Etiket arşivi: istanbul

İstanbul’un göbeğinde genç kıza ahlaksız teklif

Olay, önceki gün saat 16.30 sıralarında Beyoğlu Taksim Meydanı’nda meydana geldi. 22 yaşındaki S.G.’nin iddiasına göre, meydanda iki arkadaşını beklediği esnada Gürcistanuyruklu Arkad S. (45) kendisinin yanına geldi. Kadın “kaç para seninle ilişkiye girmek istiyorum” şeklinde ahlaksız teklifte bulundu. Duydukları üzerine şoke olan S.G. durumu vakit kaybetmeden, o esnada meydanda bulunan polis ekiplerine bildirdi. Şikayet üzerine harekete geçen İstanbul Güven Timleri Şube Müdürlüğüne bağlı Beyoğlu Güven Timleri, şahsı kısa sürede yakaladı. Kelepçelenerek etkisiz hale getirilen şahıs, emniyete götürüldü.

Yaşadığı şoku uzun süre üzerinden atamayan S.G. ifadesinde, “Ben Taksim Meydanı güvenli bir yer olduğu için arkadaşlarımı burada bekliyordum. Şahıs yanıma geldi ve bana o sözleri söyledi. Benim öyle bir görüntüm mü var ki bana böyle bir teklifte bulundu. Kendisinden şikayetçiyim” dedi.

Nikahlı karımın çocuğu gibiyim

İstanbul Aile Mahkemesi’ne ilginç bir boşanma davası geldi. Davayı, İstanbul’da yaşayan A.A. (26) adlı koca açtı. Dava dilekçesinde, kocanın 2007’de, 8 yaş büyük S.C.A. ile evlendiği ve iki çocukları olduğu yer aldı. Dilekçede, koca A.A., dilekçede şu iddialarda bulundu: “Karımın yanımda sigara içmesini istemiyordum. Uyarıma rağmen beni hiçe sayarak bu davranışlarına devam etti. Karım benden 8 yaş büyük. Bu boşanmanedenle sürekli çocuk muamelesi yaparak onurumu rencide ediyor. Evlilik birliğimiz içinde edinilmiş evimizle ilgili de, ‘Evi ben aldım. Benim üzerime. Gerekirse kovarım’ diyerek, bana ve evlilik birliğimize karşı bakışını gösteriyor.

Hürriyet’in haberine göre, eşiyle dünya görüşlerinin de farklı olduğunu ifade eden A.A., “Ben sosyal hayat içerisinde daha fazla olmayı isterken, karım tam tersi asosyal bir hayat sürmektedir. Hiçbir arkadaşımı beğenmez, arkadaşlık yapmamı istemez. Sürekli aileme hakarette bulunuyor. Hatta bir gün babamın yüzüne dahi tükürdü” dedi. Davacı koca, eşinden boşanmayı ve bin lira tazminat talep etti.

Kapıda kullanılan POS’lara dikkat

 

İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri 10 ay önce yapılan bir ihbar üzerine, banka müşterilerinin kredi kartlarını kopyalayarak yeni kart oluşturdukları belirlenen şüphelileri takibe aldı. Yapılan takip sırasında şüphelilerin özellikle yemek siparişi dağıtan bazı kuryeler vasıtasıyla, banka müşterilerinin kart bilgilerini kopyaladığını belirlendi.

2 POS cihazı kullanılmamalı
postTespitlerin tamamlanmasının ardından İstanbul ve Amasya’da düzenlenen operasyonlarda 8 kişi gözaltına alındı. 15 ayrı adreste yapılan aramalarda, 1 manyetik kart yazma ve okuma cihazı, 26 adet manyetik kart ele geçirildi. 2 hard disk, 4 bilgisayar ve 6 cep telefonu ile bin 700 TL paraya da el konuldu.  Şüphelilerin kopya kart yöntemiyle 65 bin TL’lik dolandırıcılık yaptığı tespit edildi. Şüphelilerin yaklaşık 100 bin liralık dolandırıcılık yapmasına da engel olunduğu öğrenildi.
Gözaltına alınan şüpheliler arasında şebekenin ikiz kartlarla alışveriş yaptığı bir kuyumcu ve bir de bar çalışanı olduğu öğrenilirken emniyetteki işlemlerin tamamlanan 8 şüpheli, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Emniyet yetkilileri kredi kartı dolandırıcılarına karşı uyarılarda bulundu. Buna göre, şifre girerken elle perdeleme yapılmalı, seyyar POS cihazlarıyla işlem yapılırken göz önünde işlem yapılmalı ve şifre bilgisi kuryeye verilmemeli; kurye görevlilerin 2 POS cihazı kullanması halinde, iş yeri ile irtibata geçilip teyit alınmalı.

