Kadınların kâbusu!

Türkiye’de her üç kadından birinde görülen idrar kaçırma hastalığı, kadına zor anlar yaşatıyor ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürüyor.

Tıpta ”üriner inkontinans” denilen idrar kaçırma hastalığı olanların bunu genellikle gizlediğini belirten Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Sivaslıoğlu, ”Bunun en önemli nedenleri ise hastalığı bir sorun olarak görmemeleri, hekime söylemekten utanmaları ve tedavisinin oldukça başarılı şekilde yapılabildiğini bilmemeleri. Bu bağlamda idrar kaçırmanın normal bir durum olmadığını, utanılacak bir konu olmadığını ve çok etkin tedavi yöntemleri olduğunu belirtmek istiyoruz” dedi.

Özellikle 65 yaş ve üzerinde bu oranın iki kadında bire ulaştığını ifade eden Sivaslıoğlu, şöyle konuştu: ”İdrar kaçırma hastalığı, çok sık görülen ve insanın yaşam kalitesini negatif yönde etkileyen, kesinlikle yüksek oranda artık günümüzde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Kadınlarımızın bu farkındalığı anlamalarını ve hekimlere başvurmalarını önemsiyoruz. Tanımlanmış 8 tipte idrar kaçırma var. Bir kadında bunlardan hangisinin olduğu tanınmalı ve ona göre tedavi yapılmalı. Buradan anlaşılacağı gibi, her zaman cerrahi yapalım demiyoruz, bazı tiplerde çok basit tedavilerle hastanın sıhhatine kavuşmasını sağlayabiliyoruz. Günümüzde hastalığın nedenleri arasındaki çok sayıda doğum yapma, zor veya müdahaleli doğum ve ailesel (genetik) faktörler yer almaktadır.”

ROBOTİK CERRAHİ UYGULANABİLİYOR
Robotik cerrahinin idrar kaçırma hastalığının tedavisinde de başarıyla uygulandığını belirten Doç. Dr. Sivaslıoğlu, şunları kaydetti: ”Belirli seçilmiş olgularda özellikle robotik cerrahiyle idrar kaçırma ameliyatının oldukça etkin olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Robotik cerrahi ile idrar borusunun altına yama yerleştirilmesi yapılamaz. Öte yandan, eğer bir nedenle batında bir işlem yapılacak ve eş zamanlı kadında idrar kaçırma varsa bu olgularda idrar kesesi ve idrar borusunun her iki yanındaki dokuların kemik yapıdaki bir bağa asılması uygun olabilir. İşte tam burada robotik cerrahinin üstünlüğü ortaya çıkmaktadır. Robot kolları ile bazı ulaşılması güç vücut boşluklarına daha rahat ulaşılmakta ve düğüm atılması çok daha kolay olmaktadır.”

EN ÖNEMLİ NEDENİ HAMİLELİK
Kadınlarda idrar kaçırma hastalığının en önemli ve sık görülen nedeninin çok sayıda gebelik ve zor doğum olduğunu söyleyen Sivaslıoğlu, ”Gebelik bir kadının yaşantısında arzulanan doğal bir süreçtir. Ancak gebelikte ortaya çıkan ve düzeyi artan bazı hormonlar pelvik yapıdaki (kadının iç genital organlarının yer aldığı kemik çatısı) bağ ve dokuları gevşetir. Doğumdan sonra bu yapılarda ortaya çıkan değişiklikler hiçbir zaman tam olarak geri dönmez ve bu durum idrar kaçırma, pelvik organ sarkması gibi hastalıklara zemin hazırlar. Doğum sayısı ne kadar çoksa bu sorunların ortaya çıkma ihtimali o kadar çoktur” dedi.

İDEAL KİLONUZU KORUYUN
Doç. Dr. Sivaslıoğlu, idrar kaçırma hastalığı olan kadınlara şu önerilerde bulundu: ”Aşırı kilodan kaçınılmalı. Sigara kullanılmamalı. Özellikle 4 kilogramı geçen ağırlık taşınmamalı ve yerden yük alınırken mutlaka dizler kırılmalı, böylece bele fazla yük bindirilmesinden kaçınılmalı. Pelvik taban (leğen kemiğinin alt destek tabanı) egzersizleri, örneğin kegel egzersizi, mutlaka bir uzmandan öğrenilip gün içinde en az 3 set (her bir sette 20 kasma) yapılmalı. Bu egzersizler yapılırken asla karın kasları kullanılmamalı. ‘Tuvalette idrar yaparken idrar akışını durdurun’ şeklindeki egzersiz önerisi kesinlikle yanlıştır. Aslında pelvik taban konusunda en iyi egzersiz pilates topunun üzerinde oturmaktır.

AĞIR SPORLARDAN UZAK DURUN
Kabız kalınmamalı, bu amaçla lifli gıda tüketimine dikkat edilmeli. Ağır sporlardan uzak durulmalı, 20 dakikayı geçen tempolu yürüyüşlerde mutlaka 5 dakika kadar dinlenilip daha sonra yürüyüşe devam edilmeli. İdrar kaçırma şikâyeti varsa mutlaka önemsenmeli ve hemen hekime gidilmeli. Pelvik organ sarkması varsa mutlaka hekime gidilmeli. Annede pelvik taban sorunu varsa kızında da bu sorunların ortaya çıkma oranı çok yüksektir. Bu nedenle, bu sorunlardan yakınan anneler, kızlarına 18 yaşından itibaren uyarıda bulunmalıdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.