Önce zihinsel, sonra kentsel dönüşüm

Depreme karşı büyük kentsel dönüşüm için düğmeye basıldı. Vatandaşa “Var mısın, yok musun?” denilecek. Güçlü bir “Varım!” için önce zihinsel dönüşüm gerekiyor.

Depreme karşı büyük kentsel dönüşüm için düğmeye basıldı. Vatandaşa “Var mısın, yok musun?” denilecek. Güçlü bir “Varım!” için önce zihinsel dönüşüm gerekiyor. 

İçinde oturduğumuz 19 milyon konutun yarısını el birliği ile en kısa sürede depreme dayanıklı hâle getirmemiz gerekiyor. Başbakan Erdoğan’ın Van depreminden sonra “İktidarı kaybetme pahasına bile olsa uygulayacağız.” dediği kentsel dönüşüm bu işin tek çaresi. Büyük dönüşüm için yetkililer ümitli. Bugüne kadar dönüşümün yaygın olarak başarılamamasının ana sebebi, mülk sahiplerinin yıkılacak bir konuta karşılık daha fazlasını istemesiydi. Van depreminden sonra bu tutumun değiştiğine dair sinyaller geliyor. Aksiyon, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve belediyelerin bu konuda harekete geçtiği şu günlerde yapılacak işleri aktörlerine sordu. Merkezî yönetim, belediye başkanları, mimar ve mühendisler ile vatandaşlar çözüm tekliflerini anlattı.

Medya ve toplumun müzmin bir hastalığı, yaşanan afetlerde bir ‘günah keçisi’ arayışına girmesi. Yalova’da Veli Göçer, Van’da Salih Ölmez gibi… İnşaat sektöründe kimin sorumluluk taşıdığı sorusunu en iyi cevaplayacak olanlar sektör temsilcileri. Türkiye’nin önde gelen mimarlık şirketlerinden Zambak Mimarlık’ın yönetim kurulu başkanı Hamit Çiçek, yıkılan binalarda kolektif sorumluluk zincirine dikkat çekiyor. Bir yerin yerleşime açılması ve üzerinde binalar inşa edilmesi için öncelikle 100, 25 ve 5 bin ölçekli planlarının yapılması gerektiğini belirten Çiçek, yapının statiğinin, projesinin ve malzeme kalitesinin de dayanıklılık açısından önemine dikkat çekiyor. Çiçek, “Kaçak yapılan veya kat çıkılan binaları devlet görevlileri hiç mi görmedi? Deprem olunca bir Veli Göçer bulunuyor. Suç ona yükleniyor.” diyor.

Türkiye’nin depreme hazırlıklı olması için öncelikle imar planlarında önceliğin ranta değil, insana verilmesi gerektiğinin altını çizen Çiçek, şunları dile getiriyor: “Planlarda geniş yollar ve yeşil alanlar bırakılmalıdır. Tabii olarak bu durum yapılırsa arsadan zengin olunamaz. Hiçbir üretim yapmadan arsadan zengin olmanın da yolu kapanır.”

Bu temel sorumluluk tespitinin ardından gelelim öldüren binalardan nasıl kurtulacağımıza. Deprem liginde başı İstanbul çekiyor. Yaklaşık 1 milyon 600 bin binanın bulunduğu şehirde bir yer sarsıntısını endişesiz karşılamak için 700-800 bin binanın yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor.

Vatandaş güvenliği öncelemeli  

Şehircilik Bakanlığı ve İstanbul İl Müdürlüğü bugünlerde öncelikle Afet Riski Altındaki Yapı ve Alanlar Hakkındaki Kanun tasarısının yasalaşmasını bekliyor. Diğer taraftan da yurt sathında dönüşüm için kullanılacak alanlar tespit ediliyor. Aksiyon’a çalışmalar hakkında bilgi veren İstanbul Çevre ve Şehircilik Müdürü Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi. Birpınar,  TOKİ ve Emlak Konut uzmanlarının da katılımıyla geniş ekipler oluşturulduğunu anlatıyor. Ekipler öncelikle, dönüşüm için kullanılacak alanları belirliyor. Bölge çapında yenileme yapılırken vatandaşların oturdukları mahallelerden uzaklaştırılmaması hedefleniyor. İnşaatlar yapılırken, evi yenilenen vatandaşa kira yardımı yapılacak veya yakında yapılan yeni bir binada yer gösterilecek. Vatandaş, hak sahibi olduğu daire tamamlanınca eski yerine dönecek. Bu uygulamadaki amaç, mahalle kültürünü korumak. Yenilenen bölgelerde okul, cami, alışveriş merkezi başta olmak üzere kültürel ihtiyaçların karşılanması için gerekenler yapılacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, dönüşümde bölgede oturanların anlaşmaları için organizasyonu da üstlenecek.

