Son güncelleme:

 

Gündeme dair önemli mesajlar veren Erdoğan yarın başlayacak Ramazan ayına da değinerek, “Hepinizden yoksulları bu ay içinde daha bir hatırlamanızı, bir tas çorbayı beraber paylaşmanızı, bırakın beş yıldızlı otelleri, oturun komşularınızla beraber” dedi.

 

BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI:

 

“İstanbul’da metro hatlarının uzunluğu 708 KM’ye ulaşacak. Bu hatlarda kişi başı günlük 60 dk tasarruf sağlanacak. Ey başbakançevreciler gelin bunu da görün. Taksim Meydanı’na çıkıp nara atmakla çevreci olunmuyor. Biz zamanla yarışıyoruz. Bu millete bu yakışır. İstanbul’u gelecek nesillere daha iyi bir şekilde aktarmak hepimizin görevidir. İstanbul’un tarihini, kültürünü ortaya çıkarmak amacıyla bu adımları atıyoruz.

 

 

 

GERÇEK ÇEVRECİ PARTİ AKP’DİR

 

“Bu hat sayesinde İstanbullulara çok önemli tasarruflar sağlanıyor. Bu güzergahta kişi başına günlük 60 dakika zaman tasarrufu sağlanmış olacak. Toplu taşımada işletme maliyetleri, yol bakım giderleri, akaryakıt tasarrufu göz önüne alındığında sadece 2013 yılı için bu sistemin ekonomiye katkısı  200 milyon dolar. Daha az araç kullanılacak, atmosfere salınan karbondioksitte azalma olacak. Çevreciler gelin bakın bunu görün. Gerçek çevreci AK Parti iktidarıdır.

 

Ey CHP, sen kim çevrecilik kim? Böyle Taksim Meydanı’na çıkıp orada nara atmakla çevrecilik olmuyor. Kaç tane ağaç diktin bundan bahset. Şu anda biz bunları yapıyoruz. Boğaz’da inşallah 29 Ekim’deki açılışını yapacağımız metro ile onun biraz daha aşağısında çift katlı tüpgeçit yapıyoruz, o da 2015’de bitiyor. Boğaz’ın üzerinde 2’si denizin altında olmak üzere 3 tane köprü oluyor. Köprülerin beşincisi de inşallah Yavuz Sultan Selim Köprüsü. İnşallah o da 2015’de bitecek. Zamanla yarışıyoruz, bu millete bu yakışır.

 

Bazıları ‘gençler bizim umudumuz’ diyor, AK Parti buna hayır mı diyor. Ey Kılıçdaroğlu sen bu gençlere ne verdin de konuşuyorsun. Biz eğitimden ulaşıma, adaletiyle, emniyetiyle tüm şu anda hazırlanan Fatih Projesi’yle, okullarda attığımız adımlara gençlerimize imkanlar hazırladık. 1990’da, ah benim sevgili yavrularım, siz daha yoktunuz. Ama bu Bağcılar’da şu gördüğünüz caddelerde yoktu. Buralar bataklıktı, çamurdan geçilmezdi, ama şimdi bu modern Bağcılar var.”

 

MESELE İŞ BİLENİN KILIÇ KUŞANMASIDIR

 

“Ben, 1994 yılında belediye başkanı oldum. O zaman buranın belediye başkanı şimdi milletvekimiz Feyzullah Kıyıklık’tı. Daha sonra görevi Lokman kardeşimiz devralmdı. Onunla beraber durmak yok yola devam dedik. Bu da bize yetmez. Yeşiliyle herşeyiyle. 20 yıl önce ‘Bağcılar’dan metro geçecek’ denseydi inanır mıydınız? Mesele bu. İş bilenin kılıç kuşananındır, olay bu. Yeni metro hattımızla birlikte Esenler Otogarı’ndan metroya binen vatandaşımız 10 dakikada Bağcılar Kirazlı’da olacak. Başakşehir Otogar arası 30 dakikada katedilecek. Bağcılar’la Olimpiyat köyü arası 16 dakikaya inecek.