Kanal İstanbul için belirlenen güzergah

Sabah Gazetesi’nin haberine göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı imar planına göre Kanal İstanbul projesinin güzergâhı belli oldu.

44 kilometre uzunluğundaki Kanal İstanbul, Yeniköy’den başlayıp, Sazlıdere Barajı’nı takip ederek Küçükçekmece Gölü’nden denize dökülüyor

kanal-istanbulPlan ile Kanal İstanbul güzergâhı ve güzergâhta yapılacak yeni yerleşim birimleri, ticaret alanları ve turizm merkezleri ile rezerv alanları da belirlendi. İmar Planı’na göre Kanal, Kuzey’de Yeniköy’den başlayacak, 3. Havalimanı’na komşu olacak. 44 km uzunluğunda ve 200 metre genişliğinde olması planlanan Kanal’ın kuzey ve güney ucunda birer lüks marina kurulacak.

Bakanlığın, bu rotayı seçmesinin en önemli nedeni ise, kanal aksında bulunan arazilerin büyük bölümünün hazineye ait olması. Hazırlanan plandaki verilere göre kanalın geçtiği arazilerin büyük bölümü tarımda kullanılıyor.

Projede Sazlıdere Barajı ve Küçükçekmece Gölü’nden maksimum fayda sağlanması da planlandı. Sazlıdere Barajı boydan boya kanalın içinde olacak. Kirlilik sebebiyle tehlike alarmı verilen Küçükçekmece Gölü de kanal içinde yer alacak. Bu sayede istimlak bedeli ile diğer maliyetler daha düşük olacak. Güzergâhın bir diğer avantajı,  yol üzerinde hiç orman arazisi bulunmaması. Kanal boyunca yoğun ve az yoğunlukta konutlar, ticaret alanları ve turizm merkezleri bulunacak.

Sahte ilaç imalathanesine şafak baskını

İstanbul Güvenlik Şube ekipleri, kentte birçok noktaya sahte ilaç operasyonu düzenledi. Bayrampaşa Ramikışla Caddesi’nde de bir imalathaneyi basan polis ekipleri, ünlü markalara ait çok sayıda sahte ilaç ele geçirdi.

 

İstihbaratı değerlendiren polis ekipleri, takibe aldıkları zehir tacirlerine şafak baskını yaptı. Sabah erken saatlerde birçok adrese eş zamanlı yapılan operasyonlarda çok sayıda sahte ilaç bulundu. Ünlü markalara ait ilaçları imal ederek bidonlarda biriktiren şebekenin imalathanesi çökertildi. Cinsel gücü artırıcı, sakinleştirici ve ağrı kesici ilaçlar başta olmak üzere birçok ilaç paketlenmiş ve piyasaya sürülmeye hazır halde bulundu.

İmal edilen ilaçları çeşitli yerlerde piyasaya sürmek isteyen şebeke, yapılan baskınla ağır darbe aldı. Polis ekipleri sahte ilaç imalatı ve pazarlaması ile ilgili çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

İstanbul’da polise silahlı saldırı

Gaziosmanpaşa‘da polise silahlı saldırı düzenlendi. Olayda Mücahit Daşdan isimli polis memuru hayatını kaybetti.

Edinilen bilgilere göre, Gaziosmanpaşa Polis merkezine 1’i kadın 2 kişi tarafından bombalı ve silahsı saldırı düzenlendi. Olayda ilk belirlemelere göre Mücahit Daşdan isimli polis memuru hayatını kaybetti. Saldırganlardan biri kaçarken kadın saldırgan polis tarafından yakalandı. Saldırganın yanında bir poşet bulan polis, bomba imha ekiplerini de olay yerine çağırdı.