Mehmet Emin Birpınar, kentsel dönüşümde evi veya dairesi yenilenen vatandaşın hak sahibi olduğundan fazla bir beklentiye girmemesi gerektiğini de ifade ediyor. Zaten yenilenen meskenin değeri büyük oranda artacak. Hem de ölüm riskinden kurtulmuş olunacak. Birpınar, kentsel dönüşüm için en zorlu işin vatandaşın zihin dönüşümü olduğunu belirterek bu halledildiğinde arkasının geleceğini düşünüyor.

Biz de zihinsel dönüşümün başlayıp başlamadığını test etmek için İstanbul’daki birkaç bölgede halkın nabzını tuttuk. Kadıköy’de kentsel dönüşüme örnek olabilecek Fikirtepe projesi bulunuyor. Kadıköy Belediyesi, buranın dönüşümü için ilçedeki en yüksek imardan 2 kat daha fazla vermiş. Üstelik kat sınırı da yok. Ataşehir-Kadıköy-Göztepe arasında sıkışmış bu gecekondu mahallesinde çok sayıda müteahhit bugünlerde ofis açmış durumda. Vatandaşa, ellerindeki bina ve arsa karşılığında yapacakları gökdelenlerden yüzde 45-60’a varan oranda daire vadediyor. Durum böyle olunca da mahalledeki tüm meclislerde konuşulan konu bu. Mahallenin tamamı 1,5 milyon metrekare civarında. Bugüne kadar yaklaşık 10 bin metrekare üzerinde 68 parselde 251 mülk sahibi bir müteahhitle anlaşmış. Buraya çok katlı bir konut projesi yapılacak. Fikirtepe’nin geri kalanında müteahhitler ikna çabalarını sürdürüyor.

Vatandaşlarla konuştuğumuzda güven problemi ön plana çıkıyor. Aydın Demircioğlu, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” atasözünü hatırlatarak sözlerine başlıyor. Demircioğlu ailesi, bir manada Fikirtepe’nin kurucusu. Çünkü Aydın Bey’in babası, Rize’den 1950’lerde göç ederek o zaman dört bir yanı tarla olan mahalledeki iki katlı ilk evi inşa etmiş. Aydın Bey, bölgede tek tapuda en büyük arsanın sahibi. 2259 metrekarelik arsada baba yadigârı ev yapıldığı gibi duruyor. Demircioğlu’nun gösterdiği resimde bomboş tarlalar içinde duran evin, bugün binalar denizi arasında kalan ev olduğuna inanmak zor.

Mahallede ofis açarak inşa edeceği yüksek binalar için mahalleliyi ikna etmeye çalışan müteahhit Orhan Ekşi, vatandaşı ortak olarak gördüklerini söylüyor.  Ekşi, olayın vatandaşın zengin olması gibi görülmemesini istiyor. Gelelim Zeytinburnu’na… İlçe, 1999 depremlerinden sonra kentsel döşüm için pilot bölge oldu. Yapılan bir dizi kentsel dönüşüm denemesinden sonra muhtemel bir depremde yıkılacak binaların Sümer Mahallesi’nde yoğunlaştığı ortaya çıktı. Hele mahallenin bir bölümünde yıkılması beklenen binaların oranının yüzde 40’lara ulaştığı belirlendi. Burada belediye, 15 bin metrekare arazisi üzerine KİPTAŞ’a ilk olarak 682 konut inşa ettiriyor. Temeli 17 Ağustos 2009’da atılan ilk etabın haziranda teslim edilmesi planlanıyor. Proje tamamlandığında, 2. etapla birlikte toplam 1250 konut yeniden yapılmış olacak. Vatandaş, cebinden hiç para çıkmadan, 100 metrekare konut karşılığında 75 metrekare daire ve 25 metrekare otopark yeri sahibi olacak.