 

Marmaray’ın devreye girmesi ve Anadolu Avrupa yakalarındaki metro sistemlerinin entegre hale gelmesiyle Üsküdar ile Başakşehir arası 60 dakikaya iniyor. Başakşehir’den Kartal, yani İstanbul’un batı ucundan doğu ucu 89 dakikada katedilebilecek. Böyle dur, kalk falan yok. Sakin sakin oturup, kitabını gazeteni okuyarak, beyler gibi belirlenen saatte belirlenen hedefe ulaşacaksın. Bu büyük yatırımın İstanbul’a, İstanbullular’a tekrar hayırlı olmasını diliyorum.”

 

İSTANBUL BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUMA SAHİPTİR

 

İstanbul bizim için çok müstesna çok önemli bir konuma sahiptir. İstanbul bizim için aşk, sevda, tutkudur. İstanbul’a hizmet etmek hizmetkarı olmak bizim için en büyük bahtiyarlıktır. İstanbul Türkiye’nin aynasıdır, özüdür, özetidir. İstanbul’un Türkiye’nin en büyük değeri, en büyük hazinesidir. Biz İstanbul’un sadece taşına toprağına değil, o manevi havasına, o tarihi havasına, İstanbul kadar güzel insanlarına, Türkçe’sine, hoşgörüsüne, kardeşliğine de gönülden bağlıyız, gönülden sevdalıyız. İşte İstanbul’a böyle bir aşk ve tutkuyla hizmet ettik ve hizmet ediyoruz. İstanbul’un her meselesini çözmek, daha yaşanılabilir bir hale getirmek, İstanbul’u muhafaza edip gelecek nesillere emanet etmek hepimizin ortak borcudur. İstanbul ve İstanbullular için yapıyoruz böyle bir yeri. İstanbul’da hangi projeyi yapıyorsak, tarihini, kültürünü, birikimini, kayıp hazinelerini ortaya çıkarmak adına yapıyoruz. Bu şehre çok büyük fenalıklar yapıldı. Bu şehir bu millete emanet edilmiş adeta kutsal bir değerdir. O emanete on yıllar boyu çok hor davranıldı.

 

Tarihi eserler ucube yapıların, gecekonduların arasında öksüz bırakıldı. Nice tarihi eser beton dikmek adına yerle bir edildi. Bizim ecdadımız İstanbul’a her yıl yapıyı çok büyük bir hassasiyetle, nezaketle inşa etmişti. Her bir taş diğerinin üzerine en ince hesapla, medeniyeti, tarihi, kültürü dikkate alınarak konulmuştu. İstanbul çarpık şehirleşmeyle aslından, özünden, ruhundan koparılmak istendi. Biz İstanbul’un her karışında, İstanbul’un ruhuna, kültürüne, medeniyet tasavvuruna uygun bir hizmet anlayışını sürdürüyoruz.

 

Modern İstanbul’u yaşanabilir bir kent yaparken kaybolan eserleri tek tek gün yüzüne çıkarıyoruz. Güngören, Esenler, Bahçelievler bütün buraları Başakşehir, Beylikdüzü, Esenyurt’a kadar. İstanbul, İstanbullular’ındır. İstanbul burada yaşayan her bir kardeşimizin şehridir. Burada yaşayan her bir kardeşimize emanettir. Biz Türkiye genelinde attığımız her adımda milletin hissiyatını gözetiyoruz. Ne Türkiye’nin ne de İstanbul’un hissiyatını sadece belli kesimler, gruplar, kitleler tayin etmez, edemez.”

 

10,5 YIL ÖNCE EŞİTLİK İLKESİYLE YOLA ÇIKTIK

 

“Biz ‘ben istiyorum öyleyse mutlaka olacak’ anlayışında değiliz. Ama hiç kimse de ‘Ben istemiyorum öyleyse bu yapılmayacak’ anlayışı içinde olamaz. Çoğunluğun azınlığa hükmetmesine 10,5 yıl boyunca çok büyük bir dikkatle karşı çıktık. Ancak azınlığın da arkasına aldığı medya, illegal örgüt, uluslararası kirli odaklarla çoğunluğa zulmetmesine, dayatmalar yapmasına asla müsaade etmeyiz, göz yummayız. Herkesin hissiyatına duyarlı oluruz. Bir tek ferdin bile hassasiyetini dikkate alırız. Çoğunluğun taleplerini de azınlığın uzlaşmaz tavırlarına heba etmeyiz. Bu şehrin geleceğiyle ilgili söz sahibi olan yağmacılar değildir, vandallar değildir, barbarlar değildir.