Öte yandan, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da olay yerine gelerek durumla ilgili bilgi aldı. Polisin olay yerindeki incelemesi sürüyor.İSTANBUL (İHA) 

Şemdin Sakık’tan şok iddia

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon Davası’nda Şemdin Sakık tanık olarak dinlendi.Gaffar Okkan suikastinin hemen ardından 2001’de içinde bordo berelilerin bulunduğu Diyarbakır’dan havalanan casa tipi uçağın Malatya’da düştüğünü hatırlatan Sakık şunları söyledi

“O UÇAKTA ÖLENLERDEN BİRİ ‘YEŞİL

“Örgütteyken yanımda olan ve cezaevinde görüştüğüm genç bana “İyi ki benim yüzbaşım o uçağa binmedi. İşi çıktığı için binmedi. Binseydi ben de onunla gidecektim. Ben de kurtuldum” dedi. Bu uçakta bulunan iki kişinin adının üstü çiziliydi. O kasa uçakta ölenlerden birisi Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’mış. İsmi çizilenlerden birisi oymuş. Bir devlet bu kadar olayın faili olan kişinin yaşayıp yaşamadığını bilmiyorsa, o artık devlet değildir.” Kuzey Irak’tan kendisini getiren 5 kişilik ekibin başında Mahmut Yıldırım’ın olduğunu söyleyen Sakık, “Demek ki bu Yıldırım 1998 yılında da kullanılan bir insandı. Bir kişi düşman denilen adamı getiriyor, JİTEM, MİT, emniyetin haberi yok. Bana, beni kimin getirdiğini sordular. ’Başıma bir iş gelir diye söylemedim. Yıldırım, Tunceli ve Bingöl sorumlusuydu. Demirel döneminde Yıldırım, Çankaya’ya gitti mi, Çiller ile görüştü mü, beni getirmek için kimden emir aldı, kimin emrinde çalıştırıldı? Bilemiyoruz. 1993’te yıldızı parlayan Yıldırım’dır.”

“İRAN NEREDEYSE ÖRGÜTE UÇAK VERECEKTİ”

1993’te Şam’a Öcalan’ın yanına gittiğini anlatan Sakık, Öcalan’ın kendisine Lübnan’daki faaliyetleri denetleme talimatı verdiğini, ardından Lübnan’a gittiğini söyledi. Sakık, “Orada örgütten Rıza Altun vardı. Evinde balya balya günlerce saysak bitiremeyeceğimiz dolar vardı. Benim gözlerim fal taşı gibi açıldı. Biz o günlerde para sıkıntısı çekiyorduk. Paranın kaynağını sorunca ’buradaki kaçakçıları gözetliyoruz. Denetliyoruz, bu bizim mücadelemizin amacı değil, aracı’ dedi. Halbuki biz Kürtlerin kurtuluşunun mücadelesini veriyorduk. Diyarbakır Lice’de bir köyde uyuşturucu ekimini yasaklamıştım. Döndüğümde olayı Öcalan’a anlattım, o da bana ’bu örgütü nasıl idare ediyorsun. Arkamızda devlet mi var?’ dedi. Ben de köylüye yasağı kaldırdım. Örgütün geliri ilk yıllarda Avurapa’daki işçilerin bağışıydı. 1990 sonrası uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığından oldu” dedi. Sakık, İran’ın neredeyse örgüte uçak vereceğini, 1993’te ateşkes öncesinde bir kamyon silah veren İran’ın ateşkesten sonra “Biz bunları size yerde çürütesiniz veya bakasınız, satasınız diye değil, kullanasınız, diye verdik” dediğini iddia etti.

“AKIN BİRDAL SUİKASTİ”

Akın Birdal suikastine ilişkin iddialarda bulunan Sakık, “Bu işte Mahmut Yıldırım kullanıldı. Benim üstlenmemi istediler. Kabul etmedim hücreye attılar. Yaşar Büyükanıt’ın da haberi vardı. TİT’i yönlendirdiğimi söylememi istediler. Bunu da kabul etmedim. Zaten sonra gerçekler anlaşıldı” dedi.

“RÖPORTAJ NEDEN BİZ ÖRGÜT YÖNETİCİLERİNDEN SAKLANIYOR”

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sanıklardan Doğu Perinçek ve terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın Bekaa vadisinde çektirdikleri fotoğrafları tanığa gösterip soru sordu. Fotoğrafların, örgütün spor ve eğitim yaptığı alanda çekildiğini anlatan Sakık, “Perinçek ile Öcalan’ın görüşmeleri gece geç saatlere kadar sürüyordu. Görüşmeler başbaşaydı. Ben içeri alınmadım. Bugörüşme sadece gazetecilik faaliyeti ise dünyaya duyurulacak röportaj, neden biz örgüt yöneticilerinden saklanıyor? Öcalan’ın yanına gelen hiçbir gazeteci yalnızca gazeteci değildir. Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Altan kardeşler, Yasemin Çongar gazetecilik için gelmediler. Onların görüşme amacının örgütün askeri gücünü kullanmak olarak düşünüyorum ve gözlemliyorum” dedi.