Güvenli bina istiyorlar 

Van depreminden sonra İstanbul İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne ‘evimi yıkın, bana sağlam bir daire verin’ diyen çok sayıda vatandaş başvurdu. Bu başvurulardan örnek olabilecekleri ziyaret ettik. İlk durağımız Bağcılar. Fevzi Çakmak Mahallesi’nde bulunan 14 blok ve 300 dairelik Şişe Cam Sitesi, 1981’de yapılmış. Müteahhidin deniz kumu ve eksik malzeme kullandığı site, 1999 depreminde hasar görmüş. Sakinlerden Henefi Altunal, sitelerinin yenilenmesi için aradan geçen 12 sene içinde başvurmadık makam bırakmamış. Üstelik arsasıyla birlikte 20 bin metrekare alanda kurulu bulunan sitenin sakinleri, sahibi oldukları daireye karşı sadece bir daire istiyor. Ancak derde deva olan çıkmamış. Sitede yaşayan yaklaşık 2 bin kişi deprem riski ile baş başa bırakılmış. Henefi Altunal’ın, Bağcılar Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TOKİ, KİPTAŞ, İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ve ilgili birimlerine verdiği dilekçelerin listesi bile sayfalarca tutuyor. Bu arada Henefi Altunal’ı şaşırtan bir gelişme olmuş. Kendileri onca uğraşlarına rağmen bir sonuç alamazken içinde bulundukları aynı ada, parsel ve pafta üzerine on beşer katlı Çınar Olimpia Park evleri yapılmış. Beşer katlı Şişe Cam blokları bu yeni lüks konut projesinin gölgesinde kalmış. Henefi Altunal, lüks konut projesine gösterilen ilginin sadece can güvenliklerini korumaya çalışan kendilerinden esirgenmemesini istiyor.

Benzer bir mücadeleyi Kadıköy Kuyubaşı’nda görüyoruz. Burada tehlike altında yaşayan vatandaşımız Nihat Koryürek ve yüzlerce komşusu. Koryürek, ikamet ettikleri Sigorta Evleri’nin daha çok devlet memurlarının kurduğu bir kooperatif eliyle müteahhide yaptırıldığını anlatıyor. 1981’de tamamlanan binalarda daha sonra anlaşılmış ki deniz kumu, eksik demir ve çimento kullanılmış. 8 kat 32 dairelik bir blokta oturan Koryürek, evindeki çatlakların giderek büyüdüğünü söylüyor. Sitenin 1, 2 ve 3. bloklarında çok sayıda sakin evini kiraya vermek istiyor; ancak müşteri pek bulunmuyor. Koryürek’in ilgili makamlara yaptığı başvurudan sonra bir müteahhit Kadıköy’ün artan imarından faydalanarak binanın yeniden yapımına talip olmuş. İnşaat süresince hak sahiplerine 900 TL kira ödemeyi vadetmiş. Yeni imar artışıyla 52-71 arasında daire yapılacak. Müteahhit, imarın artmasını bekliyor. Koryürek, bu arada deprem olması hâlinde sorumluluğun yetkililerde olacağını hatırlatıyor.

Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk: Rantı halkla paylaşmalı

Muhtemel bir depremde en fazla etkilenecek bölgelerden biri olan Kadıköy’ün CHP’li belediye başkanı Selami Öztürk, bugüne kadar bir binanın güçlendirilmesi ve yenilenmesi için kat maliklerinin onayını şart koşan Kat Mülkiyeti Kanunu’nun yenilenmemesini bir türlü anlayamıyor. 4 dönemdir başkanlık yapan Öztürk, dayanıksız olduğuna dair rapor olması hâlinde gerekirse o binanın kamu eliyle yıkılması gerektiği görüşünde.

Öztürk, kentsel dönüşümde izlenmesi gereken yol haritasını da şöyle anlatıyor: “Depreme hazırlık için ya kredi bulacaksınız ya da kentin rantını kentliyle paylaşacaksınız. Kadıköy’de 15 bin binanın yenilenmesi lazım. İstanbul genelinde bu sayı 700-800 bin binayı aşıyor. Böyle bir krediyi bulmak mümkün değil. Geriye tek bir şey kalıyor: Lokal çözümler. Her yerin kendine göre bir çözümü var. Yüzde 20-25 verilecek imar hakkı artışı ile yurttaş kendi binasını müteahhitlere yeniden inşa ettirme imkânı bulabilir. Vatandaş bir daire sahibi olacak; ama sağlam binada kalacak. Evvelce 6 katlı olan bina 8-10 kata çıkacak.”