 

Camları, pencereleri, esnafın dükkanlarını yağmalayanlar değildir. Gecenin dokuzundan sonra tencere tava ile sokağa dökülenler de değildir. Bu halkı rahatsız etmektir. Kimsenin halkı rahatsız etmeye de hakkı yoktur. Bu da suçtur. İstanbulumuzun geleceğiyle ilgili eğer vatandaşa saygılı olduğunu söyleyenler varsa o tencere tavayı mutfakta kullansın, sokakta değil. Eğer iktidar olmak istiyorsan onun yeri sandıktır. Sandıkta dört yılda bir genel, beş yılda bir genel, sabredersin, oyunu kullanırsın, kimi istiyorsan iktidara getirirsin. Bu modern ve medeni olmanın bir gereğidir.

 

İstanbul’la ilgili söz sahibi olan milletin kendisidir. Hiç kimse kendini milletin üzerinde görmesin. Hiç kimse anarşiye, vandallığa başvurup millete dayatmalarda bulunmaya kalkmasın. Herkesin yaşam tarzı önemlidir, bizim teminatımız altındadır. Bu toprakların, yeşil alanların hiçbir noktası işgal kuvvetlerinin işgali altında olamaz. Kim ki buraları işgal etmeye kalkarsa o zaman karşısında devleti bulur. Yaşam tarzımız tehdit altında bahanesiyle hiç kimse yakıp yıkamaz. Hiç kimse başkalarının yaşam tarzlarına bulunamaz.”

 

İKTİDARA GELDİĞİMİZDEN BERİ KİMİN YAŞAM TARZINA KARIŞTIK

 

“10,5 yıldır iktidardayız, kimin yaşam tarzına karıştık? Böyle bir şey var mı? Buyurun, işte şurada başı açık olanı da var, başı örtük olanı da var. Hepsi bir arada. İşte bunlar böyle bir tabloyu oluşturamadıkları için çıldırıyorlar. İşte biz bu birliği sağladığımız için güçlüyüz, farkımız bu. Gezi Parkı için ne dediler, ağaç, çevre, park dediler.

 

Yolda yanında 6 aylık bebeğiyle 9 yaşında kızıyla gezen başörtülü annelerden ne istediniz? Utanmadan sıkılmadan çıkıp ‘böyle bir şey yoktur’ diye yalan söylüyorsun. Esnaftan ne istediniz? Emeğiyle geçinen insanlardan ne istediniz. Sivil vatandaşlarımızın araçlarını yakıp yıkmaktan ne anladınız. 200’ü aşkın araçları yaktınız, kamunun araçlarını yaktınız, bu nasıl bir çevrecilik anlayışıdır. Bütün saksılar yerlerde, kilit taşları söküldü. Polise o kilit taşlarını attılar. Bu polis bizim polisimiz.  Bu da suçtur.

 

Siz hukuka ters bir iş yaparsanız polisin iki, hatta üç yolu vardır. Önce uyarır, sonra suyu sıkar, ondan sonra da biber gazını sıkar. Polis bunu yaparken o eylemcilerin içinde silahla benim polisime ateş edenleri nereye koyacaksın? Benim şehit edilen polisimi nereye koyacaksın? Ona sahiplenmiyor bu eylemciler. Ne yazık ki ana muhalefet de sahiplenmiyor. Çünkü o da onlarla işbirlikçi. Bize, bu aziz millete, bu vandallığı, çevre ve ağaç meselesi diye yutturmaya çalışıyorlar. Biz ve millet kimin hangi hesabın peşinde olduğunu çok iyi görüyoruz.”

 

TÜRKİYE HUKUK DEVLETİDİR

 

“Ağacın, çevrenin arkasına saklanıp kimin hangi hesabı yapmaya çalıştığını çok iyi görüyoruz. Bu millet bu oyunları bozar ve bozdu. Kazlıçeşmede tek yürek olarak, Ankara’da Sincan’da, Kayseri’de, Samsun’da, Erzurum’da altüst etti. Türkiye demokratik hukuk devletidir. Eğer insani değerlere saygıları varsa insanca demokratik yollardan, hukuk içerisinde hak ararlar. Aksi takdirde kendilerine de bu ülkeye de bu güzel insanlara da yazık ederler.

