‘Tutuklu gazete’ 10 Ocak’ta çıkıyor

Cezaevindeki gazetecilerin çıkardığı, ‘Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısı, ”Terörist değil gazeteciyiz” manşetiyle Çalışan Gazeteciler Günü olan 10 Ocak’ta bayilerdeki yerini alıyor.

Ankara- Türkiye Gazeteciler Sendikası(TGS) tarafından yapılan açıklamaya göre, Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısı “Terörist değil gazeteciyiz” manşetiyle çıkıyor.

Tutuklu Gazete, Aydınlık, BirGün ve Evrensel gazetelerinin eki olarak 10 Ocak Salı Günü tüm bayilerde yerini alacak. Atılım gazetesi de 14 Ocak’ta yayımlanacak sayısında Tutuklu Gazete’yi ek olarak dağıtacak.

Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısı, cezaevindeki 43 gazeteci ile yeni tahliye olan 2 gazeteci ve 2 konuk yazarın gönderdiği yazılarla 16 sayfa olarak hazırlandı. Siyah beyaz yayımlanan gazetenin ikinci sayısında cezaevlerinden gönderilen karikatürler de yer alıyor.

Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısına konuk yazarlar Nevin Berktaş ve Ece Temelkuran’ın yazıları da bulunurken, gazetede cezaevinden tahliye olduktan sonra geçirdiği kalp ameliyatının ardından yaşamını yitiren Suzan Zengin’in anısına da bir köşe ayrıldı. TGS’den yapılan açıklamaya göre, 100 binden fazla basılıp dağıtılacak olan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısında “genişleyen yazar kadrosu” şunları yazıyor:

Ragıp Zarakolu: “Dışarıda olmanın yükünü taşıyamazdım artık. Burada daha özgürüm.”

Nevin Berktaş: “Toplumun tüm kesimleriyle savaşa karşı mücadeleyi birleştirme ve özgürlükler için savaşı örgütleme büyük önem kazanmaktadır. Düşünce özgürlüğü için mücadeleyi de bu kapsamın dışında ele alamayız.”

Ece Temelkuran: “Siz ne zaman bu kadar profesyonel zalimler oldunuz? Ben buradayım arkadaş. Sen neredesin”

Doğan Yurdakul: “Neye dokunmazsak yanmayız? Yolsuzluk, rüşvet, Pensilvanya, fener, deniz, yumurta, Hopa tıraşı, kolon, rektum.”

Mustafa Balbay: “Türkiye’de her yer iktidar kokusuyla dolmaktadır.”

Nedim Şener: “Ben özgürsem, sen özgürsen, hepimiz özgür oluruz; yoksa hepimiz tutsak.

Müyesser Yıldız: Özelleştirilen adaletin 1919, 1960 ve günümüzdeki tiyatro sahnelerinden kesitler.

Ahmet Şık: “Muhalif gazetecilere, öğrencilere, akademisyenlere, yayıncılara, Kürtlere, sosyalistlere varış noktası hapishaneler olan ‘tehcir’ uygulanıyor.”

Soner Yalçın: Tecrit altında bile kimsenin görmediği koğuş arkadaşlarıyla sohbetlerindeki sırlar.

Barış Pehlivan: 100 yıl sonrasının gazetecilerine hitaben yazdığı mektup; “Senin zamanında da meslektaşlarının tutuklanması, özgürlüğünden mahrum kalması için çırpınan; yalanlarla muhbirlik yapan sözde gazeteciler var mı?”

Hikmet Çiçek: “Suçumuzu biliyoruz; AKP’nin temsil ettiği faşist diktatörlüğe karşı olmak.”

Turhan Özlü: “Tüm meslektaşlarımızı TGS’ye üye olmaya çağırıyoruz.”

Tuncay Özkan: “Ben gazeteci değilmişim iktidara göre. Zırva tevil götürmez.”

Erol Zavar: “Bandrollü yasal kitaplar, dergiler, kapüşonlu gocuk, poşu, plastik bayrak sopası ve daha onlarca şey delil diye dosyalara konuluyor. Silahsız terör örgütü gibi absürt bir tanım yasal literatüre sokuluyor.”

Erdal Süsem: “Hür düşünceli bir gazeteci ve yazar olmanın rüştü, mahkemelerin ve kodesin yolunu arşınlamanıza bağlıdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.