“PKK BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR”

Örgüte katıldığı ilk dönemde faaliyetlerini “Silahlı mücadele” olarak tanımladığını belirten Sakık, “Daha sonra mücadeleye savaş dedim. Şimdi ise terör diyorum. PKK bir terör örgütüdür. Biz başta haklı ilerici insanlığa hizmet yürüttüğümüze sanıyorduk ama 1999’da Abdullah Öcalan yakalanınca ’Silahlı Mücadeleye son veriyorum” demesi ile PKK’nın yürüttüğü savaş, savaş olmaktan çıktı. Çünkü siyasi hedefi kalmadı. Öcalan tek başına örgütü yönetiyordu” dedi. Örgütün tüm faaliyetlerini Öcalan’ın kontrol ettiğini anlatan Sakık, “Eğer gerçek anlamda sorarsanız PKK’nın birinci dönem gerçek koordinatörü Doğu Perinçek’tir. İkinci dönem koordinatörü ise Yalçın Küçük’tür. Bu iki isim PKK’yı kullandı. Ben bu işin içinden geldiğim için söylüyorum” dedi.

“KÜRTLERİN YÜZDE 99’U SAVAŞIN BİTMESİNİ İSTİYOR”

“Dağdaki insanlar inmek istiyor” diyen Sakık, “Ancak kanla beslenenler bunu istemiyor. Bunlar mecliste milletvekili, belediyede başkanlık gibi kademelerde bulunmakta. Bir de Kürtlerin yüzde 99’u bu savaşın bitmesini istiyor. Ölümden beslenenler için kimin öldüğünün önemi yok. Apo yu tanrılaştırıyorlar. PKK’nın olumsuz yanını gizleyerek dokunulur yanını öne çıkarıyorlar. Sorun düşünülenden daha derin. 20 yıl önce dağda ölen kızkardeşimin hala oyu kullanılıyor. Öcalan’ı, Karayılan’ı gazete köşelerinde analiz ediyorlar. Çok sempatik bir diye yazıyorlar. Bu macEracı gençlere yol gösteriyor. Örgütü bu kadar çok işlemeleri ’Oralara gidin’ anlamına geliyor” dedi.

“PERİNÇEK VE KÜÇÜK, ÖCALAN’I KULLANDI”

Savcı Pekgüzel, Doğu Perinçek ve Öcalan’a ait fotoğrafların göstererek, “Çiçek verme söz konusu. Nasıl oldu bu olay?” diye sordu. Tanık Sakık, “Bu fotoğraf ilişkilerin ne kadar sevgi ve sıcak dolu olduğunu gösterir. Çiçek sevgi olduğunu ortaya koyuyor. Perinçek ve Öcalan çok samimidirler. Benim kimse ile şahsi sorunum yok. Kimseye iftira atma dersim de yoktur. Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük, Öcalan’ı kullandılar. Arkalarında kimler var bilemem” dedi. Bu sırada Yalçın Küçük oturduğu yerden Sakık’ın iddialarına tepki gösterdi.

“GÜNDE 100 TANE FOTOĞRAF ÇEKİLİRDİLER”

Savcı Pekgüzel, daha sonra Doğu Perinçek ile Öcalan’ın birlikte çekildiği fotoğrafları göstererek sorular sordu. Sakık ise, “Günde 100 tane fotoğraf çekilirdiler. Fotoğrafçıların biri önlerinde biri arkalarından takip ederdi” dedi. Savcı Pekgüzel, “Öcalan ile görüşmeye gelen diğer gazeteciler de bu şekilde militanlar ile tek tek tokalaşır mıydı? Tören yapılır mıydı?” diye sordu. Gülerek cevap veren Sakık da “Gelen her gazeteciye böyle törenler düzenlenseydi örgüt, bütün günlerini törenlerle geçirmesi gerekir. O dönemde Öcalan ile yabancı ve Türk gazetecilere hep mülakat verirdi” diye cevap verdi.