 

Burada barbarların, vandalların teröristlerin değil sadece ve sadece milletin egemenliği vardır. Kiminle meselesi varsa sandıkta bunun hesabını görür. 7 ay sonra Türkiye’nin önüne sandık gelecek. Hesabı olan buyursun sandıkta görsün. Demek ki daha çok çalışacağız. Ve inşallah sandıktan çok daha farklı ses çıkaracağız. Sandık dışında yol arayanlara artık benim milletim geçit vermez.”

 

MISIR TÜRKİYE’NİN ÖZ KARDEŞİDİR

 

“Mısır Türkiye’nin öz be öz kardeşidir. Kahire İstanbul’un öz kardeşidir. Bizim kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil olmuş, Kahire’de okunmuş, İstanbul’da yazılmıştır. Bu üç şehir ortak medeniyetimizin üç yıldız şehridir. Mısır’daki gelişmeleri kaygıyla izliyoruz. Biz Mısır’ın huzuru, istikrarı ve demokrasinin tarafındayız. Mısır halkının tamamı bizim kardeşimizdir. Biz Mısır’ın tamamını bir ve beraber görüyoruz, tamamını kardeşlerimiz olarak kucaklıyoruz.

 

Son günlerde Mısır’da hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet niyaz ediyor, Mısır halkının başı sağ olsun diyoruz. Önce şu ilkeyi çok net bir şekilde ortaya koyacağız. Mısır’da bir darbe yapılmıştır. Kimse kimseyi aldatmasın. Darbe kime yönelik olursa olsun, kimi hedef alırsa alsın, kimi koltuğundan indirirse indirsin, kötüdür, zararlıdır, demokrasinin ve geleceğin katilidir. İktidarı sevmiyor olabilirsin, başarısız görüyor olabilirsin. Demokrasilerde bir süre var, sandık var. Hesap o süre içinde sandıkta görülür. Bunun dışındaki her yol gayrimeşrudur, haksızdır, hukuksuzdur.

 

70 yıl otokratik rejimle yönetilen Mısır’da 1 yıl önce demokratik seçim yapılıyor. Yüzde 50’lilik oyla sayın Mursi başbakan seçiliyor. 1 yıl içinde içeriden ve dışarıdan her türlü tezgahlar kuruluyor. Meydanlarda toplanmak demokratik bir haktır. Ama meydandaki kalabalığa aldanıp hiç kimse meydanları bütün bir ülkenin fotoğrafı olarak sunamaz. Tahrir’i görenler Adeviye Meydanı’nı niye görmüyorlar? Oradakiler Mısır halkı değil mi? Tahrir Mısır’ın fotoğrafıdır diyenler Adeviye Meydanı’nın karşısında neden susuyorlar? Demokraside en iyi meydan sandık meydanıdır.

 

Demokrasi arkasına meydanı alanın dayatmalar yapabileceği bir rejim değildir. Arkasına medyayı alanın dayatmalar yapabileceği bir rejim değildir. Demokrasi arkasına egemen güçleri, hele hele silahlı güçleri, yargıyı alanların halka dayatmalar yapabileceği bir rejim hiç değildir. Mısır’daki olaylar karşısında tüm dünya çok açık bir samimiyet testi içindedir. Bizlerle özel görüşmelerinde darbelere karşı olduğunu söyleyen Batı niye susuyorsun? Şimdi niye konuşmuyorsun? Mısır halkının iradesine saygı duyulmasını niçin istemiyorsun?

 

Uluslararası kuruluşlar bu haksızlık, zulüm karşısında ilkeli ve samimi bir duruş sergileyemediler. Darbeye açık açık darbe diyemeyenler darbenin destekçisidir. Türkiye’de ana muhalefet garip garip açıklamalar yapıyor. Bir taraftan darbenin yanında değiliz, öbür taraftan ‘Mısır’daki yeni yönetim hayırlı olsun’ diyor. Türkiye’deki ana muhalefet tarihi boyunca hep darbelerden beslenerek büyümüştür. Sandıklarla değil darbelerle gelmiştir. Darbeyi kınamayanlar kendi içinde birbirlerine girdiler. Demokrasinin sandık dışında bir yolu olduğunu görsünler dedi. Sevsinler sizi. Bizim milletimizin sandık dışında yol arayanlara hiçbir zaman geçit vermeyecekler, buna inanıyorum.”

