Etiket arşivi: üroloji

Doç. Kenan İsen bulduğu teknikle dünyada ilk oldu

Diyarbakır’da görev yapan Doç. Kenan İsen, böbrek taşı ameliyatlarında maliyeti düşürürken, başarı oranını artıran yeni bir teknik geliştirdi. Yöntem saygın tıp dergilerinde de yayınlandı  Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Doç. Dr. Kenan İsen tarafından yeni bir böbrek taşı ameliyatı tekniği geliştirdi. Üroloji alanında dünyanın saygın tıp dergileri arasında yer alan Kanada merkezli “Urology” dergisinde de yer verilen teknik dünyada ilk kez Diyarbakır’da uygulanıyor.

kenan-isenDoç. Dr. Kenan İsen tarafından bulunan bu endoskopik ameliyat tekniği ile pek çok hasta daha iyi tedavi olma şansı yakalıyor. İsen’in uyguladığı endoskopik ameliyat tekniğinde böbrek taşlarının ameliyatında (PNL: Perkütan Böbek Taşlarını Kırma) kullanılan cihaz yer alıyor. Bu cihaz ile üreterosel’in üstü bir makas vasıtasıyla kesilip ve küçük bir pencere açılıyor. (Üreterosel: Böbrekten gelen idrar borusunun idrar torbası ile birleştiği yerde balon gibi genişlemesidir. Doğuştan gelen bir hastalık) Bu sayede hastalığın nüks etmesi riski ortadan kalkıyor ve ameliyat sonrası idrarın böbreğe kaçma ihtimali diğer endoskopik ameliyat yöntemlerine göre çok daha az görülüyor.

Ameliyat süresi kısalıyor
Bu teknik sayesinde maliyet azalırken ameliyatın başarı sansı yüzde 100’e kadar yükseliyor. Bu teknikle ameliyat süresi de kısalıyor. Bu ameliyat sayesinde hastalar aynı gün ameliyat olup evine dönebiliyor. Doç. Dr Kenan İsen, uyguladığı bu endoskopik ameliyat tekniğini anlatırken “Bu tekniği dünyada ilk kez Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uyguladım. Bu endoskopik ameliyat tekniği ile pek çok hasta daha iyi tedavi olma şansı yakalamaktadır” dedi.

 

Doğal yaşamdan uzaklaşan erkeğin sonu

 

 

Genel anlamda kısırlık sorunlarının yarısına yakını erkeklerden kaynaklanır derken şimdilerde sanki erkek sorunları daha da artmış gibi görünüyor. Bu sadece kişisel gözlemimiz değil elbette..araştırma sonuçları da bunu destekliyor. Dünya Sağlık Örgütü de normal erkek sperm sayı ve hareketini yakın bir geçmişte aşağıya çekti. Yapılan araştırmalarda da son 50 yılda erkek sperm sayı ve hareketlerinin azaldığı ortaya konuldu.

 

Peki, nedir bunun sebepleri?

 

Büyük suçlu aslında yaşamımızın içinde olan, bizi farkettirmeden yavaş yavaş hastalandıran kimyasallar ve toksik maddeler muhtemelen.

 

erkeklerGıda, temizlik gibi alanlarda kullanılan plastik malzemelerden salınan ve vücudumuza giren fitalatlar, artan hava kirliliği, içme suyundaki kirlenme, tarım ilaçlarının kontrolsüz yoğun kullanımı ve hayatımızın içersine tamamen yerleşmiş olan cep telefonu veya kablosuz bağlantılı dizüstü bilgisayarlar, elektromanyetik dalga yayan mikrodalga fırınlar ve benzeri sayısız cihaz da aslında erkeğin geleceğini tehdit ediyor…

 

üreme sağlığı ve kısırlık konularında dünyanın önde gelen saygın dergilerinden birisi olan‘Fertility and Sterility’ dergisinde geçen aylarda yayınlanan bir çalışmada; erkeklerin dizüstü bilgisayarlarını üreme organlarına yakın bir yerde uzun süre tutmaları ile testislerde belirgin ısı artışı ve kablosuz bağlantı kullanımından oluşan elektromanyetik dalgalara maruz kalma sonucunda sperm üretiminde bozulma oluştuğu bildirildi. Aşırı sıcak ortamın sperm üretimini bozduğu, hareketli sperm oranını azalttığı zaten bilinmekteydi, buna bir de teknolojinin hayatımıza soktuğu elektromanyetik dalgaları da kattığımızda, alın size üreme sorunları..

 

İş üreme yeteneğinin azalmasıyla sınırlı kalsa yine iyi de, potansiyel olarak kanser tehlikesinin de altında aynı sebepler yatabiliyor. Hemen tüm dokuların kanserlerinin oluşumunda çevresel faktörlerin rolü artık biliniyor. Dünya Kanser Raporuna göre kansere yakalanma yaşı da gittikçe küçülüyor ve 2030 yılında birinci ölüm nedeni olacakmış. Kanser hakkında fazla konuşmaya gerek yok, hepimiz nasıl bir hastalık olduğunu, dostlarımızı sevdiklerimizi nasıl acımasızca alıp götürdüğünü biliyoruz. Babasını kanserden yitiren biri olarak bunları yazmak benim için de ayrıca anlamlı..

 

Peki ne yapmalıyız

 

Aslında çok da zor değil. Tek yapmamız gereken doğamıza, dünyamıza sahip çıkmak, hayatımıza biraz daha özen göstermek..
Doğayla, toprakla barışalım, onu koruyalım, yanlış beslenme alışkanlıklarımızı artık bırakalım ve organik beslenmeye yönelelim. Mangal keyfi alışkanlığımızı yeniden gözden geçirelim, bol su ve sebze meyve tüketelim, alkol ve kafeini sınırlandıralım, sigarayı kesinlikle bırakalım, plastik gıda saklayıcılarını uzaklaştıralım, su dahil her tür yiyecek içecek saklanması için cam kullanalım, teflon kullanmayalım. Düzenli spor yapalım, cep telefonlarıyla çok uzun konuşmayalım ve mümkünse hoparlörle, kulaklıkla veya bluetooth ile kullanalım. Cep telefonlarını kemerimizde veya cebimizde taşımayalım, kablosuz bağlantılı bilgisayarları da dizüstünde kullanmayalım…

 

Günlük yaşantımızla ilgili yapılması gereken, tavsiye edilecek belki daha yüzlerce nokta var ama bu kadarını bile uygulamak kim bilir neleri düzeltecek, hangi yaşamları kurtaracak..

 

Soru ve görüşleriniz için: lasinselman@mynet.com