Mevzu imar artışı olunca kentin nüfusu artacak eleştirileri gündeme geliyor. Selami Öztürk, İstanbul’un bu hâliyle maruz kalacağı bir depremin ekonomiyi çökerteceğini, hatta uluslararası güvenliği dahi tehlikeye atacağını belirtiyor. Öztürk, vatandaşa verilecek imar artışının 5 yıl içinde kullanılmasının zorunlu kılınmasını da öneriyor. Kadıköy Belediyesi, kendi meclisinde imar hak artışı ile teklif sunup İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne götürerek kentsel döşüme ilk adımı attı bile.

Öztürk, şehirde ilerideki deprem odaklı kentsel dönüşümü zorlaştıracak gelişmeleri de şöyle anlatıyor: “Planda yeşil alan olarak ayrılan yerlere, imar planını değiştirip çok katlı binalar dikiyoruz. Bugün İstanbul, genel planlarını kendisi bozuyor. Çok fazla kurum plan yapıyor. Büyükşehir Belediyesi, TOKİ, Ulaştırma Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı’nın plan yapma yetkisi var. Durum böyle olunca plan bütünlüğü bozuluyor. Bunun binlerce örneği var. En doğrusu, plan değişikliklerinin bölge bazında yapılması.”

Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın: Çözüm kentin değerini yükseltmekte

Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’ın çabaları, ilçenin deprem odaklı kentsel dönüşüm pilot bölgesi olmasını sağladı. Benzer çalışmalara ışık tutacak samimi açıklamalarda bulunan Aydın, bugüne kadar Zeytinburnu’nda yapılanları da sorgulayarak şunları söylüyor: “Sümer Mahallesi, başarılı bir süreç olarak kabul edilebilir. Fakat bu çözüm mü? Bence kentsel dönüşümü gerçekleştirmek için temel icraat kentin değerini artırmaktır. İlçemizde 10 senede  1310 bina yıkılıp yeniden inşa edildi. Bu binalar değerinin en az üç katına çıktı.  10 senede ilçedeki tüm yapıların sadece yüzde 8’inin yenilendiği düşünüldüğünde, tamamının bu yolla yenilenmesi 120 sene sürüyor. Ama en kötü şartlarda bile Zeytinburnu’nda dönüşümün 30 sene içinde tamamlanması lazım.”

Bu noktada, İstanbul’un siluetini bozduğu için eleştirilen yüksek katlı konut projesini ve ilçede yeni başlayan diğer projeleri soruyoruz. Bu tür yerlerin büyük çoğunluğunun özel mülk olduğunu belirtiyor. Aydın, Zeytinburnu’nda büyük ve pahalı projelerin dönüşümü destekleyen bir unsur olduğunu vurgulayarak şunları dile getiriyor: Zeytinburnu değerli olmalı. Böyle olursa vatandaşın çürük binayı yenileme gücü artar. Burada artık giriş katı satılarak bina tamamen yenilenebiliyor.”

Aydın, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun değişmesinin ve kredi imkânlarının artırılmasının önemine de dikkat çekerek şunları ifade ediyor: “Krediyi ödeyemeyecek olanlar kayd-ı hayat şartıyla devlete borçlanır. Vefatından sonra mirasçılardan tahsil edilir yuhut daire devlete geçer. Ayrıca devlet maliyeti aşağı çekmeli. Vergi ve harç muafiyetleri getirilmeli.”

Başlamadan biten bir dönüşüm hikâyesi   

Gaziosmanpaşa’nın TEM otoyolu yakınındaki Dostluk Sitesi, dönüşüm için mücadele vermiş; ama sonuç alamamış. Pembeli, morlu dış cephe kaplaması, kentsel dönüşüm başvurusu ile tezat teşkil ediyor. Site yöneticisi İbrahim Giritli, iki sene önce arsa değeri artan sitelerini yeniden inşa etmek için TOKİ ve bazı müteahhitlere başvurduklarını anlatıyor. 2 senede ilgilenen çıkmayınca 270 bin lira masrafla dış cephe mantolaması yapılmış ve dönüşüm sevdasından vazgeçilmiş. Giritli, uzmanların, 1997 Deprem Yönetmeliği’nden önce yapılan sitenin güçlendirilmesini önerdiğini; ancak bunun gerçekleşmediğini söylüyor. Yani Dostluk Sitesi, başlamadan biten bir dönüşümün hikâyesi. (Gürhan Savgı-Aksiyon)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.