 

BİZ DARBECİLERİN YANINDA DEĞİLİZ

 

Darbeyi kınamayanlar, darbeler karşısında tavır takınmayanlar, ama diyenler, ancak diyenler, lakin diyenler ilkesizlik, samimiyetsizlik içindeki apoletli sivillerdir. Mısır’daki darbenin üzerinden tam 4 gün geçti. Biz darbecilerin yanında değiliz. Biz sandık neyi işaret ettiyse onların yanındayız. Avrupa Birliği çıkıp Mısır’daki darbeyi kınayan, darbeye darbe diyebilen net bir açıklamayı henüz yapamadı. Hani sizin AB müktesebatınız. BM çıkıp kararlı bir açıklama henüz yapmadı. Dün akşam BM Genel Sekreteri ile de konuştum. Görüşüyoruz, çalışıyoruz dediler. Tahmin ediyorum ki en yakın zamanda bu açıklamayı yaparlar.

 

Bazı İslam ülkeleri bu olana darbe diyemedi. Afrika Birliği’nin yaptığı samimi açıklamayı Avrupa Birliği yapamadı. Darbeye karşı net bir duruş sergilenmiş olsaydı Mısır bugün meydanlara bölünmeyecek, onlarca kardeşimiz hayatını kaybetmeyecekti. Cumhurbaşkanı Mursi yönetimdeki Mısır’ı yalnız bırakarak darbeye sahip çıkarak Mısır halkını cezalandırıyorlar. Halkı çatışmaya sürükleyecek her davranıştan kaçınılmalıdır. Tutuklanan, gözaltına alınan sayın Mursi ve sayın Başbakan olmak üzere tüm siyasetçilerin derhal serbest bırakılmasını bekliyoruz.

 

Mısır’ın sözde yönetimi ‘Türkiye içişlerimize karışmasın’ diye açıklamalar yapabilir. Biz kimsenin iç işlerine karışmıyoruz. Biz Mısır halkının yanındayız. Mısır halkının her türlü çatışma ortamından kaçınmasını arzuladık. İstanbul’un kardeşi Kahire’ye selamlarımızı gönderiyorum. Tüm Mısırlı kardeşlerimize en kalbi selamlarımızı gönderiyorum. Türkiye halkı Mısır’ın yanındadır. Türkiye hakkın, adaletin, hukukun yanındadır. Hiçbir zaman zalimlerle beraber olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Her zaman mazlumların yanında olduk ve devam edeceğiz.

 

Türkiye çok acılar yaşadığı darbelerin kesin ve net bir şekilde karşısındadır. Şu anda Suriye’de de bir darbe rejimi var, demokrasi yok. 100 bin insan öldürüldü şu Suriye’de. Halep’i, Humus’u bombalıyorlar, dünya nerede? Bize diyorlar ki, Türkiye bu işe niye karışıyor diyorlar. Tarihimizi okursan niye karıştığımızı anlarsın. Her darbeyi halkın geleceğin, umutlarının katili olarak görüyoruz. Türkiye olarak adaletin yanında olmaya devam edeceğiz. Mısırlıların tekrar ayağa kalkması için her türlü desteği vermeye, dualarımızı yollamaya devam edeceğiz.”

 

RAMAZAN AYINDA ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN

 

Yarın gece inşallah ilk sahura kalkıyoruz, teravihi kılıyoruz. Mubarek Ramazan-ı Şerif’te, Türkiye, Mısır, Suriye ve tüm insanlık için ellerimizi semaya açacağız. Allah yar ve yardımcınız olsun diyorum, Allah birliğimizi daim kılsın diyorum. Bir olalım, iri olalım, beraber olalım diyorum. Ramazan-ı Şerif’in hayırlara, berekete, rahmete, afiyete vesile olmasını diliyorum. Hepinizi yoksulları hatırlamanızı, merhameti, dayanışmayı, bir tas çorbayı beraber paylaşmanızı, sofranızı misafirlerle bereketlendirmesini, bırakın 5 yıldızlı otelleri, oturun komşularınızla iftar sofralarınızı paylaşın.Çocuklarınızın başını okşayın.

 

Ramazan-ı Şerif refaha ve huzuru vesile olsun diyorum. Metro hattının Bağcılar’a İstanbullular’a hayırlı olmasını diliyor sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

 

Kaynak:Mynet Haber

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.