“ÖCALAN’A SUİKAST”

Abdullah Öcalan’a 1996 yılı bahar ayında Şam’da suikast yapıldığını anlatan Sakık, “Bomba patlatıldığı saatte benimle uydu telefonuyla konuşuyordu. Bir ara telefondan uzaklaştı kaldığı yerin yakınındaki Türkçe okulunun önünde patlama olmuş. 15 dakkaka kadar telefondan uzaklaştı. Sonra ’siz savaşmadığınız için düşman gelip beni Şam’da vurmaya çalışıyor’ dedi. Okulun kırılan camlarından da Cemil Bayık hafif yaralandı. Öcalan tedbirini almış. Ya Öcalan bilgi aldı, böyle birşey olmadı. Ya da, bombacılar Şam yönetiminden bu icazeti alamadılar. Önce öldürmek için planlanan eylem birilerinin müdahalesiyle korkutmaya dönüştü” dedi. Şemdin Sakık’ın yorulduğunu söylemesi üzerine, mahkeme heyeti duruşmayı yarın saat 09.00’a erteledi.

(DHA)

Bağcılar’da baba cinneti 6 ölü

Tekstil işiyle uğraştığı öğrenilen Engin Sargık, henüz öğrenilemeyen nedenle cinnet getirdi. Engin Sargık, eşi Sacide, çocukları Suzan, Salih, Sevda, Gülcan, Ercan, Erhan, Abidin ile kardeşi Bayram Sargık’ı başlarından vurdu. Engin Sargık son kurşunu da kendi başına sıktı.

 

Olay saat 23.30 sıralarında meydana geldi. Tekstil işiyle uğraştığı öğrenilen Engin Sargık (36), henüz öğrenilemeyen nedenle cinnet getirdi. Engin Sargık, eşi Sacide (38), çocukları Suzan (17), Salih (16), Sevda (15), Gülcan(14), Ercan (11), Erhan (8), Abidin (5) ile kardeşi Bayram Sargık’ı silahla başlarından vurdu. Engin Sargık son kurşunu da kendi kafasına sıktı. Mahalle sakinlerinin ihbarı üzerine olay yerine gelen polis, Sevda, Suzan, Salih ve Bayram Sargık’ın cesetleriyle karşılaştı.

 

 

ÖLÜ SAYISI 6’YA YÜKSELDİ
Durumları ağır olan 6 yaralı ise çevre hastanelere kaldırıldı. Tedavi altına alınan çocuklardan Gülcan ile Abidin de tüm müdahalelere rağmen hayatlarını kaybettiler. Baba Engin Sargık’ın da kaldırıldığı hastanede beyin ölümünün gerçekleştiği öğrenildi. Diğer yaralılarının da durumunun ağır olduğu kaydedildi.

 


“BİR SIKINTILARINI GÖRMEDİK”

Olay yeri Sargık ailesinin yakınlarının akınına uğradı. Basın mensuplarına tepki gösteren akrabalar, polis aracıyla karakola götürülerek ifadelerine başvuruldu. Barbaros Mahallesi Muhtarı Tuncay Fırat, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Fırat, “2-3 yıldır mahallede oturuyorlardı. Bir sıkıntılarını görmedik. Sakin bir kişiydi” dedi. Çevre sakinleri de çok sayıda silah sesi duyduklarını ifade etti.

 

 

ÇOCUKLAR YERLERDE YATIYORLARDI

Fırat, “Çocuklar yerlerde yatıyorlardı, büyük bir katliam işlenmişti” dedi.

Yaşanan olayı duyar duymaz olayın yaşandığı eve gelen Mahalle Muhtarı Tuncay Fırat, gece gördüğü dehşet manzarayı anlattı. Fırat, cinayetin işlendiğini duyar duymaz olay yerine geldiğini belirterek, “Polis arkadaşlarla beraber geldik. Çocuklar yerlerde yatıyorlardı. Büyük bir katliam işlemişti, cinnet geçirmiş herhalde. Kendisine de sıkmış, ufak çocuklar uyuyordu. Büyükler de odalarında yerlerinde yatıyordu zaten. Olaydan bir saat önce misafirlerle beraber yemek yemişler. Ondan sonra olay olmuş bilemiyoruz. Cinayetten önce kardeşi aramış, en son ‘kendimi vuruyorum’ demiş. Kardeşi gelmiş ama yetişememiş maalesef. Tekstilciydi, 3 tane genç çocuğu vardı. Ben uzaktan baktım, duramadım. Zaten olay yerinde hepsi ölmüş gözüküyordu” dedi. Evdeki 4 ceset incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Polisin olayla ilgili incelemesi sürüyor.