Meme Kanserinden Nasıl Korunulur?

Kadınların korkulu rüyası haline gelen ‘Meme Kanseri’ vakaları artış mı gösteriyor?…

Geçtiğimiz haftalarda magazin dünyasının ünlü kadınlarından Nilüfer, Vahide Gördüm ve Deniz Uğur Sunat’ın ‘meme kanseri’ olduğu haberleri gündeme bomba gibi düşmüştü. Art arda gelen bu haberler sonrasında korkular arttı.

İşte ‘Meme Kanseri’ ile ilgili bilinmesi gerekenler ve alınabilecek önlemler:

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Göksoy’un odasında Meme Cerrahisi Çalışma Grubu’ndaki akademisyenlerle meme kanserinde tedavi yöntemlerini konuşmak için bir aradayız. Meme kanseri tedavisinde 4 yöntem uygulanıyor: Cerrahi, kemoterapi, radyoterapi (ışın tedavisi) ve hormon tedavisi. Bu yöntemlerin uygulanış biçimi ise kişinin “karnesine” göre değişiyor. Son yıllarda meme kanserinde öne çıkan tedavi yöntemi “tailoring” tedavisi, yani “kişiye özel tedavi” biçimi.

‘Tamamı alınmayabilir’

Prof. Dr. Varol Çelik, meme kanseri için dört temel tedavi prensibi olduğunu ifade ediyor: Cerrahi operasyon, kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi. Cerrahi operasyonlarda amaç, kanserli bölgenin çıkarılması. Tedavi yöntemleri, hastalığın evresine göre değişebiliyor:

“Meme cerrahisi iki gruba ayrılıyor: Göğsün tamamının alınması ya da bir bölümünün alınması. Bu iki ameliyat yöntemine ek olarak koltuk altı bezelerinin durumu da değerlendiriliyor. Göğsün tamamının alınmaması için mutlaka hastalığın erken evrede teşhis edilmiş olması gerekiyor.

1980 öncesinde meme kanseri olan bir hastanın mutlaka göğsünün tamamının alınması ve koltuk altı bezelerinin belli bir seviyede temizlenmesi şartı vardı. Son yapılan çalışmalara göre ise, her meme kanseri hastası bu akıbete uğramak zorunda değil.

Esas hedef, hastalığı erken dönemde yakalayabiliyorsak memenin bütünlüğünü koruyarak ameliyat yapmak. Bunun yanı sıra, koltuk altından sadece en şüpheli bezeyi çıkarmak. Bu yöntemin en büyük avantajı meme ameliyatlarından sonra kol ödemi dediğimiz durumu önlemek. Teknolojinin ilerlemesi genel cerrahide en fazla meme hastalıklarına yaradı diyebiliriz.”

‘Şansı olana öncelik’
Prof. Dr. Çelik, meme kanseri tedavisinde önceliğin cerrahi yöntem olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Ancak bazı özel durumlarda bölgesel olarak ileri kanser evrelerinde kemoterapi verip tümörü küçültüyoruz. Böylece cerrahi sınırları daha güvenli hale getiriyoruz. Ama normalde kabul gören, tedaviye ameliyatla başlamaktır. Yani ameliyat şansı olan hastaya öncelik cerrahi, ardından kemoterapi, daha sonra radyoterapi, en sonra da hormon tedavisi. Artık hastaya göre tedavi uygulanıyor. Bir hastada tedaviye cerrahi ile başlarken başka bir hastada kemoterapi ile başlayabiliriz. Bu, hastanın yaşı, hastalığın evresine, risk faktörlerine göre değişir. Hastaya özel tedavi yöntemi geliştirilmesi artık en çok tercih edilen tedavi biçimi.
Halk arasında ışın tedavisi olarak bilinen radyoterapinin, koltuk altı tutulmuşsa hastada mutlaka yapılması gerekiyor. Ancak koltuk altı tutulumu yoksa, memenin tamamı alınmışsa gerek olmayabilir. Koruyucu cerrahi dediğimiz, göğsün bir bölümünün alındığı durumlarda ise mutlaka ışın tedavisi gerekiyor. Tedavi süresi, 5 ile 7 hasta arası değişiyor, her gün tedavi yapılması şart. Radyoterapi, koruyucu yani bölgesel olarak hastalığın yinelenmesini engelleyici bir yöntemdir. Hormon tedavisi ise genelde 5 yıl kullanılan ilaçlarla hastalık tekrarını engellemek için yapılıyor. Hastanın menopoz durumuna göre ilaç veriliyor.”

BIÇAK VURULURSA YAYILIR MI?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.